MASKENİN ARKASI

Yusuf DİNÇ 28 Nis 2020

Yusuf DİNÇ
Tüm Yazıları
Krizden etkilenen sektörler arasında özel sektör sağlık kuruluşlarının dahi sayılabileceği göz önüne alındığında endüstrinin farklı kolları üzerinde tesirli olduğu anlaşılmaktadır.

Gün geçtikçe Kovid-19 salgını dünyada iktisadi yavaşlamanın ana gerekçesi olarak daha bir hünerli biçimde ele alınmaya devam ediyor. Aslında dünyada ve Türkiye’de de iktisadi yavaşlamanın birçok farklı gerekçesi olması yanında Kovid-19 tüm sorunların üzerinde bir yer alarak krizi gerekçelendirmede işlevsel bir argümana da dönüşmüştür denilebilir. Örneğin “gelişmekte olan ekonomi” olarak adlandırılan birçoklarının kur krizinin üstünü örtmüştür. Fakat Kovid gene de umulmadık farklı kriz faktörlerinin de tetikleyicisi olmuştur. Bu anlamda petrol krizinin ana tartışma konularından birisi olduğu söylenebilir. Böylece içinde bulunulan krizin olağan bir durum olduğu kanıksanacaktır.

Krizden etkilenen sektörler arasında özel sektör sağlık kuruluşlarının dahi sayılabileceği göz önüne alındığında endüstrinin farklı kolları üzerinde tesirli olduğu anlaşılmaktadır. Bu bağlamda turizm, hizmetler, yeme-içme, perakende mağazacılık, tekstil, inşaat, mobilya gibi temel sektörlerin krizin ortasında bulunduğu tartışılabilir.

Elbette daha fazla sektör saymak mümkün olsa da bu sektörler istihdamın büyük bölümünü oluşturduklarından önemlidir. Turizm sektörü üzerindeki etki bölgesel ele alınabilecekken bağlı sektörler bölge ayrımı olmaksızın olumsuz etkilenmiştir. Hizmetler sektörünün büyük oranda istihdam kaybına uğramış, minimum maliyet tabanına sahip oldukları halde bu maliyetleri ile gelirleri arasında uçurum oluşmuştur. Perakende mağazacılık kaotik bir hal alırken tekstil üzerindeki etkinin sınırlı olacağı düşünülebilir. Mobilya sektörü evliliklerin ertelenmesinden ve ihracatın düşüşüne kadar olumsuz etki altındayken inşaat sektörü yüzdürülen krizini realize etme fırsatı bulmuştur. İnşaattaki yanlışların üstü talihsiz biçimde Kovid ile örtülmeye çalışılacaktır. Diğer yandan aşağıdaki ana sektörlerin kriz etkisinden görece az yahut aksine pozitif etkilendiği göz önünde bulundurulduğunda fırsatlar sunma gücü vardır. Özellikle tarım, teknoloji, bilişim, dijital mağazacılık, imalat, madencilik, savunma, lojistik gibi sayılan birçok faaliyet alanı tam anlamıyla bir fark ediliş yaşamaktadır. Bu alanlarda kriz etkisi oluşmadığı gibi istihdamın artırıldığı durumlar dahi mevcuttur.

Her şeye rağmen ve her halükarda Kovid krizinin kapitalizmin bir krizi olduğunu unutmamak gerekir. Ortaya çıkan büyük fotoğraf iktisadi modelin kusurlu yapısının izharıdır. Buna karşın alternatif bir paradigmayı, kültürleri ve uygulamalarıyla temsil eden kurumlar hangi sektör içerisinde olursa olsun bu kriz sonrası önemlerini artıracaktır. Çünkü kapitalizmin krizleri, kapitalizmin kurumlarını yok eder.

Kovid-19 sonrası ise iktisadi etkilerin kanıksanmasından çok sosyolojik kırılmaların gündemi meşgul edeceğini tespit etmek gerekir. Lütfi Sunar hocanın bu dönem ile ilgili değerlendirmelerinde altını çizdiği haksız eşitsizliklerin olası sonuçları üzerinde durmak gerekir. Sosyolojinin nasıl biçimleneceğinin araştırılmasından geri durmamak lazımdır. Kendi yaklaşımım “mikro” çözümlerin kriz ve sonrası dönemi yönetmek anlamında etkili olacağı şeklindedir.