NEREYE GİDİYORUZ?

Fehmi KETENCİ 31 Ağu 2020

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Sorun sadece pandemi mi? Nereden bakarsanız bakın işimiz oldukça zor."

      İnsanlığın başına dert olan koronavirüs salgının üzerinden altı ay geçti ama, yarının ne olacağı konusunda üzerimize çöreklenen yoğun endişe bulutlarından henüz kurtulabilmiş değiliz.

      Bu konu ile ilgili var olan karamsarlığımızı, yaşadıklarımızı birkaç cümle ile şöyle dile getirmiştim; “Bu günlerde salgında durum nedir belli değil. Bir tarafta; pandeminin yaşattığı, iyice karmaşıklaşan ve tüm planların alt üst olduğu, dayanılmaz yaşam şartları, diğer tarafta ise; o zor şartlarda geçinebilme zorlukları. Ve; süresi, geleceği pek de belli olmayan bu salgın döneminde yapılacakların iyice imkansızlaştığı bir dönemden geçiyoruz.

      Sorun sadece pandemi mi? Nereden bakarsanız bakın işimiz oldukça zor.”

      Evet, geçen hafta bunları yazarken nasıl bir psikolojik duruma hapsolduğumuzu, biraz olsun yaşadıklarımızın ne durumda olduğunu, bu durumun süresi ve ne olacağının pek de belli olamayacağı konusunda da oldukça karamsar bir ortamın varlığını anlatmaya çalışmıştım.

      Bu endişelerimiz için fazlaca beklememize gerek kalmamış. Salgında sözünü etmeye bile korktuğumuz durumun içine doğru sürüklenmeye başladığımızın feryatlarını duymaya başladık bile. Bu durum, birinci dalganın devamı mı, yoksa beklenen eylül sendromu mudur bilinmez ama, bir süredir uzmanların dilinden düşüremedikleri durum kapımızı çaldı gibi görünüyor. Birkaç gündür artan test satısıyla birlikte yükselme eğilimindeki vaka sayısı ve uzunca bir süreden beri yirmili rakamlarda sabitleşen vefat eden hasta sayılarının son gün aniden otuzlu rakamların üstüne ulaşarak hızlı bir yükselme eğilimine girdiğini Sağlık Bakanımızın açıkladığı raporlardaki verilerde görebiliyoruz.

      Buna; beklenen eylül sendromuna girdik gibi demek doğru olur. Yüz binli rakamların sınırını geçen test sayılarına paralel olarak artan vaka sayısı ve son günkü vefat sayısı endişeli bir bekleyişin varlığını gösteriyor.

      Tüm bunların yanı sıra; daha dikkat etmemiz gereken bir döneme doğru giderken, fazla rahatlamanın yarattığı gevşekliği de gözden kaçırıyor gibiyiz.

      Görünen o ki; bazı kısıtlamaların geri getirilmesi öncelikle düşünülmelidir. Son günlerdeki gelişmeler bunun ivedilikle başlatılması gerektiğini gösteriyor.

      Çok mu çok rahatladık, gevşedik mi ne!    

ATATÜRK’TEN

      He hafta bugün bu köeşemizde “Bir Tutam Tebessüm” adlı kısa bölümümüz vardı. Dün 30 Ağustos Zafer Bayramımız’ın 98. yılıydı. O nedenle bugün, burada, Büyük Taarruz’un Başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün 26-30 Ağustos’u yansıtan unutulmaz birkaç sözünü aktarmak istedim;

      - “Büyük Türk milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramını ve ülkemizin koruyucusu Ordumuzun Türk Silahlı Kuvvetler Günü’nü yürekten kutlarım”.

      - “Memleketimizi esir etmek istiyen düşmanları behemehal mağlûp edeceğimize dair olan emniyet ve itimadım bir dakika olsun sarsılmamıştır”

     - “Gençler! Geleceğe güvenimizi güçlendiren ve sürdüren sizsiniz. Siz, almakta olduğunuz eğitimle, bilgi ile, insanlıkta üstünlüğün, yurt sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni kuşak! Cumhuriyeti biz kurduk, O’nu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz”

      - “Türk Neferi kaçmaz, kaçmak nedir bilmez. Eğer Türk Neferinin kaçtığını görmüşseniz, derhal kabul etmelidir ki onun -başında bulunan en büyük kumandan kaçmıştır”

      - “Milletçe sahip olduğumuz vatan sevgisi ve hürriyet aşkı, dün olduğu gibi bugün de Mehmetçiğimizin kahramanlık ve cesaretinde vücut bulmaktadır Cumhuriyetimizin temellerinde yer alan bu yüksek ruh ve şuur her an, her saniye canlı kalacak, yolumuzu aydınlatmaya devam edecektir”

      Ve Mahatma Ghandi’ye ait unutulmaz sözlerden biri;

      - “Türkiye Orduları bir devir kapatmıştır. Şimdi mazlum ve tutsak devletler ve uluslar artık vazgeçilmez bir reçeteye sahiptirler. Mustafa Kemal’in utkusu, dünya için özgürlük ve bağımsızlık sancağıdır”

      Büyük Taarruz‘un 98. yıldönümünde Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, kahraman şehitlerimizi bir kez daha, rahmet ve minnetle anıyoruz.