Bu hafta arka arkaya okuduğum iğrenç haberleri yüreğim kaldırmıyor artık. Hepsi birbirinden kötü, hepsi insanlığımızdan utanç duyacağımız haberler. Antalya’da yaşları 6 ila 9 arasında 25 çocuk, öğretmen kılığına girmiş bir sapığın eline düşmüş. 25 çocuk anne ve babalarına başlarına gelenleri anlatınca acı gerçek ortaya çıkıyor. Olay yargıya taşınmış sonuç bekleniyor. Veliler ve diğer öğretmenler onları bir nebze teselli edecek cezayı bekliyor. Daha bu haberler aklımda dönüyorken sosyal medyada bir video düştü önüme. Bir kadın avaz avaz bağırıyor ‘’ben utanmayacağım, sen utanacaksın!’’ deliye dönmüş. Metrobüste fermuarını açmış, kendine cinsel saldırıda bulunan adamı ifşa ediyor. Cesurca olayı ve sapığı sosyal medyadan herkese ilan ediyor. Metrobüs sapığına ağız dolusu küfürlerimi daha tamamlayamadan, 5 yaşında bir kız çocuğuna tecavüz haberini gördüm. Tüylerim diken diken. Ağzımda dolanan küfrün yerini beddualar aldı. Kim etmez?  Şüpheli 7 sapık yakalanmış. 6 sınır dışı edilmek üzere gerekli makamlara gönderilirken 1 insan müsveddesi tutuklanmış.                                                                                                                                                                      Bunlar sadece görüp duyduklarımız. Sesi soluğu çıkamayan bir dolu çocuğumuz, kadınımız var. Buradan maval okumak haddim değil. Hangi ilaç merhem, hangi zaman onları iyileştirebilir ki! Ateş sadece düştüğü yeri yakıyor. Bizim yapacağımız bu olanları duyurmak sessiz kalmamak. Bu sapkınlara bir an önce caydırıcı cezalar çıkmalı. Unutmamalı ve unutturmamalıyız!

 Uyarlamasız ekran istiyoruz!

La Casa de Papel tüm dünyada ve Türkiye’de pek bi sevildi. Herkes yeni sezonu dört gözle bekliyor. Biz yeni sezonu heyecanla beklerken, konu ile ilgili bambaşka bir haber çıktı. Ay Yapım La Casa de Papel dizisinin yerli uyarlamasını yapıyormuş. Yapımcı Berlin karakteri için Kaan Urgancıoğlu ile anlaşma imzalamış bile. Tokyo karakteri için de Tuğba Büyüküstün ve Cansu Dere’ye teklif götürmüşler. Ay Yapım’ın işleri genelde tutar. Allah var başarılı işlere ve en uzun soluklu dizilere imza atmış bir yapım şirketi. Ama bence bu sefer öyle olmayacak. Zaten ben şu uyarlama işine çok karşıyım. Uyarlama bizde tutmuyor. Tutan kaç örnek sayarız? 3 bilemedin 4 başka çıkmaz. Hiç bi tarafımızı sıkıp biz de yeni bir şeyler üretelim yok. Tutmuş ya iş kesin bizde de tutar deyip hazıra konmaya bayılıyoruz. Ama yanılıyoruz tutmuyooor… Hele böyle bir hikayede işleri çok daha zor. Bir düşünsenize ne yani şimdi Kaan ile Cansu Merkez Bankasına girip para mı basacak? Gözümde bile canlanmıyor.

 Ödülün aslı astarı…

Geleneksel 6. Moon Life Ödülleri, 25 Nisan Perşembe günü Fuat Paşa Yalısı’nda sahiplerini buldu.  Geceye iş, sanat, siyaset, cemiyet, spor ve medya dünyasından birçok ünlü isim katıldı. Linet, Oktay Kaynarca, Alişan, Fatih Ürek ve Yılmaz Vural gibi isimler geceye katılanlar arasındaydı. Bu özenle hazırlanan geceye eve ödülle dönenler arasında ben de vardım. Gazetem Yeni Birlikte’ki köşem “Aslı Astarı” ödüle layık görüldü. Ödül almak şöyle güzel, böyle keyifli diye size ballandıra ballandıra tabi ki anlatmayacağım. Ben bile kendimden soğurum. Ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim pek bi havalı, birkaç ödül daha alsam havamdan yanıma yaklaşılmaz valla. Neyse biraz da dedikodu yapalım şimdi. Öncelikle Alper Alp geceye büyük bir özen göstermiş. Kimlerin ne ödül aldığını merak edenler varsa açıp baksın bir zahmet. Ben dedikodunun aslını astarını vereceğim… Linet yine sesi ile mest etti ama maalesef masa örtüsünden bozma bir kıyafetle gelmişti. Hiç mi hiç beğenmedim. Hatice yine oradaydı ve tüm gözler acaba tekrar bir frikik verir mi diye üzerindeydi. Alişan şarkı söylemeden kaçtı. Oktay Kaynarca her zamanki gibi ödülünü aldığı gibi gitti. Ve Ahmet Selçuk İlkan ödül alıp kaçanları esefle kınadı. Nurcan Sabur geceye abilik yaptı. Hızlı bir magazin turu yaptım size. Ohh bee biraz rahatladım.