MHP LİDERİ BAHÇELİ NE YAPMAK İSTİYOR?

Erol ERDOĞAN 16 Şub 2017

Erol ERDOĞAN
Tüm Yazıları
MHP Lideri Devlet Bahçeli, Ekim 2016'da başkanlık sistemi tartışmasını yeniden başlattığında zihinler hayli karışmıştı.

MHP Lideri Devlet Bahçeli, Ekim 2016’da başkanlık sistemi tartışmasını yeniden başlattığında zihinler hayli karışmıştı. Bazı AK Partililer “Bahçeli, bize bir oyun mu oynuyor?” sorusuna cevap ararken MHP’liler de “Neler oluyor?” diye aralarında tartışıyorlardı. Ekim’den bu yana çok şey oldu. Değişim paketini AK Parti ve MHP birlikte çalıştı, AK Parti imzasıyla TBMM’ye verildi. Komisyondan geçen paket, genel kurulda kabul edildi. Şimdi de, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından onaylandı ve referandum süreci başladı. “MHP, başkanlık sistemine TBMM’de destek vermekle mi yetinecek?” sorusu da önceki günlerde cevap buldu. MHP teşkilatları, evet kampanyasının aktif ortağı olacak. Hatta Cumhurbaşkanlığı sistemine aykırı seslere parti içinde müsaade edilmeyeceği de görüldü. 

Geriye dönük baktığımızda, Bahçeli’nin, soğukkanlılıkla yürüttüğü süreçte üç stratejisinden bahsedebiliriz.

MHP’lileri sürece tedricen dâhil etmek. Bahçeli, sistem tartışmasını açtığında, ilk başlarda, kendisini ‘başkanlıkçı’ olarak tanımlayanları eleştirdi. Bahçeli, bu tavrıyla, tabanını sürece tedricen dâhil ederek, başkanlık karşıtı olabilecek MHP’ilerin sayısını azalttı. Muhtemelen, AK Parti’yle yürüyen müzakerelerde de elini bu yolla güçlendirdi. 

Değişim ve sistemin ortağı olmak. Kendini Türkiye’nin kurucusu kabul eden CHP “istemezük” geleneğini sürdürürken, Devlet Bahçeli, güçlü bir manevrayla, Türkiye tarihinde önemli bir adım olacak Cumhurbaşkanlığı sisteminin inşasında MHP’yi değişimin paydaşı haline getirdi. Böylelikle, maddelere MHP’nin renginin yansımasını da sağladı.

Memleket işi mesajı vermek. Devlet Bahçeli, başkanlık sistemi tartışmalarında seçtiği kelimeler ve yaptığı vurgularla, Cumhurbaşkanlığı sistemine geçisin, memleket meselesi olduğunu hissettirdi. Bahçeli’nin konuşmaları, MHP’lilerin ötesinde AK Parti, BBP, Saadet seçmeninde bile yer yer karşılık buldu. Sistem tartışmasını, darbe girişimi sonrasında başlatması zaten aynı stratejinin eseriydi.

BAHÇELİ’NİN TAVRINA KUŞKU ÜRETMEK

Bahçeli, başkanlık (Cumhurbaşkanlığı sistemi) tartışmasını başlattığında çok sayıda kuşku üretildi. Erdoğan ile pazarlık yaptığı, baskı altında olduğu, Akşener muhalefetinden kurtulmak için AK Parti’ye yanaştığı, Cumhurbaşkanı yardımcılığı sözü aldığı… 

Söylentilerin kaynağı nedir bilemiyorum ama Bahçeli’nin tavrı, MHP’nin varlık sebebine ve tarihine uygun olduğu için söylentilere itibar etmedim. MHP, her zaman devletçi ve milliyetçiydi; ne zaman devlete karşı bir kumpas görse veya devlette bir zafiyet belirse, iktidarda kim olursa olsun, devletten yana oldu. 

Hatırlayalım: AK Parti’yi iktidara getiren 3 Kasım 2002 seçimlerinin mucidi Bahçeli idi. 2007’de MHP’nin TBMM’de oylamalara katılması o dönem ikinci bir 367 krizini önlemişti. 1 Mart tezkeresinde MHP evet demişti. 15 Temmuz darbe girişimin ilk saatlerinde Bahçeli’nin hükümetten yana tavır aldığını hepimiz gördük. Yenikapı miting konuşması, meydandaki herkesin dakikalarca alkışını almıştı. Örnekleri çoğaltabiliriz. Bahçeli’nin AK Parti’ye destek gibi algılanan, esas itibariyle devletçi ve ülkücü refleksin eseri olan duruşu, 17-25 Aralık’ta kademe atladığını düşünüyorum. O dönem, Bahçeli, siyasi olarak Erdoğan’ı eleştirse bile, emniyet başta olmak üzere bürokrasinin her kademesinde MHP’lilerin önü FETÖ’cülere karşı açılmıştı. Şöyle de denebilir: Paralel yapılanmaya karşı mücadelenin öncüleri arasında ciddi sayıda MHP’li bürokrat vardı. Bahçeli, paralel yapılanmanın, Türklük meselesini de içine alacak biçimde Türkiye’yi kuşatmaya çalışan bir dış güç taşeronu olduğuna inanıyordu. 

Şu soru akla gelebilir. MHP devletçi bir parti, CHP de öyle. Fark nedir ki, MHP, devleti sıkıntılı gördüğü durumlarda risk alabiliyor ve AK Parti’yle süreç paylaşmaktan çekinmiyor? Evet, MHP ve CHP; her ikisi de birçok siyasi çizgiye (Mesela Milli Görüş’e) göre devletçi. Ancak MHP, kültürel, Anadolucu ve mukaddesatçı-sağcı ulus devlet çizgisinde; CHP ise Kemalist, Batıcı-Avrupacı bir ulus devlet ideolojisine sahip. 

Yurtseverlik, adalet, insan hakları ve ahlak tüm siyasi çizgilerin ortak ülküsü olsun isterim.