Vakıf Katılım web

İSTANBUL'A GELİRSENİZ!

Fehmi KETENCİ 12 Oca 2020

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Çok hoşuma gitti. Tam tersi, "İstanbul'a geldiğinizde şunlarla karşılaşabilirsiniz" anlatan, dediğim gibi biraz da mizah kokan cümlelerimin oluşturduğu, bir çoğunun İstanbul'da yaşananları yansıttığı o tanımlamaları buraya aktardım.

      Zaman zaman aklıma gelmez de değil. Gezmek veya kısa süreliğine İstanbul’a gelenler “nasıl bir düşünce yoğunluğuyla geri dönerler” veya “hayal ettiklerinin ne kadarını yaşar veya görürler” Bunu anlamak pek de kolay olmasa gerek. En iyi bilgileri İstanbul’a gelip geldiği yere dönenlerin kendileriyle konuştuğunda size anlatacaklarından elde edebilirsiniz.

      Bu konuyu en kısa zamanda enine boyuna araştıracağım.

      Ben bunları düşünürken, bunun tam karşıtı olan biraz da mizahi dille İstanbul’u anlatan bir yazıyı gördüm internette.

      Çok hoşuma gitti. Tam tersi, “İstanbul’a geldiğinizde şunlarla karşılaşabilirsiniz” anlatan, dediğim gibi biraz da mizah kokan cümlelerimin oluşturduğu, bir çoğunun  İstanbul’da yaşananları yansıttığı o tanımlamaları buraya aktardım.

      Bir çoğu, İstanbul’dan “insan manzaralarını” yansıtan bu kısa anlatımlar, benim çok hoşuma gitti, bakalım sizler de beğenecek misiniz.

      • Kötü yemekleri pahalıya, iyi yemekleri çok daha pahalıya yersiniz.
      • Şehrin yüzde 90'ı İstanbullu değil gibidir. Kendinizi, Arap Ülkelerinde sanırsınız.
      • İstanbul’u, ana caddelerinde değil ara sokaklarında öğrenirsin.
      • Trafik tabelası yok diye her yolu girilebilir, dönülebilir sanmayın. Trafik tabelasi var diye bir yolu tek yön, çikmaz sokak falan da sanmayın, tabelalara fazla güvenmeyin. çünkü her sokakta; tabela koparma, kırma, değiştirme meraklısı vardır.
      • Eminönü'nde “gün batımı”nı izlerken gördüğünüz o havada turlayan martılar, sizin yarınki öğle yemeğiniz olabilir!. Onları son defa canlı canlı görüyor olduğunuzu unutmayın, Şefkat gösterin. Simit atın mesela. Onu size yedirdiğini düşündüklerinize ne dersiniz bilemeyiz.
      • Tinercilere aciyip iyi davranmaya kalkmayın, muhabbet etmeyin, istediğini verin hemen uzaklaşın..
      • İstanbul’da "Şehir merkezi-centrium" diye bir yer yoktur. Boşuna arayıp durmayın.
      • "Köprü (boğaziçi) bu saatlerde tıkalı mıdır?" gibi bir soru mânâsızdır!.
      • Yağmur yağarken, taksi bulmaya çalışmak beyhude bir çabadır. Başınızın çaresine bakın. bu kadar sorumsuz taksiciyi dünyanın hiçbir şehrinde bulamazsınız.
      • Yediğiniz şey, yediğinizi sandığınız şey olmayabilir. Beklentiniz ve elinizdekilerin uyuşma oranı, ödediğiniz meblağdan bağımsız bir değişkendir.
      • "Karşı" her zaman sizin olmadiğınız taraftır.
      • Minibüsler ve özel halk otobüslerinin trafikte her şeyi yapma hakları vardır. Sıhhatınız açısından itiraz etmeyin, tartışmayın, korna çalmayın, selektör yapmayın. Çok asabidirler, yolcuya sert davranmayı, kavga çıkarmayı medeniyet sanırlar.

      • Yolda yürürken size biri çarptığında sakın özür dilemesini beklemeyin. siz çarptıysanız da özür dilemek için durmayın. Zira herkesin acelesi vardır, bir yerlere koşturuyormuş gibi yaparlar. Özür dilemek ayıpmış gibi bir terslenmeyle karşılaşabileceğinizi unutmayın.
      • Sizinle tartışan olursa "sen benim kim olduğumu biliyor musun lan?" diye sorun, "lan"I eksik etmeyin, mutlaka olsun. Kim daha yüksek sesle “lan” derse o daha haklıdır.
      • Mafyadan birini tanımıyorsan, otopark için para isteyen birisine sert davranmayın veya blöf yapmayın. En garantilisi; tartışmayın, parayi verin ve çabucak oradan uzaklaşın!
      • Evde oturmayın, gezin dolaşın. Çünkü dünyanın en güzel şehrindesiniz. Beşiktaş'ta çay için, Karaköy'de simit yiyin, Beyoğlu'nda dayak yiyin, Sirkeci'de trene binin, Eminönü'nde ucuza kelepir mallar bulun, Kadiköy'de mutlaka kaybolun!.
      • Topkapı Sarayı, Topkapı'da değil, Sarayburnu'ndadır. Boşuna Topkapı'ya gitmeyin.
      • Yardim tekliflerini mutlaka reddedin, kandırılabilirsiniz, dolandırılabilirsiniz.
      • "Fermuarli cebim var bir şey olmaz" demeyin. Kapkaççılar beceremezse gaspçilar alacaktır o cep telefonunu. Bu durumda debelenmeyin, yoksa cep telefonunuzla birlikte sizi de götürebilirler!. Telefonunuzu istiyorlarsa, telefonu vermeden önce sim kartını geri isteyin. cüzdanınızı da vermeyin hemen. "bari kartları ver, işine yaramaz onlar." deyin, onları da geri alın. "yol paramı bırak." derseniz beş lira da cebinizde kalır. Teşekkür edip yola devam edin.

      Söylemesi bizden! İstanbul'a yolunuz düşerse, olmaz olmaz demeyin,  burada yazdıklarımız aklınızda olsun, karşılaşabileceklerinize hazırlıklı olun.