Sene başından itibaren, tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 pandemisine karşı bilim insanlarının, açtığı savaş topyekûn devam ediyor. Açıklanan verilere ve bilgilere bakıldığında pandeminin artık son zamanlarına yaklaşıyor olma ihtimalimizin olduğu görülmekte...

Dünya genelinde yapılan çalışmalarla, salgının önünün kesilebilmesi için başta hastalığın kaynağı olan Çin olmak üzere ABD, Almanya, Rusya ve İngiltere de çeşitli aşıların geliştirildiğini izliyoruz. Burada özel ve güzel olan haber ise; ülkemizde de  bu tip koruyucu aşıların geliştiriliyor olması.

Özellikle Erciyes Üniversitesi, tarafından geliştirilen ve faz I aşaması, 44 başarılı denekle geçilen aşının süratle diğer aşamalarını tamamlayarak, dünya genelinde insan sağlığına Türk damgası vurmasını sabırsızlıkla bekliyoruz. Bu aşıların geliştirilme aşamalarının çok uzun sürmesi denenmesi, üretilmesi ve diğer onay süreçlerinin standart üretimi için planlanan süreç ortalama olarak 5 ile 7 yıl arası sürdüğünü biliyoruz. Oysaki yaşadığımız Kovid-9 pandemisinde bu süre 8 ay gibi bir zamana sığdırıldı. Bu süreç insanlığın ve bilimin çok hızlı geliştiğinin açık bir göstergesidir.

Bizim için önemli ve gurur kaynağı ise; Türk bilim insanlarının tüm dünya ile hemen hemen aynı sürede bu soruna çözüm üretebilecek seviyede olması. Sağlık sektörümüzün başhekiminden, hastabakıcısına çok başarılı ve özverili oldukları açık bir gerçek. Aynı başarı hikâyesinin de, diğer bilim insanlarımız tarafından yazılıyor olması, tarihte Türk adının farklı ortamlarda anılıyor olması bizleri ayrıca onurlandırıyor.

Tüm dünyanın pandemi nedeni ile adeta içine kapandığı bir dönemde ülkemiz, sağlık başta olmak üzere neredeyse tüm sektörlerde atılımlarına aralıksız devam ediyor. Ülkemize yetecek yatırımları süratle yaparken, ihtiyaç duyan diğer ülkelere ve kuruluşlara da yardım edebilen bir ülke konumunda olduğumuzu görmek çok gurur verici. Daha iyisi olabilir mi? Tabi ki. Ancak dünyanın geneliyle karşılaştırdığımızda, ülkemizdeki sağlık sisteminin güçlü yapısının Avrupa ve Amerika standartlarının çok üzerinde olduğunu net bir şekilde gördük.

İlaca ve hekime ulaşımın diğer ülkelerden daha kolay ve ucuz olduğu ülkemizde bakım ve diğer sağlık hizmetlerinin ise diğer ülkelerden daha iyi konumda olması ise ayrı bir övünç kaynağımızdır.

Ayrıca önleyici hizmetler konusundaki başarılarıyla yapılan filyasyon çalışmaları ile zirveye ulaştığı ise aşikâr. Şimdi tüm bu hususlara ek olarak aşı üretimi, temini ve kullanımı söz konusu. Dünyanın birçok ülkesinin parası ile sıraya girmek zorunda olduğu aşı temini için, ülkemizin başta Çin olmak üzere Almanya ve ABD menşeili aşılara angaje olması ve öncelikli olarak temin edebilecek seviyede olması ise ayrı bir çalışma ve başarı öyküsü.

Çünkü bu aşıların üretim frekansı, bedellerinin hesaplanması ve satışının yapılarak dağıtımının oluşturulması her ülke yönetiminin farklı etkisi ve fiyatlandırması, neredeyse kapanın elinde kalır mantığı ile piyasada şekillenmektedir. Dolayısı ile güçlü bağlantılar, saygınlık ve güvenilirlik gösteren ülkelerin erken ulaşabileceği bir ortam söz konusu. Kısacası paranız da olsa eğer ağırlığınız, güvenirliğiniz ve de etkiniz yoksa sıraya girer ve beklersiniz.

Tüm dünyada üretilen aşıların en erken Mart 2021 gibi ama ağırlıklı olarak 2021 yılı ortalarına doğru kısım kısım dağıtımına başlanacağı açıklanmışken, Sağlık Bakanımızın açıkladığı verilere göre öncelikli olarak Çin’den yaklaşık 10 milyon doz ve Almanya’dan bir milyon doz aşının sözleşmelerinin yapıldığı, bu aşıların  Ocak 2021’den önce yurda getirilmesine çalışıldığı bilgileri bizim için önemlidir.

Ama daha önemlisi ve bizleri ilgilendiren konu bu aşıların ücretsiz olarak devlet eliyle dağıtımının yapılacağı hususu. Bu konu ise Türkiye’nin, gerçek gücünü ve vatandaşına verdiği değeri gösteren çok önemli bir haber. İşte burada ülkemizin sağlık için yaptığı yatırımların önemi bir kez daha öne çıkıyor.

Tabi ki aşının bir maliyeti olacak muhtemelen diğer aşılarda piyasaya girdiği zaman serbest ekonomi gereğince değişik ortamlarda ve fiyatlarda satılacak. Ama ülkedeki insanımızın özellikle ekonomik durumu müsait olmayan ve ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın bu tip hizmetlerden yararlandırılıyor olması gerçekten çok ama çok önemli.

Başta sağlık çalışanlarımız ve ihtiyaç sahipleri olmak üzere tüm ülkemizin, bu ve benzeri hastalıklardan korunması ve sağlık savaşında güvenliklerinin sağlanıyor olmasını görmek gerçekten hepimizi rahatlatacaktır. Bizlere düşen tek şey sağlık ordumuzun verdiği bu savaşta, bizlerden istenen tüm korunma tedbirlerine harfiyen uyarak, gerekli önlemleri almak olacaktır. Unutmamamız gereken en önemli şey ise; tedbir almak, tedbirli olmaktır. Zira alacağımız temizlik, maske ve mesafe kuralları hem ucuz hem de güvenlidir. Sağlıklı olmak elimizde, sadece biraz tedbir…