Vakıf Katılım web

TASAVVUF BİR GÜN AKADEMİLERDE ÖĞRETİLECEKTİR

Ümit G. CEYLAN 06 Tem 2017

Ümit G. CEYLAN
Tüm Yazıları
​Yarın 7 Temmuz Kenan Rifai Hazretlerinin ölüm yıldönümü. 7 Temmuz 1950'de Hakk'a yürümüş olan dönemin büyük mutasavvıflarından Kenan Rifai Büyükaksoy her yıl olduğu gibi, bu yıl da okunacak olan Kuran-ı Kerim ve dualar eşliğinde yâd edilecek.

Yarın 7 Temmuz Kenan Rifai Hazretlerinin ölüm yıldönümü. 7 Temmuz

1950’de Hakk’a yürümüş olan dönemin büyük mutasavvıflarından Kenan

Rifai Büyükaksoy her yıl olduğu gibi, bu yıl da okunacak olan Kuran-ı

Kerim ve dualar eşliğinde yâd edilecek. Bu tören yine Fatih Mesihpaşa

Camii'nde yüzlerce sevenlerinin, takipçilerinin katılımı ile

gerçekleşecek. Ben ilk kez bu yıl Mesihpaşa Camii'nde olamayacağım.

Ama Kenan Rifai Hazretlerinin şu sözü de kulağıma fısıldanıyor bu

durumda; “Yanımdadır Yemen’dedir, Yemen’dedir yanımdadır.”

……….

Geçen hafta başı TEOG sınav sonuçları ve okulların yüzdelik dilimleri

açıklandı. Her sene puanlarda küçük yükselişler olurdu. Ancak bu kez

yüzdelik dilimlerde %100’e yakın artışlar oldu. Okulların

kontenjanları belli olduğuna bunca yüksek puan alan öğrenci neye göre

yerleştirilecek. Her şey bir yana biz Milli Eğitim sistemini bir türlü

çözemiyoruz. Onca zeki çocuk bu ezbere sistemi hazmedemedikleri için

heba oluyorlar. Bunlardan biri de benim çocuğumdur. Nedense özel

okullar avantajlı durumda oluyor. Velilere mahcup olmamak için notlar

yükseltiliyor ve çocukların yüz puandan aşağı notları olmuyor. Devlet

okullarında okuyan çocuklar mağdur oluyorlar. Bu tür istenmeyen

ayrımcılıklar adalet anlayışına gölge düşürüyor.

........

Bir haftadır İngiltere Oxford’dayım. İngiliz eğitimi önce çevreden

başlıyor. Önce okul yolu, sonra okulun girişi seni büyülüyor. Kültür

emperyalizmi böyle başarılı oluyor. Önce kendi ülkenden başlıyorsun

sonra dünyaya yayılıyorsun. Biz ise hazinenin üzerinde oturuyoruz. Ama

onu başka yerlerde arıyoruz. Ne acı! Umarım aklımızı başımıza toplarız.

efendifoto2

TASAVVUF BİR GÜN AKADEMİLERDE ÖĞRETİLECEKTİR

Bazı insanlar vardır geleceğe ışık tutarlar ve yaşadıkları devrin çok ilerisini görerek hedef gösterirler. Kimisi onlara dahi, kimisi evliya, kimisi filozof kimisi de meczup diyebilir. Ancak feraset sahibi kalp gözü açık insanlar sözlerini birilerini etkilemek ve popüler olmak için söylemezler. Onların bir görevleri vardır. Bu bilinç ve inançla çalışırlar etraflarına da bildiklerini anlatırlar, paylaşırlar. Doğal olarak çevrelerinde biriken bir kalabalık oluşur. 

Kenan Rifai Büyükasksoy’un gösterdiği, işte bu hedef hızla dünyada ve Türkiye’de yayılmaktadır. Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte tekkelerin kapatılması bir şeyh olarak kendisine durumu sorulduğunda verdiği cevap şöyle olmuştur; “Önemli olan gönül tekkemizin kapanmamasıdır.” Kenan Rifai’nin de dediği gibi tasavvufun varlığı dört duvar arasında yapılan zikir, sohbet vesaire değildir. Allah sohbeti istenirse bir virane de yapılır, istenirse bir köşkte de yapılabilir. Allah’ın sohbetinden maksat Tasavvuf ilmini anlamak, idrak etmek ve halimize giydirebilmektir. 

