TÜRKLER VE ŞAMAN

Berk MÜHÜRDAROĞLU
Tüm Yazıları
Günümüzde Şamanlık (Şamanizm), hâlâ tartışılan araştırılan bir konudur.

Günümüzde Şamanlık (Şamanizm), hâlâ tartışılan araştırılan bir konudur. Hatta bazı kişiler kendilerini Şaman olarak tanımlamakta, Şamanizm’den çıktıklarını ya da bu inanca henüz girdiklerini açıklamaktadırlar. Şamanlık (Şamanizm), şaman (kam) denilen büyücü, sihirbaz, kâhin, falcı, şair, bilgin, filozof karışımı irsi görevlilerin rehberliğinde yapılan sihir ve büyü ile karışık coşkun, metafizik özlü törenler kültürünün veya rahibine şaman (kam, baskı) denilen din veya din benzeri inanış sisteminin ismidir. Şamanlara ait, şamanların tuttuğu yol, inanç demektir ki bunun bir din mi, yoksa bir büyücülük, sihirbazlık ve falcılık tekniği ve sistemi mi olduğu, tartışılagelmiştir.

Türklerin en eski dininin Şamanizm olduğu Batılı bilim adamları tarafından ileri sürülmüştür. 19. yüzyılın ikinci yarısında, Batılı bilim adamlarının Orta Asya ziyaretleri araştırmaya dönüşmüş ve Türklerin en eski dininin Şamanizm olduğu yanlışı ortaya atılmıştır. Orta Asya Türkleri hakkında araştırma yapan VV.Radloff, V.Verbitsky, A.Anohin gibi Rus araştırmacılar Türklerin eski dininin Şamanizm olduğunu ifade etmişlerdir. Şamanizm'in başlangıçta Batılılarca çok tanrılı bir din olarak kabul edilmesi, Şamanizm hakkında yeterince bilgisi olmayan ilk Batılı gezginlerin Şamanizm hakkında Batı'ya aktardıkları yüzeysel bilgilerden kaynaklanmıştır. Bu düşünceyi çürütmek ya da kanıtlamak üzere herhangi bir çaba olmadığı için Türklerin en eski dininin Şamanizm olduğu düşüncesi günümüze kadar gelmiştir. Ancak, işin aslı bu değildir… Batılı bilim adamlarının Türklerin en eski dininin Şamanizm olduğu düşüncesini ileri sürmeleri İslâm’a olan düşmanlıkları sebebi iledir. Bununla güya, bizim milli duygularımızı okşayarak -haşa- “Arap’ın dini” dedikleri alemşümul İslâmiyet’ten bizi koparmaya çalışmışlardır. Ancak Türk Milleti onların bu oyunlarına hiçbir zaman gelmemiştir. Bu propagandalar hâlâ devam etmektedir. Tarihçi ve mütefekkir Prof. İbrahim Kafesoğlu bu konuda şöyle demektedir: “Bozkırlar sahasındaki dini inançların şamanlığa bağlanması adet haline gelmiştir. Eski Türk inancının Şamanlık olduğu kanaati, geçen asrın ikinci yarısında, Orta-Asya Türkleri arasında yapılan araştırmalar (Batılı yazarların yaptığı araştırmalar) neticesinde iyice yerleşmiştir. Gerçekten, bilhassa Yakutlar ile Altaylar daha uzun zamandan beri, bu inanca bağlı görünmektedirler. Ancak, buralarda dünyanın ve insanın yaradılışı ile ilgili rivayetlerden hiçbiri, Türklerin kendi düşünce mahsulü olmayıp, çeşitli dinlerden gelen tesirlerin birbirine karışmasından meydana çıkmış ve tasavvurlar örgüsüdür” diyen tarihçimiz, Şamanlığın eski çağların ve ilkel toplulukların hayatında çok sık rastlanan, dinden ziyade sihir karakteri bulunan, Türk dünyasına sonradan bulaşan inançlar sistemi olduğunu belirtir. Tarihçimiz esasen Eski Türklerde din adamı için “şaman” değil, “kam” sözünün kullanıldığını ve “şaman” sözünün Hint-İran menşeili olduğunu ortaya koymuştur. Görülüyor ki Eski Türkler ne totemist, ne putperest ne de Şamanlık adı verilen bir milli dine sahip idi. Prof. Kafesoğlu Eski Türklerin dini ile ilgili şöyle yazar: “Bozkır Türk topluluğunun asıl dini Gök-Tanrı dini idi. Eski çağlarda, başka hiçbir kavim ile iştiraki olmayan bu inanç sisteminde Tanrı, en yüksek varlık olarak itikadın (inanmak) merkezinde yer almıştır. Yaratıcı, tam iktidar sahibi aynı zamanda “semavi” mahiyeti olup çok kere “Gök-Tanrı” adı ile anılıyordu.” Prof. Kafesoğlu, bu konuda birçok yabancının tespitlerini de ortaya koymakta, bunlardan birisi olan ve Türk ülkelerini gezen Müslüman Arap seyyahı İbn-i Fadlan’ın, bizzat kendi müşahadelerine dayanarak Türklerin “Bir Tanrı” dediklerini, Gök-Türk döneminde, Türklerin ateşe, suya, toprağa tazim etmekle beraber, yalnız yerin ve göğün yaratıcısı olan “tek Tanrı’ya” tapındıklarını açıklar.

