KAMUNUN FİNANS HİZMETLERİNDE KONSOLİDASYON

Yusuf DİNÇ 15 Eyl 2020

Yusuf DİNÇ
Tüm Yazıları
Portföy yönetimi şirketleri birleştirilirken birleşen şirketlerden birisinin katılım finansı alanında rezerv tutulabileceğini tartışmıştım.

Finansal aracılık hizmetlerinin anonim şirketlerce yapılmasına karşı bir tutumum olduğunu daha önceki yazılarımdan bilirsiniz. Finansal aracılığın kooperatif yahut en güzeli katılım finans operatörleri eliyle yapılmasını tercih ederim. Devlet idealine ulaşmak için kamu eliyle finansal aracılık yapılmasının da anlamlı olduğunu düşünüyorum.

Kamununsa son dönemde 100 günlük eylem planı ile beraber bir finansal konsolidasyona gitmek stratejisi var. Bu stratejinin operasyonel maliyet etkinliği, daha iyi acenta performansı vesair faydalı görülebilir. Fakat portföy yönetim şirketleri ile başlayan bu strateji çevresini görmeden yahut göremeden hızlanırken önemli olabilecek büyük vizyon bileşenleri kaçırılmakta. Bahsettiğim vizyon İstanbul Finans Merkezi ve bunun en önemli bileşeni olan İslami finansla Türkiye’nin küresel potansiyelini enerji, güvenlik ve finansla pekiştirmeyi içermektedir.

Portföy yönetimi şirketleri birleştirilirken birleşen şirketlerden birisinin katılım finansı alanında rezerv tutulabileceğini tartışmıştım. Bu mümkün olmadan geçilip gidildi. Geçtiğimiz hafta ise sigortacılık sektöründe çok önemli bir gelişme yaşandı. Kamu sermayeli sigorta şirketleri Türkiye Sigorta çatısı altında birleşti. Ne yazık ki bu girişim de İslami finansla ilgili aynı portföy yönetim şirketlerinin birleştirilmesi tecrübesinde olduğu gibi farkındalığı koruyamadı. Mevzuata göre 2023’e kadar katılım sigortacılığı alanında pencere hizmeti verebilecek olan Türkiye Sigorta stratejisi, kamunun katılım finansında bugüne kadar ortaya koyduğu yaklaşımla çelişmektedir.

Türkiye’de son yıllarda kamunun finansa dönük yaklaşımı finansın değişik segmentlerinde bir nevi piyasa yapıcı yatırımcı niteliğindedir. Elbette asıl fonksiyonu böyle düşünülmemiş ve asıl fonksiyondan da kopulmamıştır. Bu fonksiyon Türkiye’de dikilecek taş, çakılacak çivi de katkı sağlamak olagelmiştir.

Kamu katılım finansında ise katılım bankacılığı ile sektöre güç verecek bir yaklaşım ortaya koymuştur. Katılım bankacılığının önce pazar payının korunmasında ve sonra stratejik hedefler kapsamında güçlendirilmesinde sorumluluk almıştır. Şimdiye değin de KuveytTürk’ün de fevkalade performansı ile birleşen başarılı bir gelişim sağlanmıştır.

Fakat diğer segmentlerde kamu katılım finansını yalnız bırakmaktadır. Aynı etkiyi elde edebileceği alanlar da mümkün olan kolay geçişler göz ardı edilmektedir.

Katılım sigortacılığında yeni bir kamu sermayeli şirket hazırlığı olduğunu duyuyoruz fakat kamu faizsiz dönüşümde uygulama örneği sunabilecek ve rol modelliği yapılabilecek imkanları da değerlendirmekten geri durmamalıdır.

Tüm dünya finansta dönüşüme doğru ilerlerken Emlak Katılım gibi örnekleri çoğaltmakta yarar var.