MİZANSEN

Ekin GÜN 07 Mar 2023

Ekin GÜN
Yaşanan siyasi depremin mimarı Meral Akşener'in masayı terk edişinin ardından bu açıklamada bir çırpıda yapılmış oldu.

“Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda nasıl bir yol izleyeceğimizi depremden önce açıklamıştık. Ancak depremin yarattığı sarsıntı ve büyük yıkım bizleri bu süreci yeniden değerlendirme kararına itti. Bu süreci yeniden değerlendirme çalışmalarımız devam etmektedir. Hem kurullarımızda hem de ittifak güçlerimizle bu değerlendirmeleri yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz.”

Bu cümleler HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’a ait. Yaşanan siyasi depremin mimarı Meral Akşener’in masayı terk edişinin ardından bu açıklamada bir çırpıda yapılmış oldu. Zira HDP’nin gönül rahatlığıyla oy vereceği bir “masa koşulları” da böylelikle sağlandı. Meral Akşener gibi milliyetçi geçmişten gelen biri masadan ayrıldı.

HESAP HDP’DEN ALINACAK YÜZDE 10-12 OY ÜZERİNE

İYİP içinden bir grubun HDP’nin hayalet olarak ağırlığını hissettirdiği masadan rahatsız olduğu biliniyor. Bu grupla aynı doğrultuda düşünen parti tabanında azımsanmayacak bir kitle de yok değil. Son gelişmelerle “masa” hem HDP seçmeninin oy vereceği bir hale geldi, hem de İYİP kendini bu “masadan” sıyırdı. Anlayacağınız win win bir durum var ortada.

Hesaplar seçimi ikinci tura bırakmak üzere yapılıyor. Kemal Bey’in de zira AK Partili seçmenden oy kazanmak gibi bir derdi yok. Tüm siyasal çerçevesini Erdoğan karşıtlığı üzerine kurgulayan karşı bloğun seçimi ikinci tura bırakacağı oluştururken, ikinci turda da “Erdoğan’ı yenebilmeye ilk kez bu kadar yaklaşmanın verdiği motivasyonla” HDP’nin de, İYİP’in de, diğer irili ufaklı partilerin de kendisine oy vereceğini düşünüyor. Aslında olan biten bundan fazlası değil.

MUHALİFLER UMUTSUZ

Mizanseni aratmayan bu tablo dışında diğer seçenek muhalif seçmenin umutlarını suya düşürecek olan ciddi bir becerisizlik bilançosu. Aylardır Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olmak istediği bilinmesine rağmen masaya isim gelmemesi ve gelen eleştirilere “önemli olan ilkeler” diye cevap verilmesi durumu buraya kadar getirdi. Demek ki seçim kazanma maharetine kimsenin laf edemeyeceği Erdoğan’ın karşısında isim her şeyden önemliymiş. Yoksa herhalde bir isim üzerinden “küstüm oynamıyorum” tavrının bir anlamı olmalı.

Şimdi muhalif seçmen “ilkeler, ortak anlayışlar, güçlü parlamenter sistem” gibi süslü ve altyapısız cümlelerle kendisinin de oyalandığını hissediyor. Çok da haksız değil. Her buluşmalarındaki yemek mönülerini daha çok biliyoruz ama ne konuştuklarına o kadar hâkim değiliz. İlk kez dolu bir konu konuştuklarında da yaşananlar ortada.

TÜRK USULÜ FRANK UNDERWOOD

Bu yazı yazıldığı sırada Meral Akşener, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanı yardımcıları olmasını Kemal Bey’e şart olarak sunuyordu masaya geri dönmek için. Bu fikir “yeni bir Frank Underwood” arayışı değilse, Kemal Kılıçdaroğlu’na biçilen yine “kazanamayacak aday profili”. Çünkü bu isimlerin cumhurbaşkanı yardımcısı olacağı vaadiyle ancak seçimin kazanılacağı iddia ediliyor bir başka açıdan.

Kendilerini Norveç demokratlığında zanneden birkaç liderin buluştuğu masadan son bir yılda akıllarda geriye kalan “hiddetlenmeler, kapıyı göstermeler, ayağa kalkmalar, yemek mönülerinin zenginliği” kaldı. Türkiye’yi yönetebilme iddiasında olanların sunacakları vaat elbette bundan fazlası olmalı. Ama bir kez daha kendi seçmenlerine daha seçim öncesinden “yılgınlığı” hak gördüler.

Sadece onla da kalmadılar, Ersan Şen’in hayallerini bile suya düşürmeyi başardılar.

ekingun@yenibirlik.com