Kıtalarda yayılan Tasavvuf öğretisi

Kenan Rifai Hazretleri bir gün Tasavvuf Akademilerde öğretilecektir diyerek doğrudan ilim sahasını işaret etmiştir. ABD, Çin ardından Japonya’da Kenan Rifai Tasavvuf Araştırmaları kürsüleri, merkezlerinin kurulmasına öncülük eden Kerim Vakfı bu misyonun mihmandarlığını yapmaktadır. İstanbul’da Üsküdar Üniversitesi’nde de açılan Tasavvuf Araştırmaları Merkezinin kurulması ile birlikte Tasavvuf edebiyatı, kültürü ve diğer tüm öğretileri alanında uzman akademisyenler tarafından ders olarak verilmektedir. Eğitim semineri başlığı altında bu dersleri alabilmenin imkanını bulabilmektedirler. Ayrıca Tasavvuf alanında yüksek lisans yapmak isteyenler de artık bu imkandan yararlanabilmektedirler.

Tasavvuf sadece bir ritüel değildir

Tasavvuf tekkelerde tarikat okulları çerçevesinde varlık sürdürdüğü devirlerde aynı zamanda  bir takım ritüelleri de olan, bir eğitim metodlarını içermekteydi. Bunlar nefsin terbiyesi için gerekli şeylerdi. Örneğin tekkeye yeni giren kişi önce mutfakta işe başlardı. Tarikatleri birer ekol gibi görmek lazım. Herkesin meşrebine göre bir eğitim metodunun sürdürüldüğü yerlerdir tekkeler. Öğrencilerinin ve takipçilerinin Efendi olarak tanımladığı Kenan Rifai Hazretleri o gününü özelliklerine göre tasavvufu nasıl gördüğünü şu şekilde açıklamıştır: "Benim üç adet gözlüğüm var. Bir tanesini yakındaki objeleri görmek için, diğerini uzaktakileri görmek için, üçüncüsünü ise hem yakın hem de uzaktakileri görmek için kullanırım. Üçüncü gözlüğümün camları hem yakın, hem de uzak cisimler içindir. Şayet yakın mesafe gözlüğümü uzaktaki cisimler için kullanırsam başım döner. Eğer uzak mesafe gözlüğümü yakın mesafedekiler için takarsam bu defa cisimler net görünmez. Fakat üçüncü tip gözlük farklıdır. Hem yakın hem de uzak iyi görünür. Neticede şu sonuca vardım: Sadece bu dünyayı görmek isteyenler, yani bu dünyada mevcut şeylerin şeklini ve cinsini görmek isteyenler, diğer dünyayı göremezler. Diğer taraftan sadece öbür dünyayı görmek isteyenler de, bu dünyayı göremezler. Bundan dolayı bir kimsenin ruh gözünün gözlüğü öyle olmalıdır ki dış dünyaya bakan gözü onun ruh dünyasını görmesine engel olmamalıdır. Diğer taraftan ruh dünyasını gören gözü de bu dünyadaki cisimleri net göstermelidir.

Tasavvuf sadece Hal ilmi değildir

Kuran’ı Kerim’in ilk emri olan “Oku” olan bir kitaba sahip olanlar olarak tasavvufu da sadece bir hal ilmi olarak tanımlayamayız. Her şeyin bir kitabı vardır. Bir ilmi vardır. O ilim olmadan metod olmaz, metod olmadan disiplin olmaz, disiplin olmadan yol yöntemden ve bir tasavvuftan bahsedemeyiz. Anadolu’yu Anadolu yapan nice erenlerin, şeyhlerin, hocaların hallerini ilim olarak öğrenmekteyiz. Sonra da tefekkür edip anlamaya ve günümüz şartlarına göre yeniden anlamaya ihtiyacımız var. 

Taassup karşısında Tasavvuf

Ken'an Rifâî, kör bir taassuba bağlı olan topluluklara karşı prensiplerini tek başına savundu. İslâmî prensiplerin hiçbir ilerleme fikrine veya medeniyetin gelişmesi için yapılan hiçbir harekete engel olmadığını açık bir şekilde duyurdu. İnsanlığın refahına hizmet eden her hareketin, İslâm'ın prensipleriyle uyum içinde olduğunu, ilân etti.

Caminin minberinden cemaate vaaz veren bir hocanın şu sözlerini sık sık naklederek, şu ilginç hadiseyi anlatırdı: İnsanları cehennem ateşiyle korkutup, bağırarak cemaatin kalplerine korku veren bir vaiz, "Bilginizi nasıl kullandınız? Paranızı hayır için harcadınız mı? Allah'a olan ibadetinizi yerine getirdiniz mi, oruç tuttunuz mu? diye, öldükten sonra Allah size birçok sual soracak ve eğer bu sorulara cevap veremezseniz çok işkenceler göreceksiniz". Vaizin konuşmasını dinleyen bir derviş vaize "Hoca!.. Hoca!.. Allah şu sizin söylediğiniz bir yığın soruyu insana sormaz!.. O sadece bir soru sorar bu da; "Ben seninleydim, peki sen kiminleydin?" cevabı veriyor. Esas olan her nefes alış verişte Allah’la birlikte olmaktır. Bundan maksat bütünüyle ahlaklı iyi bir kul ve iyi bir insan olabilmektir.

