TARIMDA MODEL

Dr. Tuncer DABANLI
Tüm Yazıları
Pandemi dönemi ve Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ile kuraklık sorunu, Dünya geneli ve Türkiye'de ortaya çıkan gıda eksikliği probleminin önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini göstermektedir.

Pandemi dönemi ve Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ile kuraklık sorunu, Dünya geneli ve Türkiye'de ortaya çıkan gıda eksikliği probleminin önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini göstermektedir. Yakın zaman önce Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı FAO, durumun vahameti karşısında, "küresel gıda güvenliği senaryoları" isimli bir analiz yayınladı. Analizde, gıda krizinden kaçınmak için yeni politikaların izlenmesi gerektiği tavsiye ediliyor. Öneriler arasında yer alan, küresel gıda ve ticaretinin açık tutulması, daha çeşitli gıda tedarikçilerinin bulunması ile anlık tepki gösterilerek, ülkelerin kendi vatandaşlarını öncelikleyerek ihracat kısıtlaması yapmaması gibi tavsiyeler ise pek gerçekçi gözükmüyor. Çünkü gıda ile ilgili tüm veriler dünya genelinde ürün miktarında gerilemeler olacağını gösteriyor.

Bu eksikliği gidermek amacıyla Türkiye; son zamanlarda hazine arazilerinin yüzde 75 gibi yüksek bir kazanç oranıyla ekime çekilmesini sağlayan projeleri hayata geçirmeye çalışıyor. Konya Büyükşehir Belediyesi'nin "ekilmedik arazi kalmayacak" sloganıyla başlattığı projelerle, ayçiçek, kanola, soya yağı bakliyat hububat gibi ürünlerin ekilmesi hedefleniyor. Ayrıca, Türkiye'nin ithalat bağımlılığı azaltmak, ekonomiye katkı sağlamak amaçlı diğer devlet projeleri de dikkat çekiyor.

Ancak, Türkiye Ziraat Odası Başkanlığı İstanbul il koordinasyon kurulu başkanı Ömer Demir'e göre, bürokrasi; hazine arazilerinin ekim modelini uygulamada yetersiz kalıyor. Dört ay önce 650 milyon metrekare arazinin devlet tarafından çiftçiye kiralanacağının açıklanmasına rağmen “Milli Emlak’a giden çiftçiyi kimse muhatap almıyor, suratına bakmıyor” diyen Demir; "Türkiye’de yıllık 17.5 milyon ton arpa ve buğday üretimi var. Bizim topraklarımız bereketli. Bu miktarı çok rahat 40-50 milyon tona kadar çıkarabiliriz. Marmara’da ekilmeyen binlerce dönüm arazi var” diyor.

İşte bu noktada, Türkiye'nin tarım geliştirme politikalarında yeni modellere ihtiyacı olduğu görülüyor. Çünkü, bürokrasinin yetersizliği kadar çiftçilerimizin kısa sürede, Türkiye'nin ihtiyacı olan ürünlerde kredi alıp, hazine arazilerini kısa sürede verimli biçimde değerlendirerek, ithalatı azaltma konusu gibi bir hedef için (gerekçeleri orta vadede çözülebilecek nitelikte olan nedenlerle) çiftçilerin girişimcilik tecrübesi istenilen profesyonellikte görülmüyor.

Bu tür modeller için son zamanlarda Çin Halk Cumhuriyeti'nin tarım alanlarındaki devlet tarafından girişimciyi yönlendiren projeler dikkat çekiyor. Denizlerde üzerinde araç gidecek kadar geniş dairesel biçimde, neredeyse bir kilometre çapında balık çiftliklerinin kurulması, yeni tarım yöntemlerinin devlet tarafından hazır model olarak geliştirilmesi ile Hollanda'nın ve İsrail'in yüksek verimli az su gerektiren üretim sistemlerinden elde edilecek modellerle Türkiye; tarım ürünlerinde hazineye ait arazilerde ve hatta dağlık, engebeli bölgelere göre ürün çeşitliliği ile verimliliği artırıcı modeller geliştirebilir.

Bir tarım modeli önerisi
 
Türkiye hem ekonomik döngüsüne büyük yararlar, hem de çiftçinin kısa zamanda, Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu ürünlerin üretilmesini sağlayacak nitelikte, hazine arazilerinin hangilerinin, hangi ürün için uygun olduğunu tespit ettikten sonra, tarım ve hayvancılık konusunda devletin ihale ile yaptığı TOKİ gibi modeller devreye koyularak üretim artırılabilir.

Model bu kez, çiftçinin kredi alıp kendi kararı-çıkarı çerçevesinde ürünü seçmesi değil, Tarım ve Orman Bakanlığının belirleyeceği ürünleri yetiştirmek üzere; şirketlerin, tarım kooperatiflerinin veya yeni kurulacak şirketlerin devletin belirleyeceği teknik şartnamede yer alan, kalite standartları, işletme yönetim usulleri ile verim sağlayacak tohum çeşidi, yem- gübre seçimi ve çapalama-ilaçlama-sulama biçimlerinin önceden  tespit edildiği bir modelle, hazine arazilerinde-denizlerde tarım alanları ektirilip (20- 25-30 yıllık kiralama dönemleri için), hazır hale getirilebilir. Böylece, Türkiye'nin eksik olan ürünleri, kısa zamanda ve istenilen verimlilikte (halihazırdaki yavaş yürüyen sistemin sorunlarıyla uğraşmak yerine) alternatif model oluşturularak karşılanabilir.

Tarımın TL'nin güçlenmesine katkı sağlaması nasıl sağlanabilir?

Söz konusu modelde, tespit edilmiş standart ve kriterlerde oluşturulacak tarım işletmesi, finans modeli olarak diğerlerinden farklı bir modelle ekonomiye ikinci katkı sağlayacak biçimde dizayn edilebilir.

Devlet tarafından oluşturulacak benzeri tarım-hayvancılık-balıkçılık tesisleri, devlet tarafından TOKİ gibi yaptırıldıktan sonra, şirket haline getirilip yüzde 51'i yatırım yapıp, yönetecek özel şirkete (inşa eden şirketlerde olabilir, yeni şirketlerde olabilir) satılabilir.

Modelde, tesislerin yüzde 49'u ise şirket harici diğer vatandaşlara, belirlenen limitlerdeki hisselerle şirket ortağı olarak satılabilir. Bu maksatla bankada veya diğer finansal yatırım araçlarında parasını tutan veya dolar-euro-altın gibi araçlarla sadece para üzerinden kazanç elde etmeyi amaçlayan bireylerin TL kullanımı sağlanarak, TL’nin bir yatırım aracı olarak kullanımı da artırılabilir. Bu tür tarım şirketleri direkt borsa üzerinden değil de, üretim ortaklığı gibi bir modelle, devlet tarafından alımı garantilenen ithal ikame ürünler olacağından, finans aracı olarak yatırımcılara cazip gelecektir. Böylece, bu tür bir modelle, devlet yatırım finansmanı kısa sürede geri almış olacaktır.

Sonuç olarak, oluşturulacak söz konusu modelle; Küresel Güvenlik Politikalarının önemli “iç parametrelerinden” olan ithalat ikame-üretim ve istihdamın artırılması ile finansal bağımsızlık konularında ciddi güçlendirici zemin oluşturularak, Türkiye'nin Bölgesel ve Küresel düzeyde, milli ve manevi değerler eksenli oluşturmaya çalıştığı Politikalarında önemli kazanım elde edilecektir.

 

 

 

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları