SOYUN MANEVİ YÖNÜ

Cemalnur SARGUT 01 Mar 2018

Cemalnur SARGUT
Tüm Yazıları
Son günlerde e-devletten herkes soyağacını araştırıyor!..

Soyumuzun nereye kadar dayandığının bilinmesi merakımızı da gideriyor. Soy neslin devamı ve neslin korunmasında önemli bir faktördür. Nesil bozulmamalı, fıtratı ve ahlakı korunmalıdır. Neslin korunması Kur’an hükümlerinin amaçları içinde yer alır. Aynı zamanda neslin korunması dini bir maslahattır. Bunu dikkate alırız. Hepimizin malumudur ki; soy sop sadece akrabaya hürmet etmeyi öğretmek için önemlidir. Onun dışında insan soyuyla sopuyla değer kazanmaz. Bunu Peygamber soyundan gelenler böyle öğretmişlerdir bize. İnsan, kendindeki Allah’a ait hakikatiyle değer kazanır. O yüzden kimin kızı/oğlu olursa olsun, en mübârek insanın bile evlâdı olsa kendi yaptığı işlerden sorumlu tutulacaktır. Zîra Peygamber Efendimiz dahî peygamberliğiyle değil, yaptıklarıyla ve aşkıyla Allah’a ulaşmıştır. Dolayısıyla soyun sopun önemi sadece hürmet ve saygı göstermektir.

Bir Hadisi şerifte "Bir kadın ya güzelliğinden, ya soyluluğu, ya zenginliği, ya da dindarlığı için tercih edilir. Siz dindar olanı tercih edin eliniz dert görmesin" buyruluyor. Buradaki işaret kadının dindar olması, yani ahlaklı kadının tercih edilmeli ki; huzura kavuşulsun. Maalesef günümüzde insanlar maddî değerlere göre karşısındakini eş olarak seçiyorlar. “Ben evleniyorum efendim” dediklerinde, Hz. Mevlânâ “Kiminle evleniyorsun, tanıyor musun?” diye soruyor. Onun üzerine kadıncağız şöyle diyor: “Evet, üç tane arabası var, bu kadar eşeği var, bu kadar atı var; çok iyi tanıyorum” İşte bizim değer yargılarımız, Mevlânâ devrinde at ve eşekle ilgiliyken bu devirde arabayla, zenginlikle, mimar, mühendis olmasıyla alâkalı olarak seçiliyor eşler. Hâlbuki insan için en büyük mutsuzluk, dinsiz îmânsız bir insanla berâber yaşamaktır. Hattâ sâdece aynı evde berâber yaşamayı bırakın, aynı muhitte olmak bile insanı zorlar. Zîra kendisi ibâdet ederken, ibâdetini kınayan, alay eden bir eşle berâber olmanın ne kadar zor olduğunu siz düşünün!.. Kendisinin Allah’la ilişkisi artmışken, hiç Allah’la ilişkini anlamayan ve bunu alay vesilesi yapan bir eşle berâber olmak ne kadar zor, ne kadar kırıcı ve yok edicidir.

Aslında “Sıla-yı rahim” dediğimiz şey, aynı mânevî rahimden geldiğimiz anlamına gelir. Onun için insanın soyu derviş kardeşleridir, atası da mürşididir ve dolayısıyla Peygamberdir. Onun dışında soy sopun önemi yoktur, mânevî soyunun ve sopunun önemi vardır, mânevî akrabalığın önemi vardır. Diğer akrabalık ve soy sop, eziyetlerine katlanarak tekâmül edebilmek için önemlidir, onun dışında bir önemi yoktur… Şöhretin de bir anlamı kalmıyor, bilmem kimin soyundan geliyorum ben demek de!..  

Elbette ki Allah Hz. Peygamberin soyundan gelecekleri seçerken özel insanları seçmiştir; çünkü onlar Ehlibeyti oluştururlar. Ama herkes mükemmel midir diyemeyiz. Kimin ne olduğunu bilmiyoruz. Ama bunun dışında Peygamberimizin soyu, “Ehlibeytim” dediği, Allah’ın seçtiği beş kişidir. Selmân-ı Fârisî’ye de Peygamberimiz “Sen benim ehlibeytimsin” dediği için, anlaşılıyor ki gönül beytinin, gönül evinin ehli olanları ehlibeyt olarak kabûl etmiştir. Yani ailesi olarak kabûl etmiştir. Hattâ “Benim benden sonra geleceklere özlemim var” dediği zaman da, buradan şu anlaşılır ki: “Gönül beytimin ahâlisi olan fakat yaşantı olarak benden sonra gelecek olanlara özlemim var” demektir… Ayrıca Peygamber efendimizin gönül beytinin ahalisi olmak Onun döneminde yaşaması gerekmiyor. Zâten sahabe: “Bizi mi kastediyorsunuz?” diye Efendimize sormuşlar O da  “Hayır”  diyerek “sizi kastetmiyorum, daha sonra gelecekleri” cevabını vermiş

Ortadoğu’da ve Anadolu’da soy olarak Peygamberimizin soyundan geldiklerini beyan eden zatlar vardır. Asıl mesele onun soyundan gelmekle birlikte hayatlarında Peygamberimizin ahlakını taşımaları, hâl ve hareketlerinde, davranışlarında Peygamberimizi örnek almalarıdır vesselam.