ORGANİZE SUÇLARIN EKONOMİ POLİTİĞİ II

Prof. Dr. D. Murat DEMİRÖZ
Tüm Yazıları
Geçen yazıda suç ve organize suç tanımlarını vermiştim.

Geçen yazıda suç ve organize suç tanımlarını vermiştim. Suçun tanımı kanunlarla belirlenmekteydi, yani ticareti suç teşkil eden bir ürün veya eylem varsa bunun tanımı kanun tarafından yapılmaktaydı. Devlet tarafından yasaklanan bir eylemden elden edilen getiri de yer altı dünyasında elde ediliyordu. Tıpkı yasal işlerde olduğu gibi yer altı dünyasının ekonomisinde de bireysel girişimler olduğu kadar daha yüksek kâr amacıyla bir araya gelen grupların adeta bir holding gibi yönettiği büyük çaplı girişimler de bulunmaktaydı. İşte bu holding benzeri büyük çaplı işler organize suç kapsamına girmekteydi. Pekiyi bu kadar yüksek kâr elde edilen sektörler nasıl ortaya çıkıyordu? Bunun da iki yolundan bahsetmiştik: Birincisi hükümetin yasakladığı mal ve hizmetlerin yasa dışı yollardan piyasaya sürülmesi, ikincisi de devlet yönetiminde zafiyet oluşması neticesinde çeşitli kamu hizmetlerinin yasa dışı örgütler tarafından sağlanmasıydı. Birincisinde kanun hükmü ve devlet zoruyla ilgili yasa dışı ürünün arzı kısıtlanmakta ve bu ürünün ticaretinde alıcı ve satıcının riski artmaktaydı. Bu sebeplerle yasa dışı ürünün fiyatı normalin çok üstüne çıkıyordu. Bu duruma örnek olarak uyuşturucu ve silâh ticareti ile organ kaçakçılığı gösterilebilir. Öte yandan devletin asayişi sağlayamadığı durumlarda yasal işlerle uğraşan firmalar kendi güvenliklerini belli bir haraç karşılığında mafya örgütlerine sipariş edebilirler. Benzeri bir durum alacak – verecek davalarında karşılaşılabilir. Örneğin ülkede mahkeme sistemi yavaş çalışıyorsa ve adalete güven kalmamışsa, o takdirde, firmalar alacaklarını yine mafya örgütlerine tahsil ettirebilirler. Bütün bunlar devletin yapması gereken kamu görevlerini yerine getirmemesinden kaynaklanır.

İlk yazıda bahsetmediğim üçüncü bir sebep de uluslararası talep farklarıdır. Uluslararası konsensüsle ticareti suç olarak tanımlanan ürünlerin küresel ticareti büyük uluslararası suç şebekeleri tarafından organize edilir. Bu şebekeler emperyalist devletlerin istihbarat servisleri tarafından oluşturulur, yönlendirilir ve kontrol edilir. Bu ticareti suç olan ürünlerin ülkeler arası trafiğinde yol üstünde bulunan ülkeler de, ister istemez bundan etkilenir. Uyuşturucu ve silah ticareti buna örnektir. Uyuşturucu maddelerin en çok talep edildiği ülkeler ile üretildiği ülkeler ticaret trafiğinin güzergâhını belirler. Aynı şekilde iç savaş ve çatışmaların olduğu ya da devletlerarası savaşların bulunduğu coğrafyalar ve terör örgütleri silah alıcısı konumda iken, büyük ölçekli silah üretimini elinde bulunduran ülkeler de silah üreticisi konumdadırlar. Ticaret trafiğinin yönü ve hızı buna göre şekillenir. Bu yasa dışı ticaretin üzerinde bulunan ülkeler ticareti engelleyebilir. Bu yüzden ticaretin devamı için yol üstünde bulunan ülkelerde gümrük idarelerinde çalışan bürokratlardan üst düzey siyasetçilere kadar bir rüşvet ağı oluşturulur. Bu yüzden kaçakçılığı yapılan yasa dışı ürünün fiyatı üretim maliyetlerinin çok üstüne çıkar. Doğal olarak da yasa dışı ürünün nihai alıcıya ulaştığı anda fiyatı 10 katına kadar çıkmaktadır. Örneğin kokain üretiminde gram maliyeti 15 Avro iken Ortadoğu pazarında kokainin gram satış fiyatı 150 Avroya kadar çıkmaktadır. Nihai fiyat üretim maliyetinin 10 katına çıkmaktadır: yani yüzde 900 brüt kâr oranı vardır. Bu brüt kârın tahmini yüzde 500’lük kısmı nakliye ve yol üstündeki ülkelerde dağıtılan rüşvet ve komisyonlara gitmektedir. Ancak buna rağmen yüzde 400’lük bir net kâr ortaya çıkmaktadır. Benzeri bir durum – daha düşük kâr oranlarıyla- silah ticaretinde de geçerlidir. Bir kere uluslararası suç şebekeleriyle bağlantı sağlandığında, ister istemez, devlet bürokrasisinin yerel suç şebekeleriyle de iletişim ve bağlantıya geçmesi kaçınılmaz olur.        

KARABORSA NEDİR?