UYUYAN ÇOCUK

 “Uyku baldan tatlıdır.” Kuş tüyü yatak olsa bile böyle tatlı bir uykuya dalamazsınız. Önce koşacak, oynayacak, gerektiğinde çocukça yaramazlık yapacak, sonra da taş toprak demeyip, köşe bucak demeyip, bir yerde  kıvrılıp yatacaksınız. Dünya dertlerinden uzak, zihni bulandıran vesveselerden arınmış olarak, bir çocuk masumiyetiyle uykuya dalacaksınız. Tatlı bir uyku, ancak günahsız bir çocuğun mışıl mışıl uyuyarak  tattığı tatlı bir uykudur. Yoksa vicdan azabı çeken bir katilin, bir caninin, bir zalimin, bir hak yiyenin ve kalp kıranın teslim olduğu bir uyku değildir. Uyku odur ki; para pulun, mal mülkün, mevki makamın, şan  şöhretin hakkını  verenlerin, gönül huzuru içinde teslim olduğu bir uykudur. İşte o zaman uyku vesvesenin, debelenmenin, ıstırap çekmenin zehiri bir tezahürü değil; "Uyku baldan tatlıdır."  sözünün anlamlı bir ifadesidir.

ALLAH’IM BİZİ HİDAYETE ERDİR!..

“Allah’ım bize yardım et!.. İnşallah!..” diye dua edenleri duymuşunuzdur. Duanın sonuna bir de "İnşallah" sözünü eklemek de  ne demek?.. Hangi duanın sonunda "İnşallah"  ibaresi vardır?.. Hangi dini kitapta yer alır ki bu?.. Bu şekilde duayı hoca efendiler de yapıyor.  Bunun hangi manaya delalet ettiğini birazcık üzerinde düşünebiliyorlar mı?.. Allah kendi kendinden izin alacak değil ya... İstek, dilek ve dualarımız  emir kipindendir. Fakat bu bir emir değildir. Dara düşmüş bir kulun imdat çağırısıdır. “Allah’ım bana yardım edebilir misin?” de denmez. "Ben akıllandım, artık  pişmanım;  Sen kulunu bilirsin; bize yardımını esirgeme!"  ricası ve duasıdır. Ayrıca dualarımızda sadece kendimiz için Allah'a avuç açmayız; aynı zamanda Fatiha suresinde olduğu gibi "İhdina!.." derken, "Bizi hidayete erdir" deriz. Burada hepimiz için hidayet isteriz. Sadece kendimizin kurtulması için değil, biz bir kul olarak top yekün hepimizin kurtuluşu için dua ederiz. Diğer taraftan "Bayramda memlekete gideceğim" derken arkasından  "İnşallah" sözü ile cümleyi tamamlarız. Burada kulun iradesi ancak Allah’a bağlıdır. Çünkü  biz memleketimize gitmeyi niyet ederiz. Hazırlıklarımızı yaparız. Ayrıca bu irademizin gerçekleşmesinin Allah'ın izniyle olduğunu bir kul olarak  bilir ve iman ederiz.

 Okullara abdesthane ve mescit zorunluluğu 

Müslüman bir ülkede yaşıyoruz dolayısıyla dinimize göre yaşamak hakkımız. Okullar birer eğitim kurumu olduğuna göre öğrencilerin, öğretmenlerin ve diğer görevlilerin ibadetlerini yerine getirmeye hakları var. Devletin bu kolaylıkları sağlamak gibi kamu sorumluluğu da var. Geçenlerde Resmi Gazetede yayımlanan okullarda abdesthane ve mescit zorunluluğu yönetmeliğinin hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Dini gereklikler kadar okullarımızda en büyük eksikliklerden biri de spor ile ilgili eksikliklerimizdir. Aynı şekilde tüm okullarda mutlaka spor salonunun zorunlu olması gerekiyor. Gerçek sanat atölyeleri, marangozhane, müzik odaları gibi etkinlik atölyelerinin de olması çocukların pedagojik gelişimleri açısında çok önemlidir. Bizim okullarımız maalesef mimarlık ve mühendislik açısından pek iç açıcı değiller. En azından yeni okulların daha fonksiyonel olarak inşa edilmeleri söylediklerimizi uygulamak anlamında kolaylık sağlayacaktır. Okullarda kullanılan soğuk betonarme görüntü, duvar renkleri her ayrıntı özenle düşünülmeli, eğitim psikolojisinde mimarinin önemini bilen mimarlar, ilgili otoriteler ve disiplinlerle işbirliği içinde projelerini gerçekleştirmelidirler. Zaten çağdaş eğitim anlayışı fonksiyonel eğitim öğretim binalarının inşasını zorunlu kılmaktadır.