​ORTADOĞU'NUN DEĞİŞEN JEOPOLİTİĞİ

Hasan KÖNİ 11 Eki 2017

Hasan KÖNİ
Tüm Yazıları
Arap yarımadasında siyaset, sahranın kumları gibi sık sık yer değiştirir dendiğinde, değişikliklerin bu kadar çabuk olabileceğine inanmazdık.

Arap yarımadasında siyaset, sahranın kumları gibi sık sık yer değiştirir dendiğinde, değişikliklerin bu kadar çabuk olabileceğine inanmazdık. Son günlerde Ortadoğu’daki en önemli gelişme, Suudi Arabistan devlet başkanının ilk defa Rusya’yı ziyareti ve beklenen enerji kısıntısı anlaşmalarının yanında Ruslardan s-400 füzelerini satın almak üzere anlaşması. Bir NATO ülkesi olan ve NATO’nun ortak savunma sistemi içinde bulunan Türkiye’nin s-400’leri almasının yanında Suudi Arabistan’ın hava savunması için s-400 füzelerini alıp savunmada kullanması daha kolay olacak. Aynı ülke Amerika’dan, iki Amerikan başkanı döneminde, 300 milyar dolara yakın silah alma anlaşması yapmış bulunuyor. Aynı şekilde Türkiye de Amerika’dan 11 milyar dolarlık silah alacak.

Görüldüğü kadarıyla Amerika’nın Musevi lobisinin isteklerine dayanarak izlediği Ortadoğu politikası müttefikleri Türkiye ve Suudi Arabistan’ı rahatsız etmiş durumda. Türkiye’yi rahatsız eden durum Amerika’nın Kuzey Irak’taki Barzani’nin yaptırdığı bağımsızlık referandumunu yarım ağızla önlemeye çalışır gözükmesi ve İsrail’in bu referandumu desteklemesi. Suudi Arabistan’ın pek referandumla ilgisi yok. Referandum sonuçlarıyla, Türkiye, Irak, Suriye ve İran’ın uğraşacağını biliyorlar. Bu ülkelerin Kürt sorunuyla uğraşmaları kendi durumunu daha güçlü kılıyor. Tabii, Suudileri rahatsız eden durum, Türkiye’nin Kuzey Irak referandumundan sonra İran’la yakınlaşmaya girmesi. Yemen’deki Houti ayaklanmasını ve Bahreyn’deki ayaklanmalarda Katar’ın parmağı olması. Bu iddiayı Rus basınıyla yapılan röportajın Suudi Arabistan’ın eski istihbarat başkanı Prens Turki el-Faysal dillendirmiş bulunuyor.

Prens Turki el –Faysal Rus muhabirin sorduğu: ..“Şimdi Suudiler Katarı terörizmin sponsoru olarak nitelerken, Trump, İran’ı terörizmin sponsoru olarak nitelendiriyor. Neden? Suudiler ve Katar arasında neler oluyor”, sorusuna Al Turki’nin verdiği cevaplar çok ilginç. Prens Turki,1996’da Sudan’dan atılıp Afganistan’a giderken Katar’ın Usame Bin Ladin’e para verdiğini ve onu yaptığı işte desteklediklerini belirtiyor. Suriye’de El Kaide’nin ana destekçisi Katardı, diyor. 2012’de Suudi Arabistan, Bahreyn ve Körfez ülkeleri, Katar’a medyadaki saldırılarını ve özellikle Bahreyn’deki terörist grupları desteklemeyi kesmezse elçilerini geri çekeceklerini söylemişler ve geri çekmişler. Daha sonra, Kuveyt’in araya girmesiyle Suudi Arabistan devlet başkanı ile Katar dışişleri bakanı bir anlaşma imzalayarak El Cezire’deki propagandayı kesmeye ve finansal desteklerin durdurma hususunda anlaşmışlar. Ancak bu anlaşmaya Katar uymamış. Trump’ın Suudi Arabistan’ı ziyaretinde terörizme finans desteği veren ülke olarak Katar’ı gösteren Suudiler, bu röportajda, İran’ın niçin terörizmi destekleyen bir devlet olarak ortaya konduğunun sorusuna cevap vermemişler. Herhalde Amerika istediği için bizde işin içindeydik demeleri beklenmemelidir. Anlaşılıyor ki Trump’ın konuşması Sünni Müslümanlığın iki kampa ayrılmasına neden olmuş. Birbirlerini itham ediyorlar.

