KARA KUĞU'NUN ÖLÜMÜ

Halil İbrahim İZGİ
Tüm Yazıları
Eski zaman savaşçılarının at üstünde ölmesi gibi o da hayatının son demlerine kadar kaleminin başındaydı. Kalemi elinde hayata veda etti diyebiliriz

Refik Erduran hayata gözlerini yumdu. Kendisi YeniBirlik gazetesinde bazı günler ilk sayfada yazı anonslarımızın yan yana yer aldığı değerli bir kalemdi. Kendisiyle yüz yüze tanışmadığım gibi hayatı hakkında da bölük pörçük bilgilere sahiptim. Nazım Hikmet’in Türkiye’den kaçışışına yardımcı olan bir genç adam, Bosna Savaşı sırasında ölümü göze alarak katıldığı Kara Kuğular ismindeki özel operasyon biriminin içinden yazdığı izlenimler ve bir de hayatının son demlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yazdığı mektup. Doğrusu bu üç örnek de onun cesaretini gösteren farklı örnekler. 

İsterseniz önce siyah kuğu teriminin anlamından başlayalım. Siyah kuğu İngilizcede imkansızı anlatan bir deyimmiş. Çölde kar yapması gibi bir şey yani. Çünkü İngilizler hiç siyah kuğu görmemiş. Ama 1697 yılında Hollandalılar Avustralya’da siyah kuğu ile karşılaşmışlar ve bu deyim imkansız diye bir şeyin olmadığını gösterir hale gelmiş. 

Refik Erduran, iyi eğitim almış bir kişi. Amerika’daki hayatını Nazım Hikmet’le tanışmak için bırakıp gelmiş. Geçen yüzyılın ortalarından söz ediyoruz. Sonra imkansız denilebilecek bir cesaretle onu bir Rumen gemisine bindirerek Türkiye’den kaçırmış. 

Toplumu bulunduğu yerden doğru şekilde okuyan bir isim. Atatürk’ün toplumu dönüştürmesi üzerine yazdığı Metamorfoz, onun Türkiye’nin Kafkavari dönüşümü üzerine düştüğü bir nottu ve bir notta biz düşelim ki, eserler verdiği tiyatro bu dönüşümün en önemli aygıtlarından biriydi. 

Konfor alanına sıkışmayan bir isim Erduran. Köşesinden ahkam kesmek yerine hayatın içine girmeyi ve kendiyle yüzleşmeyi tercih etmiş ve göze almış bir isim. Bosna Savaşı esnasında takındığı tutum bunu destekler mahiyette. Milliyet Gazetesi’nde 1995 yılında yayınlanan “Kara Kuğular ve ötesi” başlıklı yazı dizisinde sadece bir gazeteci olarak değil Kara Kuğular’ın bir üyesi olarak yaşadıklarını aktardı. Kendi söyleyişiyle orada İslam’ı yeniden keşfetti. 

İnandıklarını hayatla yüzleştirmekten çekinmeyen, kalemini ustalıkla kullanan bir isimdi Refik Erduran. Zorbalığa, hele ki yazı alemindeki zorbalığa pabuç bırakmayan gerçek bir siyah kuğuydu. Yüz yüze görüşebilmiş olmayı isterdim. Ama görüşmemeyi de bir kayıp olarak görmüyorum. Zira o kadar duru bir şekilde yaşamış bir siyah kuğuymuş ki. Onu okuyunca görüşmüş kadar oluyorsunuz. 

Eski zaman savaşçılarının at üstünde ölmesi gibi o da hayatının son demlerine kadar kaleminin başındaydı. Kalemi elinde hayata veda etti diyebiliriz. Dilerim Bosna’daki Kara Kuğular onun ölümünden haberi olur ve bu şerefli üyelerini anma imkanı bulurlar. 

Evet, hayat zorluklarla dolu ve kuğular genelde beyaz oluyorlar. Ama bu bizi yanıltmasın. Hayatta imkansız diye bir şey yok. Çaresizliğin içinde direnen Bosnalı özel birlik, onlarla yan yana duran bir Türk gazeteci. Ömrünün son demine kadar diliyle, Türkçe ile nöbet tutan bir kara kuğu. Refik Erduran, yaşadığı hayatla kara kuğu terimini imkansızdan mümküne çeviren isimlerden biriydi. Mekanı cennet olsun.