Bu tür yasa dışı malların satıldığı piyasalar kara borsa olarak adlandırılır. Bizim babalarımızın hayatında farklı bir şekilde karşımıza çıkan karaborsa kavramı, onların zamanında mal kıtlıklarının ve zorunlu tavan fiyat uygulamalarının sonucu olarak ortaya çıkmıştı. Gaz, petrol, zeytinyağı ve benzeri temel tüketim maddelerinin hem arzı kıttı hem de devlet fiyatın yükselmesini engellemekteydi. Bu durumda üç kâğıtçı tüccarlar da bu maddeleri cari fiyattan satmayıp, el altından 2-3 misli fiyata satmaktaydı. Bu karaborsa tanımını güncel hayatımızda kullandığımız tanımdı. Ancak teorik olarak satışı kanunla yasaklanmış ve suç teşkil eden yasa dışı ürün piyasalarının hepsi karaborsa olarak adlandırılır. Karaborsalarda, genelde, fiyatlar normal seviyesinin çok üstünde oluşur, satıcılara anormal kâr fırsatları sunar. Ancak çalıntı mal piyasalarında işler tam tersidir. Örneğin çalıntı arabaların fiyatları, bu sefer, gerçek fiyatlarının çok altına iner. 

Yukarıda bahsettiğimiz organize suçun işlendiği yasa dışı sektörlerde ürün fiyatları bu yüzden kara borsa fiyatıdır. Bu sektörlerin her biri de karaborsa tanımına girer. Genelde yerel ve aile bağlarına dayalı örgütlenmeler olan mafya aileleri küçük çaplı çek senet tahsili, haraç, fuhuş ve kumar gibi işlerle ilgilenir. Ancak uluslararası suç trafiğinin geçtiği işlerde bu yerel mafya ailelerinin bir veya birkaçı yukarıda bahsedilen uluslararası şebekenin temsilciliğini alırlar. Bu onlar açısından işlerin büyümesi ama aynı zamanda işin kurallarının değişmesi anlamına gelir. Genelde küçük mafya aileleri “racon” tabir edilen ve yer altı dünyasının işleyişini sağlayan sözlü kurallar ve teamüllere dayanırken, uluslararası suç şebekelerine ortak olmuş mafya aileleri için artık “racon” geçerli değildir. Küresel ortaklıkların dayattığı daha resmi ve kurumsal bir yapı bulunmaktadır.

KARA PARA VE AKLANMASI

Karaborsalarda işlemler doğal olarak kayıt dışıdır. Burada kazanılan paraya da kara para adı verilir. Mal mübadelesi çoğu zaman nakit ödemeyle gerçekleşir, bazı durumlarda iki yasa dışı ürünün takası da geçerli olabilir. Suç ekonomisi ve sosyolojisiyle ilgilenen iktisatçıların bulgularına göre, özellikle silah ve uyuşturucu ticaretlerinde bu takas söz konusu olmaktadır. Bu açıdan, özellikle ayrılıkçı terör örgütlerinin uyuşturucu ticaretine el atmalarının sebebi anlaşılabilir.  Bu işlemlerde hiçbir şekilde banka hesapları üzerinden para transferi olmaz. Çünkü bu para hareketinin takip edilmesi anlamına gelir.  

Karaborsada elde edilen para kara paradır. Yerel bazda küçük suç şebekeleri için burada bir sorun olmaz çünkü ticareti yerli ve nakit para cinsinden yaparlar. Ancak uluslararası suç sektörlerinde ticaret yabancı para cinsinden döner. Bu yüzden bir kayıt problemi ortaya çıkar. Ülkeye giren ve ülkeden çıkan mal, hizmet ve döviz akışları ödemeler bilançosunda kaydedilir. Döviz akışıyla diğer akışların birbirini tutması gerekir. Bu yüzden yasa dışı işlemlerden gelen kara paranın bir şekilde yolunun bulunup meşrulaştırılması gerekir. Yani kazanılan kara paranın yasal bir işlem sonucunda elde edildiğinin gösterilmesi gerekir. Bu işleme “kara para aklama” adı verilir.

Kara para aklama, yasa dışı yollardan kazanılan kara paranın kaynağının bir kısım karmaşık banka transferi ve ticari işlemlerden sonra ortadan kaldırılarak meşrulaştırılmasını anlatan yasa dışı işlemdir. Paranın aklanma işleminden sonra aklanan para sahibine dolaylı yoldan geri döner. Bu arada bu işlemin karşılığında ciddi miktarda bir komisyon da kara para aklama işlemi sırasında ödenir. Bu amaçla organize suç örgütlerinin kara para aklama işlemi için kullanacakları gerçek veya paravan firmalara ihtiyacı vardır. Örneğin silah ticaretinden elde edilen para menkul kıymet ticaretinden elde edilmiş gibi gösterilir. Bunun için muhasebe kayıtlarının ciddi tutulması ve işlem sırasında dikkatli olunması gerekir. Bir kez para banka hesabına girince aklanmış olur. Birleşmiş Milletler teşkilatının Uyuşturucu ve Suç Ofisinin (UNODC) tahminlerine göre küresel ekonomide yıllık üretilen milli gelirin yüzde 2 ilâ 5 oranları arasındaki kısmı kara para aklanma sürecinden geçmektedir. Bu ise yıllık 800 milyar – 2 trilyon dolar arasında bir kara para aklama işlemi anlamına gelir. ("UNODC Money-Laundering and Globalization".)

Kısaca yasaklanmış ürünleri ticareti, özellikle küresel piyasalarda, çok büyük hacimlere ulaşmaktadır. Pekiyi, devletler bu işin neresindedir? Cuma’ya da bunu bırakalım.