Al Turki röportajında, Suudi krallığının değiştiğini ancak Rusya Federasyonunun da değiştiğini söylüyor. Ve Rusya’nın Suriye’deki etkisinin büyümesiyle ilgilendiklerini belirtiyor. Suudiler, Suriye’deki gelişmeler karşısında Rusya’nın üstün bir durumda olduğunu kabul ederken, kendi ülkesinde binlerce insanın ölümünden sorumlu tutukları Esad’ın iktidarda kalmasına taraf değiller.

Avrupa’nın gelişen terörizm ağları nedeniyle tehlike içinde olduğu ve bunun nasıl çözülebileceği sorulduğunda ise, El Turki ilginç cevaplar veriyor. Suudilerin 2005’den beri uluslararası antiterör merkezi kurulmasını önerdiklerini ve kendilerinin bu mekanizmayı kurduklarını belirtiyor. Birleşmiş Milletler, Suudi Arabistan’ın desteği ile böyle bir merkezi kurmuşlar. Ancak merkez hala işler durumda değil. Alman içişleri bakanı Münih’te yapılan güvenlik konferansında Avrupa ülkelerinin terörizm üzerinde yeterince bilgi paylaşmadıklarını belirtmiş.

Usame Bin Ladin hakkında sorulan soruya El Turki, Suudilerin ve Amerika’nın ellerini aklayarak cevap vermiş. Krallık Afgan halkına yardım ederken, Afganistan Sovyetlerin istilasına uğramış. Afganların, Amerika, Pakistan gibi ülkelerin desteğine ihtiyaçları yokmuş tek ihtiyaç duydukları şey para ve silahmış. Usame Bin Ladin gibi zengin  kimseler Mücahitlere para, giysi, ilaç ve mobil hastaneler yağdırmış. Özellikle Pakistan’daki mülteci kamplarına. Bir Sovyet saldırısı sırasında düşüp bayılan ve rüya gören Usame uyandığında Sovyet tanklarını yok edildiğini ve hava saldırılarının sona erdiğini görmüş. Melekler gelip Sovyet güçlerini yok etmişler. Usame etrafındakileri böyle kandırmış.. Röportajı, Usame’nin daha önce Bosna ve Sudan’da olduğunu ve orada El Kaide bayraklarını sallandığının filmleri bulunduğunu, bu işi nasıl yaptıkları sorulunca; aşırılığın Müslümanlığın aleyhine olduğu ve Müslümanların Müslümanları öldürdüğünü söylüyor. Yani cevap veremiyor veya vermek istemiyor. Suudiler, Usame Bin Ladin Suudi Arabistan’da terörist saldırılara katkısı olduğu için onu Taliban’dan geri verilmesini istemişler. Verilmeyince 1998’de Taliban’la ilişkilerini kesmişler.

Zor sorulardan biri 9 Eylül 2001’te New York ve Pentagon’a  saldıranlardan on beşinin Suudi vatandaşı olması ve Amerika’nın elinde Suudiler hakkında çok gizli bir rapor olması ve raporda Suudilerin bu olayı bildiklerinin belirtilmesi hakkında sorulan soruya El Türki, bu 28 sayfalık raporun geçen temmuz ayında yayınlandığını ve raporda Suudilerin suçlanmadığını belirtiyor.

İrak Kürt bölgesinde yapılan referandumun yanlış olduğunu, Türkiye, Suriye ve İran’ın Irak’ın kuzeyinde bir Kürt devletinin kurulmasına izin verilmeyeceğini açıklıyor. Olayın Erbil ve Bağdat’ın anayasayı kendilerine göre yorumlayıp, yasada belirtilenleri yapmamalarından doğduğunu söyleyerek Bağdat’ta Kürt bölgesinden fazla Kürdün yaşadığını söylüyor.

Ortadoğu jeopolitiğinin belirsizlikleri bir çok Arap ülkesini ve Türkiye’yi yeni politikalar izlemeye ve yeni müttefikler bulmaya ittiği görülüyor. Bekleyip filmin devamını görelim.