Bu açıklamalar gösteriyor ki eski Türklerin inanç itibarıyla adeta İslâmiyet’e hazır olduklarını, bazı Şamanist bulaşmalara rağmen “muvahhit” (Allah’ın birliğine inanma) kalmışlardır. Türklerin kitle halinde ve gönüllü olarak İslâm’ı kabul edişlerinde İslâm’da daha mükemmel şekillerini buldukları bu önceki inançları mühim bir faktör olmuştur.  Bu durum bize şu kanaati de vermektedir: Allah’ın gönderdiği peygamber sayısı, genel inanışa göre 124 bindir. Türk illerinde, şu anda adını ve adlarını bilmediğimiz bir veya daha fazla peygamber- ler (yalvaç) gelip geçmiş olabilir. Nerede bir “tevhidin” nuruna rastlansa orada bir peygamber soluğu dolaşmış demektir.

Sonuç olarak hiçbir zaman eski Türklerin dini Şamanizm olmamıştır. Hep “Tek Tanrı’ya” inanmışlardır.

SPIELGERG GERİ DÖNÜYOR

Steven Spielberg, The New York Times'a yaptığı açıklamada, "Pandemi, yayın platformlarının aboneliklerini rekor seviyelere yükseltmeleri için bir fırsat yarattı. Ayrıca pandemi sayesinde platformlar, en iyi yönetmen arkadaşlarımdan bazılarını, filmlerine belirsiz bir şekilde sinema gösterimi verilmediği için ortada bıraktı" diye konuştu. Usta yönetmen, "Onlara ödeme yapıldı ve filmler aniden indirildi. Benim bahsettiğim durum. Ve sonra her şey değişmeye başladı" dedi. 
Spielberg, "Ama aynı yaşlı izleyicilerin sinemaya girdiklerinde, bir grup yabancıyla sosyal bir ortamda bulunmanın büyüsünün canlandırıcı olduğuna gerçekten inanıyorum... Işıklar geri geldiğinde tüm izleyicilerin bunu birbirlerine söylemesini sağlayacak kadar iyi olmak filmlere kalmış" açıklamasında bulundu.  Spielberg, kendisine filmlerin gişede başarılı olması umudunu veren Baz Luhrmann'ın Elvis filmini örnek göstererek, "Elvis'in yerel gişede 100 milyon doları aşmasını cesaret verici buldum" dedi.
78 yaşındaki usta yönetmen sözlerini şöyle sürdürdü: "Pandemi endemik hale geldikçe halkın sinemaya geri dönmeye başlayacağı umudunu verdi. Bence sinema geri gelecek. Gerçekten böyle düşünüyorum."

GÜNÜN SÖZÜ: KENDİN OL, KENDİMİZ OLALIM.