Vakıf Katılım web

ÖNEMLİ HAFTA

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
Tünelin ucunda gördüğümüz ışık, aydınlık bir geleceği mi müjdeliyor, yoksa tren üstümüze mi geliyor?

Avrupa Kupalarında, hem Şampiyonlar Ligi hem de Avrupa Ligi’nde bu hafta takımlarımızın alacakları sonuçlar hem kendileri için, hem de ülke puanı açısından hepimiz için önem arz ediyor. Tünelin ucunda gördüğümüz ışık, aydınlık bir geleceği mi müjdeliyor, yoksa tren üstümüze mi geliyor? Hep birlikte göreceğiz.

Şampiyonlar Ligi’ndeki tek temsilcimiz Kara Kartal, yarın; yeni ve güzel stadında Portekiz temsilcisi Benfica’yı misafir edecek. Deplasmanda Işık (Luz) Stadı’nda elde edilen beraberliğin verdiği avantajı devam ettirip, Aralık ayı başındaki Kiev  deplasmanına rahatlamış olarak gitmek isteyen Şenol Hoca ve takım büyük bir kenetlenme içerisinde. Adana maçının ikinci yarısındaki düşüşü de buna bağlamak lazım. Portekiz’deki ilk maçın ve belki de sezonun kahramanı Talisca’nın yokluğunu hissettirmemek için bütün takım bir farklı gayret içinde olduğundan, Cenk ve Abubakar’a; bu çabayı golleriyle taçlandırmak kalıyor. Namağlup olmasına rağmen 6 puanla üçüncü sırada olmak, ilk ikiye girmek için bu maçın önemini daha da arttırıyor. Evinde oynadığı maçlarda seyircisi ile bütünleşme yoğunluğunu her hafta arttıran Beşiktaş, bu maçı kazanarak üzerine düşen görevi yapacaktır.

Avrupa Ligi’nde ise;  MANU galibiyetinin süksesini devam ettirmek isteyen Fenerbahçe, grubun demir leblebisi Zorya ile Kadıköy’de Ülker Stadı’nda oynayacak. Grup liderliğini garantilemek ve Hollanda’ya Kuyt’a (Feyenoord) misafirliğe gitmeden önce zorlu bir doksan dakikanın kendisini beklediğini bilen Advocaat, Galatasaray maçında kurguladığı defansif emniyet tedbirlerini arttırarak sürdürmek isteyecektir. Volkan’la başlayıp iki bek (Hasan Ali-Şener) ve iki stoper’in (Kjaer-Skertel) önünde Topal-Souza kurgusu şu anda oldukça sağlam bir yapı vadediyor. Galatasaray maçının yıldızı Van Persie’nin dinlendirilebileceğini düşünürsek, fizik gücü yüksek rakibini,  Emenike- Sow ile delmenin yollarıni arayacaktır. Alper ve Aatif’ın orta sahada gösterecekleri performans da belirleyici olacaktır. Tribünlerin dolmaya başlamasıyla yükselen moral ve motivasyon, umarız galibiyetle zirve yapacaktır.

Bu seneyi Avrupa Kupaları ile tanışma ve enternasyonal tecrübeyi arttırma yılı olarak kabul eden Aykut Hoca ve Konyaspor ise Shaktar maçı için Ukrayna’ya Gaziantep galibiyetinin morali ile gidiyor. Hem takım hem de camia; rahat bir kafa ve baskıdan uzak bir motivasyonla en azından beraberliğin peşindeler. Lucescu’nun Shaktar’da oturttuğu ve yıllar boyu netice aldığı oyun sistemini çözebilen Türk takımı ne yazık ki henüz çıkmadı. Bu sebepten “otobüsü park etmek” bile bize yetmeyebilir. “Başarılar Konyaspor” diyelim ve bol şans dileyelim.

Ankara’nın Osmanlıları ise dişleriyle, tırnaklarıyla elde ettikleri grup liderliğini son haftaya da taşıyıp bir üst tura kalifiye olmak istiyorlar. Bugüne kadar sağladıkları başarı ve potansiyelleri de bunun teminatı zaten. Mustafa Reşit Hoca gibi bir futbol emekçisine yakışır başarılar çok uzak değil. Steau Bükreş deplasmanı için ilmi ve fenni bütün hazırlıklar yapıldı ve hedef belirlendi: “puansız dönmek yok, ama bir, ama üç” bu sayede Ankara’daki son Zürich maçı için de moral depolanmış olacak.

Ülke puanı sıralamasında geçen yılın bir basamak üzerinde 10. sıradayız ama Belçika ve Ukrayna ile aramızda hala ciddi bir fark bulunuyor. Topladığımız 35.400 puan bıçak sırtı durumumuzu düzeltmeye yetmiyor. Sezon sonunda Ukrayna’yı geçip Belçika’nın ensesine yapışabilmek için tur ve turlar atlamalı temsilcilerimiz. Başarılar diliyoruz.