WHİTE CHOCOLATE MOCHA İÇMEK İSTİYORLAR!

Funda ÖZKALYONCU
Devir değişiyor, çağ atlıyor ve HERŞEY değişiyor.

Anne ve baba ana haber bültenine çıkmışlar.

Ağlaya ağlaya, çaresizce anlatıyorlar.

13 yaşında kızımız yok, kaçırıldığından şüpheleniyoruz, çaresiz kaldık.

"Kızım evine gel" diye yakarıyorlar.

Kızı ekmek almaya yolluyorlar, dahası kız gidiyor ve geri dönmüyor.

Aile sanki kız kendi kaçmış gibi geri dön diye yalvarıyor ve sonrası kaçırıldı diye şüphelilerden bahsediyor.

Kafam karışık. 

Tam o sırada kızın fotoğrafı ekranda görünüyor.

İnanılmaz.

13 yaşında küçük kız kocaman kadın gibi, kıyafetler giymiş.

Makyajlı yüzü, kocaman küpeleri ile "ben kocaman kadın oldum" pozları vermiş.

Sanki!

Bir an önce büyümüş, bu zorlu hayatın içinde kadın olarak yaşama telaşına girmiş.

Vah vah.

Çok erken büyümüş.

Ne gariban anasına.

Ne gariban babasına.

Benzemiyor. 

Anne baba anlatmasa, kız 13 yaşında falan değil diyeceğim.

Televizyonda da buna benzer mağdur aile çok çıkıyor.

Annenin elleri çalışmaktan yorgun, üzerindeki pardesü yıllara meydan okurcasına dayanmış eskilikte.

İçinden eli ile ördüğü yeleği görünüyor.

Gözlükleri kim bilir kaç dereceye gelmiş, önünü zor görüyor.

Kız evden kaçmış.

Zavallı anneler, babalar bu kız çocuklarının peşinde.

Küçücük kızlar, erkeklere kaçıyor, 13 yaşında bir çocuk kadınlık yapacak.

Funda diyorum.

Bu kızlar analarına hiç benzemiyor ve bu kızlar analarını, aile yapılarını, durumlarını hiç beğenmiyor.

Kızlar ne bu anadan dünyaya gelmişler ne de o evlerde büyümüşler.

Analar, kendinden çok başka kızlar doğururken, anasını beğenmeyen merhametsizliğe tosluyorlar.

Biliyorum.

Ve anlıyorum.

Devir değişiyor, çağ atlıyor ve HERŞEY değişiyor.

Analar evde Türk kahvesini bulamazken, kızları zincir kafelerde, üzeri yazılı bardaklarda "white chocolate mocha" içmek istiyor.

Sosyal medyada gördüğü her şeye özeniyor ve dahil olmak istiyor. 

O da, o kız gibi olmak istiyor.

Kendi gerçekleri kimsenin hoşuna gitmiyor.

Ayaklarımın üzerinde durmalıyım ve aileme yardım etmeliyim merhametinden uzaklar.

Birçoğu, ailesinden kurtulup kendini kurtarma çabası içinde planlar yapıyor.

Küçücük kızlar yırtma telaşında. 

Demem o ki.

Herkes yalanlara sigortalı.

Gerçeklerle davalı.

Dünyanın kirine kir katma çabasında, tozu dumana katıyorlar.

Yalanlara bile yemin katan insanoğlundan ne bekleyeceğiz ki.

Unutmayın ki.

Kendi yanlışlarını kadere yükleyen bu kız çocukları kendi çocuklarından neler görecekler.

Kader ödeşmesi yaşayacaklar.

Hiç kimse bu dünyadan dersini almadan gitmeyecektir. 

Bir bardak su kaç damla gözyaşı eder öğrenecekler.

Funda'nın aklındakiler…

... Hava buz gibi.

Benzinciye giriyorum.

Pompalardan birinde gencecik bir kız var.

Tam oraya gidiyorum ve yanaşıyorum.

Arabadan iniyorum, yaşı ancak 20 olabilir genç kız ile göz göze geliyorum.

O kadar güzel ki, o kadar güzel gözleri var ki, inanamazsınız.

İyi seneler dilerim, nasılsın diyorum.

Çok hoşuna gidiyor.

İyiyim teşekkür ederim, size de iyi seneler diyor.

Güzel gözleri soğuk havadan üşümüş, kızarmış.

Ellerinde kocaman pompa eldivenleri var 

Ve gözlerinde endişe var.

Sizi televizyondan tanıyorum, size bir şey sorabilir miyim diyor.

Olur diyorum.

İnternetten biri ile tanıştım, görüşmeye başladık, aramızda sıcak duygular var.

Ona karşı çok sıcak duygularım var diyor.

Ama benden değişik nedenlerle ima ediyor ve borç para istiyor.

Bu ara sıkışığım, diyor.

Dedim ki! 

Sakın güzel gözlüm.

Bak burada, tüm hava şartlarında, buz gibi havada, sokakta, ayakta iş yapıyorsun.

Sen çok kıymetlisin. 

Paran çok kıymetli.

Erkek kadından ima ederek, ya da açık açık para istemez.

Ailesi, akrabası, yakın arkadaşları, iş arkadaşları yok mu, çok çıkmazda ise onlardan istesin diyorum. 

Sorumluğunu taşıdığınız, emek verdiğiniz müşterek bir yuvanız yok.

Biliyorum kalbinin duyguları vermek istiyor.

Ama.

Asla ve asla beş kuruş verme diyorum.

Kadınlar para verdikleri adamları zamanla hiç sevmezler diyorum.

Unutma.

Çok ayıplı adamlar var.

İçinde hafif pişkinlik, hafif arsızlık ve uyanıklık olan duygular hiçbir insanoğluna yakışmaz.

Hayat "anlar gibi yapılan" bir şey değildir.

Ama sen anla.

Ve sakın paranı verme.

Funda'nın aklındakiler…

… Sinemalara yeni yeni filmler geliyor.

Caddeler boyu, sağlı sollu reklam panolarında, vizyona girecek filmlerin tanıtım afişleri var.

Covid bulaşı ve hastalık sayıları almış başını gitmiş.

O filmlerde yüzlerce insanın emekleri var, harcanan paralar var.

Yani çok ama çok emek var, çok ekonomi var.

Ben sinemaya gitmeyi ve filmleri orada izlemeyi çok severim.

Sinemaya nasıl gideceğiz.

2 saat süre ile, yan yana nasıl oturacağız.

Canım gitmek istiyor, aklım tereddütte ve gelgitlerim var.

Bu arada.

Hayalleri ve iradeleri nedeniyle.

Film çeken tüm yapımcıları ve oyuncuları tebrik ederim.