KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ

İsmail ŞAHİNBAŞ
Tüm Yazıları
Çağımızda insan ve hayvan gıdası farklı yöntemlerle üretilmekte ve tüm dünyaya kısa bir zaman diliminde ulaştırılabilmektedir.

Gıda sanayindeki bu değişim beraberinde çok farklı sonuçları getirmiştir.

Bu sonuçları beslenme ve gıda güvenliği açısından değerlendirmeliyiz. Yakın bir gelecekte dünya nüfusu özellikle az gelişmiş ülkelerde olmak üzere artıyor olması, özellikle şehirleşmede yaşanan yükseliş tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Yani kısaca insanlık açlık ve yetersiz beslenme ile karşı karşıyadır.

Nüfus artışı ve şehirleşme

Nüfus artışı ve şehirleşmedeki bu hız sağlıklı gıdaya erişimi zorlaştırmaktadır. Çağımızın en büyük sorunu açlık ve yetersiz beslenmedir. İnsan ve hayvan gıdası üretimi yeni yaklaşımları gerekli kılmaktadır. Bitkisel ve hayvansal üretim sürekli artan nüfusun sağlıklı gıda ihtiyacını karşılamak durumundadır. Böylesine devasa bir sorun karşısında çözüme en kolay ulaşabilecek ülke konumundayız. Nüfus artışımızı dengeleyip, şehirlere yığılan nüfusu üretim için kırsal alanlara yerleştirmeliyiz. 80’li yıllara kadar dünyadaki ‘kendi kendine yetebilen’ yedi ülkeden biri olan ülkemiz yeniden aynı konumunu yakalayabilmeli. Planlı ve atalık tohumlarla yapılacak tarımın dışında yerli hayvan ırkları ile yapılacak hayvancılıkla sadece ülkemiz insanını değil, tüm dünyayı doyuracak üretime erişebiliriz.

Bir cep telefonunun kilosu kaç para?

Gıda güvenliği konusunu yakın çevreme açtığımda, dostlarım ellerindeki cep telefonlarının kilosunun kaça geldiğini soruyorlar. Ardından da senin buğdayının kilosu kaça gidiyor deyip bilgiçlik taslayanlarda oluyor. Açlık ve susuzluk hiçbir şeye benzemez. Birkaç yıl sonra sadece, elinde içilebilir suyu ve yenilebilir gıdası olan ülkeler ayakta kalabilecek. Çünkü tuz da kokmaya başladı.

Mikrobiyolojik ve kimyasal tehlikeler

Özellikle endüstriyel üretilen gıdalarda kimyasal ve mikrobiyolojik tehlikeler bulunmaktadır. Teknolojideki gelişmelere rağmen gıda kaynaklı hastalıklar hızla artmakta olup mikrobiyolojik tehlikeler yükseliş göstermektedir. Gıdaların hazırlanması ve depolanmasında, işlenmesi ve ambalajlamasında sorunlar yaşanmaktadır. Gıda zehirlenmesine yol açan tüm unsurların temizlenmesi gereklidir. Özellikle kimyasal tehlikeler çok özel tehditler içermektedir. Gıda katkı malzemelerinin yanlış kullanımı kimyasal tehlikelerin başında gelmektedir. Gıda kaynaklı sorunlar en az savaşlar kadar tehlikelidir.

GDO’lu mısırı domuz bile yemiyor

Bursa Mustafakemalpaşa’da bir arkadaşım tarlasının büyük bir bölümüne hayvan yemi olarak üretilen mısırdan, küçük bir alana da atalık tohumlardan mısır ektiğinden bahsetmişti. Mısırlar büyüyünce yaban domuzları sadece atalık olarak ekilen alandaki mısırları yemişler. Yani GDO’lu mısırları yaban domuzları bile yemiyor. Bu şekilde pek çok sohbetten sonra insan ister istemez soruyor kendine; ‘peki biz ne yiyoruz?’

Çiftlikten sofraya

Gıda güvenliği konusunda etkin olmalıyız. ‘Çiftlikten sofraya kadar’ üretilen tüm gıdaların denetimini sağlamalıyız. Yani ekilen tohumdan başlayarak gıda üretim zincirini takip edebilmeliyiz. Gıda güvenliği, ülkelerin sınır güvenliği kadar önemlidir.

Genetik manüplasyon

Bir önemli konuda genetik manüplasyon yolu ile elde edilen yeni gıdalardır. İstenilen özellikleri taşıyan yeni bir çeşit elde edilmesi gıda üretiminde olumsuz gelişmeler getirmiştir. Bu üretim biçimi tartışmaya açık olsa da bu şekilde üretilen gıdaların insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler getirdiği açıktır.

Gıda zinciri

Dünya nüfusu ile birlikte şehirleşmenin artmasının yanında küresel iklim değişikliği sebebi ile ekilebilen tarım alanlarının azalması gelecekte çok büyük tehlikeleri beraberinde getirmektedir. Gıda kaynaklarındaki değişimler ve gıda zincirinin de uzaması tehlikenin boyutunu arttırmaktadır.

Eğitim, sağlık, güvenlik

Hükümetlerin vatandaşlarına sağlayabileceği ilk hizmetler; eğitim, sağlık ve güvenliktir. Gıda güvenliği konusu yukarıda yazılan üç konuyu da içermektedir. Toplumun gıda konusunda eğitilmesi, sağlıklı gıdaya erişimin sağlanması ve sağlıksız gıdalardan korunması artık en temel görevdir. Anadolu toprağı birinci sınıf tarım toprağıdır. Platolarımız, yaylalarımız ve ovalarımız hayvanlarımızın beslenmesi için ideal coğrafyalardır. Yerli tohum ve yerli ırk hayvan türü üretimi ve tüketimi ile insanımızı sağlıklı olarak geleceğe ulaştırmamız mümkün. Gelecekte ulusları karşı karşıya getirecek konuların başında içilebilir su kaynakları ve sağlıklı gıdalar yer alacaktır.