TANIMI VERELİM DE KİM ÜSTÜNE ALIRSA ALSIN

Mehtap DEMİR 06 Eyl 2020

Mehtap DEMİR
Tüm Yazıları
"Acaba insan, bilinebilecek kadarıyla, her yönüyle anlaşılabilir mi? Yoksa o, bunun dışında bir şey mi, yani konulu düşünceden uzak, yine de vazgeçilmez imkân olarak bilgi için karşımıza dikilip duruyor mu?

Kısa tanımı halk yağcılığı, halk çıkarcılığı.

Daha çok siyaseten kullanılan bir tabir.

Geniş anlamı ise;

“Toplumdaki seçkin bir tabaka tarafından halkın çıkarlarının bastırıldığını ve engellediğini varsayan ve devlet organlarının bu seçkin tabakanın etkisinden çıkarılıp halkın yararına ve toplum olarak gelişmesi için kullanılması gerektiğini söyleyen siyasi bir felsefe veya söylem biçimi…

…‘sokaktaki adam’ın ekonomik ve sosyal çıkarlarını vurgulayarak, önyargılarını ve duygusal kırılmalarını kullanarak başarıya ulaşmayı amaçlar…”

“Popülist demokrasi” “Popülist diktatörlük” “Gerici popülist” gibi alt başlıklarında yer alan tanımları da mevcut.

Elbet “popülist” kavramı sadece siyaseten kullanılan bir kavram değil…

Toplumsal yaşamın her alanına sirayet eden bir durum.

Yalnız şunu bilelim…

Siyasetten sanata uzanan koca bir alanda “halk yağcılığı, halk çıkarcılığı” yapabilmek herkesin harcı değil…

Hatırlatmak istedim ki uzun uzadıya “popülizm”in ne olduğunu değil, çok kısaca kulağımızda bıraktığı ize ve beynimizi esir aldığı o, yağcılık-çıkarcılık tarafına vurgu yapayım…

Çünkü siyasetten sanata akademiden iş dünyasına… Popülizmin damarlarımıza kadar işlediği büyük hezeyanlar içerisindeyiz.

Aklımızın bir kenarında her zaman dursun bu kavram, belki insani ilişkilerde daha sağlıklı olabiliriz…

Popülizm barometremiz ne olurdu?

Almanya’da ilginç bir araştırma yapılmış.

"Popülizm Barometresi 2020" adı altında…

Araştırmaya göre, ülkede her beş kişiden biri popülist görüşlere sahip.

Aynı oran iki yıl önce ise her üç kişiden bir kişide görülmüş.

Yani iki yıl sonra Almanlar arasında popülist eğilimlerin azaldığı ortaya konuyor.

Merak ediyorum bizde durum ne olurdu?

Şöyle kısa bir araştırma yaptım internet üzerinde, yakın zamanda bu yönde bir araştırma yok.

Sadece siyaseten, partiler üzerinden yapılan birkaç ciddi araştırmayı geçmiyor yapılanlar.

Tahminim şu ki,

Sadece Avrupa genelinde kapsamlı bir araştırma yapılsa ve toplumların “popülizm haritası” çıkarılsa listenin en üstlerinde bir yer buluruz kendimize.

İnsan beynine çip takmak da ne demek?

Habere bakın.

“SpaceX ve Tesla gibi teknoloji devlerinin CEO‘su Musk’ın bir diğer şirketi Neurolink, insan beynine yerleştirilmesi planlanan bir çip geliştirdi çipin pek çok hastalığın tedavisinde faydalı olacağı öne sürülüyor.”

Teknoloji dünyasının öncü isimlerinden olarak tanınıyor Elon Musk.

Firmasının geliştirdiği çip insan vücudundaki sinir hücreleri ile akıllı telefon arasında veri akışını sağlayacak.

Musk, çipin tanıtım toplantısında; ağrılar, görme bozukluğu, işitme kaybı, uykusuzluk, beyindeki hasarlar ve zedelenmiş omuriliğin tedavisinde çok önemli rol üstleneceğini söylemişti.

Keşke inanabilsek…

Ağrıların tedavisi diye başlayan yol; hafıza kayıplarına, kültürel yok oluşlara, tek tipçi insan modeline dayanmasın sakın?

Peki neler diyor Musk?

"Nöronlar kablo ağları gibidir ve elektronik bir sorunu çözmek için elektronik bir alet gerekir, geliştirilen prototip çipin aynı zamanda ısı, basınç ve hareket sensörlerine sahip… Alet bu sayede sağlık durumunu gözlemleyebilir ve örneğin bir kalp krizi ya da felç riskine karşı uyarıda bulunabilir"

Bu çipi insan beynine yerleştirecek robotu da geliştirmiş firma.

Her şey hazır.

Ha bir de önemli not:

Saçların altındaki küçük bir yara dışında herhangi bir iz bırakmayacakmış bu çip.

Yani takıldıktan sonra iz kalır diye endişe etmeyiniz!

İnsan kendinden daha fazla bir şeydir…

Varoluşçuluk akımının teorisyenlerinden Alman filozof Karl Jaspers bakın ne diyor…

“Acaba insan, bilinebilecek kadarıyla, her yönüyle anlaşılabilir mi? Yoksa o, bunun dışında bir şey mi, yani konulu düşünceden uzak, yine de vazgeçilmez imkân olarak bilgi için karşımıza dikilip duruyor mu? Gerçekte insan, iki şekilde kendisini bilebilir: Araştırma konusu olarak ve her araştırmaya kapalı hürriyetin kendisi olarak. Bunlardan ilkinde konu olarak, diğerinde kendisinin şuuruna vardığı zaman, insanlığının da farkına varan insandan söz açıyoruz… Aslında insan, kendisi hakkında bilebileceğinden daha fazla bir şeydir.”