MİLLETİ TANIMAYAN BİR MUHALEFET OLUR MU?

Ekin GÜN 11 Ara 2016

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
Açık açık "Referandumdan %98 bile çıksa tanımayacağız" dedi.

Şimdiden vatana millete hayırlı olsun.

Başkanlık sisteminin referandum sonucu bellidir, başkanlık sistemi gelmiştir ve muhtemelen Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk başkanı Erdoğan’dır.

Bunu neye dayanarak mı söylüyorum?

Elbette Kılıçdaroğlu’na.

CHP lideri geçenlerde katılmış olduğu bir televizyon programında skandal açıklamalarının üzerine bir yenisini daha ekledi.

Açık açık “Referandumdan %98 bile çıksa tanımayacağız” dedi.

Bunun özeti şudur, “halk malk bilmem, milleti takmam, benim dediğimin tersi olan bir şeyi tanımam, dediklerimin dışında her şey illegaldir”

Kılıçdaroğlu’nun özetle söylemek istediği budur, gerisini konuşmaya gerek yoktur.

Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştiririz, yerden yere vururuz ama bir konuda hakkını vermemiz gerekir.

O da kendi partisinin tarihinden hakkıyla feyz almasıdır.

Çünkü CHP’nin “milli şefi” de halkı tanımazdı hatta Mustafa Kemal’i bile tanımaz paraların üstüne kendi fotoğrafını basardı.

Kemal Kılıçdaroğlu da “milli şefin” açtığı o “çağdaş” yolda ilerliyor doğrusu.

O da milleti tanımıyor, o da Mustafa Kemal’i tanımıyor.

E tanısa Mustafa Kemal’i herhalde terör örgütlerinin peşine takılmaz, meydanlardan terör örgütlerine yardım ve yataklık yapan “gazeteci” kılıklı kişileri anmazdı.

Ama zaten bakıldığında Kılıçdaroğlu’nun göreve geldikten bu yana milleti tanıdığı hiç görülmemiştir.

“Millete rağmen” bir şeyler yapmayı kendinde hak görmüştür, bunu da “millet adına” yaptığını söylemiştir.

Oysa milletin istediği o değildir, millet istediğini zaten sandıktaki kararıyla net bir şekilde göstermektedir.

Hülasa, bakıldığında Kılıçdaroğlu memlekette sadece milleti ve milletin seçtiklerini tanımıyor sanırım.

Mesela, hendek kazan teröristleri pekiyi tanıdığını söyleyebiliriz.

Hatta onlara “arkadaş” diyecek kadar iyi tanıyor, “hendekteki arkadaşlar” terimini siyaset literatürüne Kemal Bey katmıştır örneğin.

Zaten meydanlardan “burada” diyerek anons yaptırdığı FETÖ’cüleri eminim “dost” bellemiştir, o nedenle bunu hiç saymayalım bile.

O değil de Kemal Kılıçdaroğlu’na geçen aylarda bir soru sormuştum hala bu sorunun cevabını alamadım.

Diyordu ki 15 Temmuz günü Kılıçdaroğlu: “22.30 gibi İstanbul’a geldim, olayları dikkatle izliyorum”

E tamam da 22.30 gibi İstanbul’a geldiysen o saatte Atatürk Havalimanı darbeci teröristler tarafından basılmıştı, oradan nasıl çıktın?

Hala bunun bir cevabı yok.

Hendek kazan teröristlere “arkadaş” diyen Kılıçdaroğlu darbeci teröristlere de “darbeci arkadaşlar” dese anlayacağım da bir türlü bunun cevabını veremiyor.

Bir de olayları dikkatle izliyormuş, öyle demişti 15 Temmuz günü bağlandığı bir canlı yayında.

Neyi izliyordu acaba?

Millet tankın altında şehit olurken, Meclis bombalanırken, milletin üzerine mermiler yağarken “dikkatle” izlediği neydi acaba?

Sonra biliyorsunuz Obama imdadına yetişti, bastırılmış darbeyi kınadı da o da bir zahmet kınayıverdi.

Şimdi de en başdanışmanı FETÖ’den gözaltına alındı ona da hala bir şey demedi.

Yoksa milleti tanımadığı gibi o başdanışmanını da mı tanımıyor?

Olur olur, Kemal Bey’in yaptıklarına her zaman akıl sır ermiyor, bu da olur.

Kılıçdaroğlu, FETÖ’cüler ve PKK’lılardan başka kimseyi tanımadığı için en sonunda kardeşi de onu tanıyamaz hale geldi ve o bile abisinin bu durumuna isyan etti.

Kemal Kılıçdaroğlu da kardeşinin para aldığını öne sürdü.

Zaten Kılıçdaroğlu’na muhalefet ediyorsanız mutlaka para alıyorsunuz, onun yanında duruyorsanız mutlaka “ülkeyi koruma” görevi üstlenmişsiniz demektir.

Halkın ne dediği önemli değil, mantık Kılıçdaroğlu’nun yanında durmak ya da durmamak, bu kadar basit.

Şimdi bu halk kendisini tanımayan bir adama oy verir mi?

Tabi ki vermez, bunu hadi biz biliyoruz da Kemal Kılıçdaroğlu da bilmeyecek değil, önceki vukuatları olmasa “gizli bir Erdoğan hayranı” olduğunu söyleyeceğim ama bu da değil.

Peki Kılıçdaroğlu ne yapmaya çalışıyor?

Bence asıl soru bu.

O da bilmiyor mu milleti tanımayarak, milleti aşağılayarak, bu ülkenin değerlerine küfrederek iktidar olamayacağını?

Bence biliyor, hepimizden çok iyi biliyor hatta.

O zaman derdi başka.

HDP milletvekilleri terör suçundan içeriye atıldıktan sonra ve devlet FETÖ’yle mücadeleyi etkin bir şekilde sürdürmeye devam ettikçe CHP tüm şer cephesinin ortak bir merkez üssü olma yolunda ilerliyor.

Dert iktidar olma falan değil, dert ülkede nasıl kaos çıkarırımın kirli bir hesabı.

Zaten onun için Kılıçdaroğlu cahilce konuşuyor, başkanlığa bir sistem değişimi değil de rejim değişimi diyor.

Oysa rejimle alakası yok, Türkiye’nin rejimi aynen devam ediyor değişen içinde bulunduğumuz sistemin ta kendisi.

O zaman insan soruyor, sormakta da haklı; Kılıçdaroğlu ya çok cahil ya da “rejim değişikliği” diyerek kötü niyetli bir manipülasyonun peşinden koşuyor.

Kılıçdaroğlu, Milli Şef’e verilen partinin “değişmez genel başkanı” sıfatına göz koyduysa bilemem ama bu adamın niyeti başka.

Ve pek de iyi bir niyet değil bu.