MEDENİYET DEDİĞİN...

Mehtap DEMİR 15 Kas 2020

Mehtap DEMİR
Tüm Yazıları
İnanmazsınız ama medeniyet dediğin, teknoloji ve inşaatla olmuyor...

Yaşam alanımız sokaklar

Pandemi sürecinde alınan bir kararla artık tüm ülkede açık alanlarda otobüs durakları, parklar, sokaklar, uzun uzun binaların kapı önlerinde sigara içilmeyecek...

Dolayısıyla sokaklarda sigara izmariti olmayacak, ne güzel haber...

Bir de sokaklarda

Pet şişeler

Kağıt mendiller

Naylon poşetler

Ambalaj kutuları kağıtları

Ev hayvanlarının dışkıları

Ve en son icadımız maske atıkları

Olmasa...

İnanmazsınız ama medeniyet dediğin, teknoloji ve inşaatla olmuyor...

Yaşam kaliten yürüdüğün sokaktan bellidir

Diyelim mi?

***

Sanatla alakalı bir kurum kurarken…

“Biz” kavramının hakkını verin,

“Biz” kavramını çevrenizdeki üç-beş kişi ile gölgelemeyin

Farklı bilim insanlarına da sanat yapıcılarına da ulaşın

Mevcut potansiyeli daha etkili elden geçirin,

Var olanı güncellemeden, yanlış ‘alternatifleri’ doğruymuş kabul etmeyin…

En önemlisi de

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kültür sanat meselesini en az terörle mücadele, dış politika, temel hizmet alanları kadar önemli bir beka meselesi olarak görüyorum” sözünü doğru okuyun…

Kültür ve sanat

Devletin çok ciddi bir alanı olarak görülürse...

nitelikli insan kaynağı,

güncellenmiş hizmet içi eğitimlerle niteliği artırılmış yönetim mekanizmalarıyla işletilirse,

ancak o şekilde tüm dünyaya örnek olur.

***

Sanat sadece üretim değil yönetim ister

Yeni sanatlar ve sanatçı anlayışı,

bireysel üretim ve romantizm üzerine kurulu değil,

Kolektif çalışmayı, projelendirmeyi ve kaynağı bulmayı gerektirir.

Tabi ki fikir önemli temel

Ama sanatta girişimcilik artık,

olmazsa olmaz...

İnteraktif sanat sürecin içinde deneyimleme,

izleyici/dinleyici katılımıyla izlenim ve işlevselliğe dayalıdır.

Süreç, 

inovasyon/ girişimcilik projelendirme ve swot analizlerine göre, yönetmeyi gerektiriyor.

Ve dijitalleşme, sistemli bir düşün ilerlemesi ister.

teknolojik olanaklar sanatsal verinin üretiminden tüketimine her anında var

ancak düşün, insan eseridir…

Çeşitlilik, artık sanatlar arasında bir tür biçim gibi…

Sınırlar yok,

artık dünyadaki coğrafi ve kültürel sınırlar daha geçişken ve karma

mesela Türk müziği ve batı müziği gibi kavramlar artık iç içe geçmeye başladı…

Önce sentez ardından melez adımlarını tamamladı ve fabrika ayarlarına geri döndü...

Sanat eğitimi içerisinde de bu yeniliklerin olmadığı her türlü

“yeni” kurum, kuruluş, okul

“yeni” değildir!

Günün sözü

Uzun süre uçuruma bakarsan,

Uçurum da sana bakar…

Friedrich Nietzsche

Kafkasların sanat mabedi: Şuşa

Azerbaycan’ın kültür can damarı, 28 yıl sonra işgalden kurtarıldı.

Şuşa "Azerbaycan'ın müzik beşiği", "Kafkasların" sanat mabedi olarak adlandırılıyor.

Ayrıca Azerbaycan mimarisinin de kalbi…

Şuşa bir açık hava müzesi.

Keza 1977'de tarihi ve mimari koruma alanı ilan edilmişti.

8 Mayıs 1992 yılındaki Ermenistan işgali sonrasındaysa şehirde Azerbaycan'a ait binlerce eser ya tahrip edildi ya da yok edildi…

1752'de kurulan Şuşa, hem tarihi hem de seçkin bilim ve kültür insanının doğduğu, büyüdüğü kent olması hasabiyle önemli.

Elbette sadece Azerbaycan için değil, dünya için önemli bir nokta.

Şuşa’nın dünya kültüründeki yerine, etkisine daha ayrıntılı bir yazıyla önümüzdeki hafta devam edeceğiz çünkü öyle bir kentin hakkı küçük paragraflara sığmaz.