Vakıf Katılım web

O HİÇ DURMAZ

Funda ÖZKALYONCU
Tüm Yazıları
Adam çok popülerdi, herkes ondan bahsediyordu, takipçisi milyonları geçmişti, arsız kahkaha eşliğinde arsız videoları vardı, hep kalçasını sallıyor, ıslak ağzı ile yaya yaya konuşuyordu. 

Onu sadece arsız kahkahalarından ve fütursuz videolarından dolayı  hiç sevmemiştim.

Cinsel kimliğinden dolayı öyle bir hassasiyet vardı ki, herkes bir şey demeye çok korkuyordu.

Bu ülkede, herkes herkese istediğini derken, dindar ya da inançsız, insanlara fırsat bulunca herhangi bir konuda önümüze bir fırsat düşünce, demediğimizi bırakmazken,

Cinsel kimliği gay olanlara, ay aman kimsenin cinsel kimliğine karışmayız biz, insanlar istediği gibi yaşar, karışmayız biz, diye ağzımızı doldura doldura başlık koyarak, ne kadar medeni olduğunuzu anlatmaya çalışırken, bu insanlar sonsuz itibar yüklerken ve çok dikkat ederken. 

Bu insanların, efendi gibi yaşayanlarının dışında, bu arsız videoları paylaşarak, takipçi sayısı ile talep gören arsız insanlar haline gelmesi sorundu.

Benim de masada bulunduğum,  magazin  televizyon programında,  bu durmayan adamın fotoğrafını koyup, 30 bin TL çantasını ve kolundaki çok pahalı kadın bileziklerini konu almıştık.

Herkes konuşuyordu, magazin programı ya, bizde konuşmalıydık.

Ben “aaa bu çanta kadın çantası, bu bilezikler kadın bilezikleri ”demiştim. Masadaki diğer kadın "tercih meselesi” diyerek, olmayan fikrini, sabah uyanamayan düşüncelerini, parmaklarını çıtlata çıtlata öylesine paylaşmıştı.

Tercih meselesiymiş.

Orası magazin programı ya konuştuğunuz her konu tercih meselesi ya! Aslında.

O yeni sevgili bulmuş, bu boşanmış, şu aldatmış, bu konuların hepsi tercih meselesi değil miydi sanki. 

Ben de " Bizde zaten tercih meselesini konuşuyoruz, neden kadın eşyaları tercih etmiş, benim oğlumun böyle çantası ve bilezikleri yok” diye sinirlenmiştim.

Ve " benin oğlum olsun istemem" demiştim.

Sonrası gay köşe yazarları kıyameti koparmıştı.

Bana koca koca  gazetelerin, gayet rahat canları ne isterlerse yazan, gay olmayı teşvik eden özendiren, gay yazarları, "homofobik kadın" diye başlık atmışlardı.

Yok, yaş almışım, geceleri gezemiyormuşum, bütün erkeklerin kolunda bu çanta varmış, benim haberim yokmuş, demode kalmışım, bir şeyden haberim yokmuş.

Twitter’da demediğini bırakmadılar, beni linç ettiler ve TT olmuştum.

Homofobik kadın.

Bu arsız kahkahalı çocuk nedeniyle lince uğramıştım.

Aradan zaman geçti, bu arsız kahkahalı çocuk, uçak tuvaletinde, yapılmayacak ahlaksızca bir video çekmiş ve Instagram’ında paylaşmıştı.

Ve işte tam da o zaman kıyamet kopmuştu.

Fatih Altaylı yazmış, ne bekliyorsunuz ki?

Fatih çok haklı.

Bu çocuğun ve ailesinin omurga kontrolü yok. Ailesi biçtiğini beğendiğine göre," Ne var ki bunda kötü bir şey görmüyorum" diyen babası ektiğini de çok beğeniyor olmalı. 

Ben bu durmayan adamı takip eden, ona yavrum, ona kuzum, sana kurban olsunlar diye yazan özellikle kadınlara söyleyeceklerim var.

Karakteriniz kaderinizdir.

Zaman içinde iyice pişkinleşen bu çocuğun utanması kalabilir mi?

Bilmezden geldiği her şeyi biliyor o.

Siz bu  adama  teşekkür edin, onu siz şımarttınız, siz onu çok desteklediniz, o da size istediğinizi gösterdi.

O da size teşekkür etsin,  onun  gecede 50 bin TL kazanmasını  sağladınız.

Herkesin kendine yonttuğu keseri siz verdiniz eline.

Aslında sizin eseriniz.

Funda’nın aklındakiler...

... Kadın 41 yaşında, ilkokul öğretmeniymiş.

İlknur o  kadar güzel ki, sıcacık aydınlık gülümsemesi ile ana haber bültenlerine düşüverdi.

10 yıldır yani 31 yaşından beri, evli bir adam ile ilişkisi varmış.

Yasak ilişki diye başlık atıp, sonra haberi anlatıyorlar.

Valla adam evli, eğer yasak  var ise, o yasak ilişki adama ait, kadın da maalesef olmaması gereken ilişki içinde olmuş, üstelik adamın bütün borçlarını ödemiş, parasız da kalmış.

Öğretmen İlknur, evli adamdan ayrılınca bunalıma girmiş, paralarından da olmuş.

Kendine, internet üzerine bir kiralık katil bulmuş. 5 bin TL karşılığında anlaşmışlar.

Kiralık katile beni öldür demiş, adam beş ay oyalamış. Bu arada kadına âşık olmuş.

Kadını öldürememiş, sonra kadın adama gitmiş, beni neden öldürmüyorsun diyor.

Adam ifadesinde kadına âşık oldum, öldüremedim demiş.

Sonra kadının ısrarı üzerine adam kadını boğmuş ama bakmış ölmemiş, silahla kurşun yağdırmış.

Vah öğretmenim vah.

Gerçekten hiç kimse için değmeyecek bir ölüm kararını neden aldın.

Kendini öldürecek adamı internetten arayacak kadar yerlere yapıştın, psikolojini bozdun.

Sen öğretmensin, öğretensin.

Çocuklara okumayı öğretirken, kendi hayatına neyi öğrettin. 

Sana o kadar acıdım ki.

 

... Bakın,

Bir vatandaş, hem de ekonomist  vatandaş şöyle hesap yapmış.

Bir çocuğun okul hayatı boyunca masrafları;

Okul öncesi 50 bin TL,

İlkokul 200 bin TL,

Ortaokul 240 bin TL,

Üniversite 375 bin TL,

Lise 300 bin TL,

Eğitim hayatı boyunca kurs, 150 bin TL,

Eğitim hayatı boyunca servis, 80 bin TL,

Eğitim hayatı boyunca gezi ve yurt dışı eğitimler, 250 bin TL,

Eğitim hayatı boyunca harçlık, minimum  200 bin TL,

Toplam harcama 1 milyon 750 bin TL. 

Okul sonrası, hayata başlangıç ya işsiz, ya da 2 bin 20 TL başlangıç.

Bu işte bir terslik var diyor.

Olaya ticari bakalım, 600 binden 3 dükkân alsan, her birini 5 bin TL’ye kiraya versen, ayda 15 bin kazanç diyor. 

Yani aslında okutmak boşuna diyor.

Böyle baktığın zaman çok haklı.