TERÖRLE DAYANIŞMA!

Faruk AKTAŞ 02 Eki 2020

Faruk AKTAŞ
Tüm Yazıları
Yasal olarak öyle bir hüviyetinin olması HDP'yi siyasi parti yapar mı?

Türkiye dışarda Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan çatışmalar, Suriye, Irak ve Libya’daki gelişmeler ile Doğu Akdeniz ve Ege’deki gerilimlere odaklanmışken içeride bir HDP tartışmasıdır sürüp gidiyor.

Tartışmanın nedeni 6 yıl önceki 6-7 Ekim olayları kapsamında aralarında eski bazı milletvekili ve belediye başkanlarının da bulunduğu bazı HDP yöneticilerinin gözaltına alınması.

İktidara yakın kesimler operasyonu savunurken başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinin büyük kısmı operasyonu eleştirdi.

Kuşkusuz muhalefet partileri iktidarın ya da devlet organlarının uygulamalarını eleştirme hakkına sahiptir.

Ancak konu terörle mücadele olduğunda çok daha hassas davranmaları gerekir.

Burada mesele, öncelikle operasyonunun hangi kapsamda değerlendirildiğiyle ilgili.

İktidar tarafı bunun, terörle mücadele kapsamında, devletin bir organı olan yargının tasarrufundaki bir konu olduğunu söylerken muhalefet, operasyonu iktidarın siyasi bir hamlesi olarak nitelendiriyor.

Öncelikle şunu netleştirmek gerek.

HDP bir siyasi parti mi?

Yasal olarak öyle bir hüviyetinin olması HDP’yi siyasi parti yapar mı?

Siyasi parti, her türlü kararlarının partinin ilgili ve yetkili organlarınca alındığı parti demek değil midir?

Peki HDP’de kararları partinin ilgili organları mı alır?

Kuruluşundan bu yana PKK’yı takip eden, Türkiye’nin terörle mücadele sürecine azcık kafa yoran herkes bilir ki HDP ve öncesindeki tüm partiler bizatihi PKK tarafından kurdurulmuş, PKK tarafından yönetilmiş, partinin tüm ana kararları PKK tarafından verilmiştir ve verilmektedir.

Kırk yılı aşkın süredir Türkiye’ye karşı terör eylemleri gerçekleştiren PKK’nın bugüne kadar kendisine bağlı sayısız yapı oluşturmuştur.

Suriye’de PYD çatısı altında faaliyet gösterdiği gibi İran’da PJAK adıyla varlığını sürdürmektedir.

Gerek Türkiye’de gerekse de yurt dışında çok sayıda kurum ve kuruluş doğrudan PKK’ya bağlı faaliyet yürütmektedir.

Türkiye’de farklı adlarla çok sayıda dernek ve güya adı sivil toplum örgütü olan yapı da aynı şekilde örgüt tarafından kurdurulmuştur.

Tüm bu yapılan terör örgütünün KCK denen üst yapılanması tarafından yönetilmektedir.

HDP de bunlardan biridir.

HPG nasıl ki PKK’nın askeri kanadıysa HDP de siyasi koludur.

Burada mesele bazı çevrelerin dile getirdiği gibi HDP’nin terörle arasına mesele koyup koymaması ne de HDP’nin PKK’ya terör örgütü deyip dememe meselesi de değildir.

Mesele HDP’nin bizatihi PKK’nın bir organı olması meselesidir.

Dolayısıyla devlet birimlerinin HDP ile ilgili her türlü tasarrufunun terörle mücadele kapsamında değerlendirilmesi gerekir.

Bu operasyonun, terörle mücadele kapsamında doğru mu yanlış mı olduğu tartışma konusu edilebilir.

Ayrıca yine devlet birimlerinin terörle mücadele sürecindeki kimi uygulamaları da tartışma konusu yapılabilir.

Ancak bunun siyasi bir tasarruf kapsamında ele alınması yanlıştır, hatalıdır.

Bu yaklaşımlar Türkiye’nin terörle mücadelesinde zafiyetlere yol açar.

Öte yandan dediğimiz gibi operasyonun eleştirilmesi bir yana başta CHP olmak üzere bazı muhalefet parti liderlerinin, HDP eşbaşkanlarını arayarak, operasyona karşı bu parti ile dayanışma içinde olduklarını açıklamaları büyük bir talihsizlik olmuştur.

Türkiye’nin terörle mücadelesinde HDP’nin yanında durmak, PKK’nın yanında durmaktır.

HDP ile dayanışma içinde olmak, terörle dayanışma içine girmektir.

Bu durumun en hafif izahı gaflettir, zira değilse ihanettir.

Muhalefet partilerinin, iktidar partisiyle rekabet etmeleri, iktidara gelme çabaları varoluşsal nedenlerinin başında gelir.

Ancak iktidar uğruna terör örgütleri ve/veya onların siyasi uzantılarıyla dayanışma içine girmek, onlarla iş birliği yapmak bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülük olur.