SORUNU DEĞİL DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINIYIM BU VATANIN

Yaşar İÇEN 30 Eyl 2021

Yaşar İÇEN
Tüm Yazıları
Bu ülkede kasten kaşınıp kanatılmak istenen bir başlık var her daim! Hem de onlarca yıldır!

Evet bu ülkede “Kürt Sorunu” diye bir şey yok!

Bu ülkede kasten kaşınıp kanatılmak istenen bir başlık var her daim! Hem de onlarca yıldır! O başlığın altında da; menfaat, birilerinin güç devşirme çabası, zalimlik, zulüm var...
Evet bu ülkede “Kürt Sorunu” yok fakat kelimeler üzerinden yürütülen ciddi bir “Kürtçülük Sorunu” var!
Bir de bilmeyi, tanımayı, tanışmayı, anlamayı, yan yana durmayı ısrarla reddeden bir kesim var! Bilmeyi, tanımayı, tanışmayı reddedenler üzerinden yaygaralar çıkarıp “Kürtçülük” söylemleri ile ultra meblağları sinsice cebine indirenler de var! Evet bu güzelim vatanda “Kürt Sorunu” diye bir şey yok fakat “terörü ve teröristi övenler” var... Sonra da bu övgü sahiplerini vatandaşın önüne sürüp kurtarıcı ilan edenler var... Evet bu ülkede Kürt Sorunu diye bir şey yok fakat içte ve dışta ciddi bir algı yaratma sorunu var! Bu bereketli topraklarda Kürt Sorunu yok fakat geçmişin bıraktığı izler üzerinden zihinlere kazınan derin travmalar var... Ve evet bu ülkede “Kürt Sorunu” yok fakat HEPİMİZ gerçekten çok yorulduk, sıkıldık, bunaldık bu gel git söylemlerden...

Ve bir şey daha söyleyeyim mi; ben ve benim gibi çok büyük bir kesim sorun olarak adledilmeyi asla ve asla kabul etmedik, etmiyoruz, etmeyeceğiz...
Çünkü ben bu vatanın sorunu değilim ki!
Ben bu toprakların; dünü, bugünü, geleceği, zaferleri, dik duruşları, destanları, kurtuluş mücadeleleri, Malazgirt’iyim...
Ben bu toprakların; rengi, neşesi, türküleri, halayları, kekik kokulu dağları, coşkuyla akan nehirleri, uçsuz bucaksız başak tarlaları, Çanakkale’siyim...
Lezzetli yemekleri, el emeği göz nuru kilimleri, hasretlikleri bitiren aşk hikayeleri, Can Kokulu şiirleriyim...

Özetle ben bu toprakların birlik, beraberlik, güzellik, mücadele, güçlenme, sevgi, vefa, emek adına her şeyiyim...
Geçtiğimiz hafta  bir toplantıda konuşmacılar birkaç defa “sorunlu bölgeler, girilemeyen alanlar, sıkıntılı mahalleler” tanımlamalarını kullandı mahalle, sokak, semt isimlerini mimlercesine tamamlayarak... Her seferinde yanımdaki kurum sorumlusuna “bu tür anlatımlar çok rahatsız edici. Zihinlere kalıcı olumsuz izler bırakıyor. Keşke hiç kullanılmasa” dedim... Çünkü sokakları ve mahalleleri böylesi eklerle mimlerken insanları da ayrıştırıyoruz aslında farkında olmadan!
Evet ben sorun değil; bu toprakların en afilisinden bir rengiyim... Tıpkı diğerleri gibi...
Ve evet bu ülkede “Kürt sorunu” diye bir şey yok “Kürtçülük Sorunu” var!
Çünkü Kürtler, tarih boyunca bu toprakların garantisi oldu... Her Kurtuluş Mücadelesinde Kürtler asli unsurdu... Ve evet ben ve benim gibi büyük bir kesim “sorun” kelimesiyle yan yana anılmak istemiyoruz artık...

Bu kadim topraklarda Kürt Sorunu yok, acilen rehabilite edilmesi gereken iki başlık var! Birincisi Kürtçülük propagandaları ile nemalanan çok büyük bir kesim (ki bu kesimin çoğu Kürt bile değil), ikincisi de Kürtlere karşı ön yargılarını kırmayanlar-kıramayanlar...
Hemen güncel iki örnek vermek istiyorum. Bir meslek büyüğümün Kürtlere dair konuları dile getirdiğim için bana “sen teröristsin” diye çıkışması ve dünür olduğumuz yaşlı bir amcanın “kızım ben Diyarbakır’a gelemem korkuyorum orada yol kesiyorlarmış” demesi...
İşte mevzumuz tam da bu; geçmişin travmaları üzerinden oluşan algıların halâ bir kesimde devam etmesi ve bu travmaları yeni nesillerin de zihnine kazımak istemesi... Neyse ki yeni nesil bu tür çekişmelerden uzak birbirini tanımaya, tanışmaya, anlamaya, kaynaşmaya, sorunsuz yaşamaya çok istekli... Şükürler olsun ki ön yargı duvarları ve ayrıştırma etiketleri yok gençlerimizin... Diyarbakır’da gerçekleşen “Türkiye Gençliği Buluşma Programının” arka planında neler yaşandı biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz! Çoğu Diyarbakır’a ilk kez gelen gençler önemli iç dökümleriyle ayrıldı buradan... “Buraları yanlış tanıdığım için çok üzgünüm” diyerek bir nevi helallik istiyordu gençler... Hatta bir tanesi sosyal medya aracılığıyla öyle anlamlı bir yazı paylaşmıştı ki okurken tüylerim diken diken oldu... Gençlerimiz bizden daha merhametli, adaletli, vicdanlı ve hatalarını itiraf edecek kadar cesur olduklarını Diyarbakır’da bir kez daha göstermişti...
Velhasılı kelam ben; temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp gündeme sunulan bir sorun değilim, meslek büyüğümün itham ettiği gibi terörist de değilim ve dünürümüzün zihninde kaldığı gibi Diyarbakır’da yollar kesilmiyor...
VE BEN;SORUN DEĞİL TÜRKİYE’YİM...