TÜRKİYE-İSRAİL İLİŞKİLERİNİN ANALİZİ ÜZERİNDEN ÖNGÖRÜDE BULUNMAK

Prof. Dr. Fahri ERENEL
İsrail ile son dönemde ilişkilerin giderek geliştiğini görmek bölge ve küresel güvenlik açısından son derece önem taşımaktadır.

İsrail ile son dönemde ilişkilerin giderek geliştiğini görmek bölge ve küresel güvenlik açısından son derece önem taşımaktadır. Uzun süren gerginlik döneminden ve hatta hükümetler bazında neredeyse sıfırlanan ilişkilerin canlanmasında hızla değişen küresel ve bölgesel dinamikler ile Türkiye’nin özellikle Ukrayna-Rusya savaşı sırasında sergilediği barış odaklı stratejinin önemli rol oynadığı düşünülmektedir.

İsrail, sıfırlanan ilişkiler sürecinde Türkiye’nin boşluğunu, ABD öncülüğünde bazı Arap ülkeleri ile yaptığı İbrahim anlaşmaları ile doldurmaya çalışsa da Arap ülkelerinin özellikle Suudi Arabistan ve BAE’nin Rusya ve Çin ile artan, ABD ile giderek azalma gösteren iş birliği, son olarak ABD’nin isteğini hiçe sayan  OPEC Plus toplantısında alınan petrol üretimini azaltma kararı, Türkiye’ye duyulan ihtiyacın son adımını oluşturmuştur. Bu ihtiyacın bir kısmı ABD odaklıdır.

Gergin olan ABD -Türkiye ilişkilerinde, ABD’nin kendi adına Türkiye ile temas kurabilecek İsrail gibi bir ülkeye ihtiyacı bulunmaktadır. İsrail’e bu çerçevede aracılık rolü verilmiş gibidir. Giderek artan ölçüde hegemonik güç mücadelesine sahne olmaya başlayan Ortadoğu’da, istikrar için Türkiye’nin gücüne ve desteğine duyulan ihtiyaç, Rusya’ya SİHA verdiği gerekçesi ile İran’a uygulanmaya başlanan yeni yaptırımlar ve  nükleer müzakerenin tam anlamı ile çıkmaza girmesi ile giderek artmaktadır. İsrail, Rusya ile olan ilişkilerinin de bozulması ile bölgede kendini güvensiz hissetmektedir.

DEMOKRASİ İLE YÖNETİLEN TEK ÜLKE

Geçmiş ilişkilerin boyutunu dikkate aldıklarında, iş birliğinin geliştirilebilecekleri tek demokrasi ile yönetilen ve yine tek NATO üyesi olan Türkiye’dir. Türkiye’nin İran ile zaman zaman gerginleşen, karşılıklı güvenin tam tesis edilemediği ortamın İsrail-Türkiye iş birliğini geliştirebilmek için uygun olduğu değerlendirilebilir. Özellikle İran’da devam eden ve giderek genişleme eğilimi gösteren gösteriler İsrail için Ortadoğu ve Kafkaslarda etkinliğinin artması, arzı mevut topraklarına ulaşabilmesi için bir fırsat olarak görülmüş olabilir. İsrail’in Azerbaycan ile artan iş birliği, İran’da kuzeyden kuşatılıyorum endişesi uyandırmış olsa da, Güney Azerbaycan’da başlayacak olası bir ayaklanmaya karşı, çağrı üzerine veya meşru müdafaa durumunda İsrail’in ve elbette Türkiye’nin belki de ortak bir müdahalesi söz konusu olabilecektir. Bu işbirliğini ABD ve Azerbaycan’da destekleyebilecek, Azerbaycan, yıllar önce kendisinden alınan Dağlık Karabağ dışında yeni bir öz toprağına ve kardeşlerine kavuşabilecek, hasretlik sona erebilecektir. Bu durum Azerbaycan’a Kafkaslarda ciddi bir güç kazandıracak, Azerbaycan, Orta Koridorun Türkiye ile birlikte en önemli ayağını oluşturabilecektir. Bu durumda İsrail’inde Kafkaslarda kalıcı olacağını dikkate alarak yeni bir işbirliği modelinin geliştirilmesine ihtiyaç duyulabilecektir.

Bu tür bir gelişme Ermenistan’ın önemli bir destekçisini yani İran’ı kaybetmesi anlamını taşıyabilecek, Zengezur koridorunu açmak, Dağlık Karabağ’da nihai barış anlaşmasını kabul etmek zorunda kalabilecektir. Bu gelişmeler aynı zamanda Rusya ve İran arasında Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru’nun tesisi anlaşmasını da boşa çıkarabilecektir.

