TRANSFER ÜFÜRÜKÇÜLÜĞÜ ÜZERİNE…

Mustafa YAŞAR 16 Tem 2017

Mustafa YAŞAR
Tüm Yazıları
Ben de geçmişte transfer haberleri yazdım, hala da yazıyorum.

Ben de geçmişte transfer haberleri yazdım, hala da yazıyorum.

Ama yukarıda Allah var o haberlerimi hiçbir zaman ‘okur bunu istiyor’ diyerek yalan makinesine format attıracak seviyede yapmadım, yapanlara da hep karşı oldum.

Daha öncede yazmıştım, kısaca tekrar edeyim.

Türk spor medyası ‘okur bunu istiyor’ diyerek (ki haklılarda gerçekten de okurun bir çoğu öyle istiyor) yıllardır bir çoğu asparagas transfer haberleri ile beslenir halde.

Bu öyle bir hal aldı ki; önüne geçmek imkansız gibi gözüküyor.

Dikkat edin.

Transfer sürecinde birçok kulüp özellikle Fenerbahçe adeta ‘medya yalan savarı’ haline geliyor.

Sarı-lacivertlilerin resmi internet sitesi aslı, astarı olmayan o kadar çok transfer haberi ve o haberi yapan medya kuruluşu ile çalışanını yalanlıyor ki say, say bitmez.

Hal böyleyken ve spor gazeteciliği her geçen gün bu asparagas sevdasından vazgeçmek bir yana tam gaz devam eder ve kan kaybederken neler oluyor ona da bakalım mı?

 X bir gazete veya X  bir televizyon.

Haber şu:  ‘Ali orada, Veli burada, Selami şurada’

Okey.

Bir başka gün yine o X gazete veya X televizyon.

Bu kez Ali, Veli’nin, Veli Selami’nin birkaç gün önce yazıldığı! yerde.

Yetmez.

Sayfalar, bültenler dolacak.

E okur da bunu istiyor!

Bir başka gün ne Ali, ne Veli, ne de Selami var ortada!

Peki ne oldu bu transferler?

Hani Ali X takımda, Veli Y, Selami’de Z takımdaydı?

Hatta Ali’ler, Veli’ler, Selami’ler bir orada bir buradaydı.

‘Okur veya izleyen balık hafızalı unutur’

‘Kulüp yalanlamış ama boş ver’

Bu kez işte bu zihniyet girer devreye medyada.

Nasıl olsa gün kurtarılmıştır.

Yarın başka bir gündür ya.

Bu gazetecilikten uzak durum sürer gider böylece.

Okurun, izleyenin isteğine karşılık verilmiştir.

Haberin yalan olması ve dahi yalanlanması düşünülecek, tartışılacak bir durum değildir artık.

Bu keşmekeşin bir de idrar yarıştırma kısmı vardır ki işte orası tam bir komedidir spor medyamızda.

Teaser yaparlar televizyonlarda.

Gazete de ise kupür olur.

‘İlk biz duyurduk, yazdık’ derler ya işte orası çok manidar.

10 tane transfer haberi verip 1’i tutunca devreye girer bu komedi.

E nasıl olmasın ki?

Elbette tutacak biri.

Denize günde 10 olta atarsan illa ki bir balık tutarsın oysa.

Bunların ki de böyledir aslında.

Yani yazılanlar yalandır, yalanlanmıştır, olmuştur, olmamıştır hiç önemli değildir.

Olan varsa, bir başka deyişle gerçekleşen bir transfer varsa, olmayan 10’da 9’unun kıymeti harbiyesi yoktur artık.

Çok uzattım biliyorum.

Bu transfer üfürükçülüğünün önü, arkası tam bir keşmekeştir spor medyasında.

İşin içinden çıkanı olmadığı gibi bir de dümen suyuna kapılmakta vardır maazallah.

Meramım anlaşılmıştır diye düşünüyorum.

Ez cümle ‘bu böyle gitmez, gitmemeli, yapmayın’ demeye çalışıyorum dilim döndüğünce.

Ne kadar başarabiliyorum doğrusu bu ya ben de onda şüpheliyim.

Girişten alıp şöyle bitireyim iyisi mi.

Dedim ya ben de geçmişte transfer haberleri yazdım, hala da yazıyorum.

Ama bunu yaparken de meslek etiğinden ödün vermemek, doğruyu yazmak için azami gayret sarf ediyorum ve refiklerimin de  benim kadar hassas olmasını istiyorum. 

Belki şu yaşanmışlığımı paylaşırsam çok daha iyi anlaşılacağım.

İsmi lazım değil profesyonel bir futbol takımının teknik direktörü ‘Mustafa bugün kimi transfer ediyoruz?’ diye sorardı bana.

Ve ben bana o soruyu soran teknik adamın takımına kimin transfer olacağını yazdıysam o transfer gerçekleşirdi.

Aksi imkansızdı ve beni bozardı.

Bilmem anlatabildim mi?