Vakıf Katılım web

KENDİ EKTİĞİ ÇİÇEKLERİN RENKLERİNİ BEKLEYEN KADIN!

Funda ÖZKALYONCU
Tüm Yazıları
Covid dönemi, hastalık bulaşma korkusu kişisel sorumluluk duygumuzdan, biz arkadaşlar ev ziyaretleri, yapamadık.

Covid dönemi, hastalık bulaşma korkusu kişisel sorumluluk duygumuzdan, biz arkadaşlar ev ziyaretleri, yapamadık.

Birbirinin evlerine giden biz arkadaşlar, bu dönemde kendi evlerimizde kaybolduk.

Ben, bir arkadaşımın evine gitmeyi, o arkadaşımın benim evime gelmesini çok önemserim.

Ev kutsaldır, birini evine kabul etmek ya da onun seni evine kabul etmesi çok önemlidir.

Biri beni evine davet etmediği zaman, giderim gidemem ama onu arkadaş kabul edemem.

Kıymetli bir şeydir.

Biz çocukluğumuzda bunu böyle bilerek ve böyle anlayarak büyüdük. 

Aradan 2 yıl geçti.

25 yıllık eski arkadaşımın evinde, doğum günü kutlamak üzere toplandık. 

Eski günlerdeki gibi Alp seni alır dedi.

Oh yine bir koltukta, kalabalık olup sokula sokula oturacağız.

Çok biriktirmişiz.

Oradan buradan atlaya atlaya konuşuyoruz.

Çok eski ve ortak anılarımız var, nereden başlasak ya da bitirmeden atlasak konuşsak olur.

Her şey olur yani.

Birden kendime bakıyorum.

Kendi sesimi, kendi cümlelerimi duyuyorum.

Ne kadar sakinleşmişim.

Daha anlayışlı, daha yumuşak, daha anlar, daha dinler olmuşum.

Eski gönül ilişkim hakkında paylaşımlarım, anlattıklarım, kırgınlıklarım, intikam planlarım bir bir kulağımda çınlıyor.

Senelerce anlatmıştım.

İçinden çıkamadıklarımı, vazgeçmeyişlerimi anlatmıştım.

Aaaa, bir bakıyorum ki benden bana hiç eser kalmamış.

Asla affetmem dediğimi, affetmişim.

Bu duygularla ve düşüncelerle çok mutlu eve geldim.

Şimdi o geçmiş sevdaya ait, yazsam ne yazardım diyorum.

Hadi yaz diyorum.

Yaşarken yüzlerce kez yemin etmişim onsuzluğa, ama hiç sözümde duramamışım..

Ta ki Allah! Onsuz bırakmaya karar verdiğinde bir kez başarmıştım.

Yazıyorum.

Senden sonrasını hiç düşünmemiştim, bütün günlerim, gecelerim ve düşlerim senindi.

Bir başıma ne savaşlardan geçtim.

Öfkeli ne kadar çok bulutlarım vardı.

Bugün hiçbirinden eser kalmadı.

Değersiz değerlere sarılmış, dalgalı denizde yüzmeye çalışmıştım.

Gökkuşağı kaybolmuş.

Oksijenim azalmıştı.

Hep aynı aşk ile sever insan.

Öyle ise.

Gökkuşaksız günlere,

Bulutsuzluk günlere,

Oksijensiz günlere, 

Dalgalı denizlere,

Öfkelere, 

Savaşlara,

Yalanlara, 

Çok teşekkür ederim.

Kararlarını veren, güçlü, hayatı en iyi yeniden çözmüş, bir kadın yarattın.

Ve acıları, endişeleri, hiç kalmadı.

Hayat çok güzel ve çok kıymetli.

Şimdi.

Kendi seçtiği tohumları eken, çiçeklerini ve renklerini bekleyen bir kadın var. 

Funda'nın aklındakiler…

... Ne güzel ay.

Ramazan ayı.

İslam alemine iyilik, güzellik, hayr, bolluk, bereket ve huzur getirsin.

Güzel Allah'ım, yaradanım, yapılan bütün ibadetleri kabul eyle, iyilikleri, tutulan bütün oruçları, edilen tüm duaları kabul eyle.

Bütün iyi niyetleri, temiz kalpleri makamında kabul eyle.

Şükür bilenleri yüce katında kabul eyle.

Tövbe bilenleri yüce katında kabul eyle.

Evlatlarına sahip çıkan anaların, ana babalarına sahip çıkan evlatların dualarını kabul eyle.

Birbirini dinleyen, anlayan, seven iyi kalpli insanların ramazan-ı şerifi mübarek olsun.

Merhametli insanların ramazanı mübarek olsun.

Funda'nın aklındakiler…

... Bergen.

Çok anlatılan, ağızlardan düşmeyen filmi görmem.

Dolduruşa gelmeyi sevmem ve birazda içime fenalık geliyor beki de ondandır.

Aman durup dururken, daha önce şarkıcı biyografi filmlerinden yola çıkarak tartışmaya katıldım.

Instagram story’de paylaştım.

Tartışma şu.

Bir şarkıcının hayatı film olduğu zaman, şarkıcının kendi sesi mi olmalı, yoksa o rolü oynayan oyuncunun sesi mi o şarkıları söylemeli?

Yani nasıl olmalı.

O gün, pandemi sonra ilk defa sinemaya gideceğim. 

Hangi film olmalı diyorum ve çok da düşünmeden Bergen filmine girmeye karar veriyorum.

Bu kararımda kız kardeşim Yeşim Salkım'ın büyük payı var.

Benim paylaşımlarıma tam kız kardeşçe, nazikçe cevap verdi ve film şahane mutlaka gör dedi.

Yeşim'i dinledim ve filme gittim.

Film şahane hikayeleştirilmiş.

Filmin tadını kaçıracak abartılı sahneleri yok, çok tadında kalmış yani.

O yıllardaki makyaj ve kostümler bu kadar isabetli olabilir.

Ferah Zeynep oyunculuğu nefes kesiyor.

Hayatını mahveden adamın rolünü oynayan Erdal Beşikçioğlu oyunculuğu inanılmaz.

Ya anne ve diğerleri.

Sözün özü çok güzel iş çıkmış, çok güzel film olmuş, tebrik ediyorum.