ENDİŞELENDİREN DİĞER BİR KONU

İsrail’i endişelendiren diğer bir konu ise 2001’de Suriye’den çıkarılan Hamas’ın 18 Ekim 2022 tarihinde Suriye Rejimi ile yaptığı görüşme ve Suriye’ye desteğini deklare etmesidir. Bu İran’ın tesis etmeye çalıştığı direniş ekseninin zayıf olan güney halkasının ve aynı zamanda İran’ın Suriye’deki varlığının güç kazanması anlamını taşımaktadır ki İsrail’in güvenliği açısından arzu edilmeyen bir durumdur. İran’ın Suriye’deki varlığı güç kazandıkça Suriye Rejimi’nin muhaliflerle iş birliğine girmesi güçleşecek, bu ise Türkiye’deki Suriyelilerin geri dönüşlerini geciktirecek ve Türkiye’ye olan maliyeti katlanarak artabilecektir. Hamas’ın bu girişiminin Türkiye’nin İsrail ile artan ilişkilerine bir cevap niteliği taşıdığı dikkate alınmalıdır. İsrail-Türkiye ilişkileri geliştikçe İsrail’in Türkiye üzerinde ki Hamas baskısı artabilecek, İsrail, Türkiye’nin Hamas’a verdiği desteği kesmesini talep edebilecektir.

İsrail, Ukrayna-Rusya savaşının başlamasından hemen sonra Rusya’ya yönelik başlatılan yaptırımlara direnirken, ABD baskısı ile çok kısa zamanda ani dönüşü iyi giden İsrail-Rusya ilişkilerine ciddi bir darbe indirmiştir. Özellikle Suriye güneyinde ki İranlı milislere, İsrail’in hava harekatı düzenlemesi karşısında sesini çıkarmayan ve hava savunma sistemlerini dahi aktif hale getirmeyen Rusya, İsrail’in ani geri dönüşü karşısında, Suriye’de İsrail’e karşı gösterdiği istihbarat paylaşımı ve hava harekatını kolaylaştırıcı faaliyetlerine son vermiştir. Bu gelişme yine İsrail’in güvenliğine indirilmiş önemli bir darbe olarak değerlendirilebilir. Açmaza düşen İsrail, Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini dikkate alarak, Türkiye’den, Rusya ile ilişkileri düzeltmesinde arabuluculuğunu talep edebilecektir. Buna karşılık İsrail’de, Mısır ile olumlu ilişkileri dikkate alınarak, Türkiye’nin iş birliği çağrılarına kayıtsız kalmaya devam eden Mısır’ın Türkiye’ye olumlu dönüşünün sağlanmasında rol oynayabilir.

BÖLGESEL İSTİKRAR

İsrail’in, Doğu Akdeniz güvenliği konusunda deniz gücü yeterli değildir. Geliştirilmesi için zamana ihtiyacı bulunmaktadır. Bu nedenle Doğu Akdeniz’de güçlü donanmaya sahip Türkiye ile bölge ve dolayısı ile enerji güvenliği için iş birliğinde bulunmaları bölgesel istikrara ve refaha olumlu katkı sağlayabilecektir.

Diğer taraftan İsrail’in Türkiye ile iş birliğini geliştirmesinin ardında, NATO’ya üye olmak üzere başvuru talebinde bulunması niyetini taşıyabileceği dikkate alınmalıdır. Türkiye ile arası açık olan İsrail’in olası üyelik başvurusuna Türkiye’nin asla onay vermeyeceği İsveç ve Finlandiya örneğini dikkate alan İsrail’i endişelendirmiş olabilir. NATO’nun yeni harekat konseptinde Ortadoğu’nun harekat alanı olarak yer almasına kesin gözü ile bakılmaktadır. Uzun süredir CENTCOM alt yapıyı oluşturmakla meşguldür. NATO’nun yeni harekat alanında iki önemli bölgesel güç olan Türkiye ve İsrail işbirliğine ihtiyaç duyulacağı açıktır.

İsrail ile iş birliğinin gelişmesi Kıbrıs konusunda da Türkiye’nin tezleri doğrultusunda olumlu gelişmelere yol açabileceği bir kenara not alınmalıdır. Yine Türkiye ile geliştirilecek iş birliği kapsamında, İsrail’in Yunanistan’a son zamanlarda giderek artma eğilimi gösteren silah satışı ve savunma alanında iş birliğini de azaltması ve hatta zaman içinde bu desteği tamamen kesmesinin Türkiye tarafından talep edilmesi beklenmelidir.

Bu yazı bir öngörüye dayalı senaryo çalışmasıdır. Geleceği şekillendirmenin en uygun yolu onu inşa etmekten geçmektedir. Türkiye olarak geleceği şekillendirme için gerekli Milli Güç’e  sahibiz. Bu gücümüz ile geleceğimizi istediğimiz gibi inşa edebiliriz.

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun.