İSTANBUL MODA VE MÜZİK FESTİVALİ 

Berk MÜHÜRDAROĞLU
Tüm Yazıları
Türkiye'nin ilk dress-code'lu festivali olma özelliğine sahip İstanbul Moda ve Müzik Festivali, bu yıl The New Black temasıyla şehrin merkezindeki KüçükÇiftlik Park'ta hem modanın yenilikçi tarafına hem de müziğin farklı tarzlarına dokunacak.

Multiworks tarafından geçtiğimiz yıl vintage temasıyla düzenlenen İstanbul Moda ve Müzik Festivali, bu yıl 24 Ağustos’ta modanın en moda haline odaklanacak. The New Black temasını benimseyen festival, katılımcılarını modanın güncel dünyasıyla karşılayacak.

Festivalde, Mabel Matiz, Gaye Su Akyol, Adamlar, Hey!Douglas(live), Ekin Beril ile Jamie S. Rüzgarı eserken TheNew Black mottosuyla modanın yeni trendlerini, moda tasarımcılarının yeni çalışmalarını ve markaların yeni koleksiyonlarını keşfe çıkartacak.

DÜNYACA ÜNLÜ SES 

SELDA BAĞCAN VADİ İSTANBUL 'DA 

Hiçbir kategoriye girmeyen eşsiz sesi ve benzersiz yorumuyla tüm dünyada geniş bir hayran kitlesine sahip olan efsanevi sanatçı Selda Bağcan, bugün (24 Ağustos Cumartesi) Vadi Açıkhava sahnesinde uzun süre konuşulacak bir konser verecek.

Selda Bağcan Avrupa ve Amerika sahnelerinden sonra İstanbul'daki hayranlarıyla buluşuyor. ABD'de The Times gazetesinde yayınlanan "Dünya Müziğinde Yaşayan Efsane ve Tarihi Kadın Şarkıcılar" listesindeki 81 ismin arasına "Efsane Anadolu Şarkıcısı" olarak adını yazdıran Bağcan; İngiltere'de ise ünlü Rolling Stones dergisinin "100 Yılın En İyi 100 Kadın Vokali" listesinde yer alıyor.

24 Ağustos Cumartesi gecesi Selda Bağcan'a, Bağcan Ailesi'nin yetenekli müzisyenleri de eşlik edecek. Serenad Bacan, Sonat Bağcan ve Seda Bağcan büyük ustanın sahnesine konuk olarak onunla unutulmaz düetlere imza atacaklar.

AŞK TESADÜFLERİ SEVER 2' DE SÜPRİZ OYUNCULAR 

Merakla beklenen “Aşk Tesadüfleri Sever 2” filminin çekimleri sürerken, oyuncu kadrosundaki sürpriz isimler de açıklanmaya devam ediyor!

Ömer Faruk Sorak ve İpek Sorak’ın yönetmenliğini birlikte üstlendikleri filmde, usta oyuncular Uğur Polat Zuhal Olcay’la, Levent Can Eli Mango’yla, Erkan Can ise Hülya Gülşen Irmak’la karşılıklı oynayacak.

Başrollerini başarılı oyuncular Nesrin Cavadzade, Yiğit Kirazcı, Elif Doğan ve Aytaç Şaşmaz’ın paylaştığı “Aşk Tesadüfleri Sever 2”, Ocak 2020’de vizyondaki yerini alacak.

90 'LAR MÜZİK MODASI GERİ DÖNDÜ 

YAŞASIN 90'LAR 

Geri döndü, evet. Her anlamda dünya genelinde müzik ve moda anlamında 90'lar rüzgarı esiyor. Bu yazımda 90'lar müziğini detaylı bir şekilde ele alacağım. Memleket müziğinin en acayip dönemi, şu anda revaçta. 60’lı yılları, 70’leri ve hatta 1980 sonrasında çıkan şarkıları özlüyor olmamız şaşırtıcı değil ama daha “dün gibi” olan 90’lı yıllarda yayımlanmış şarkıların ortalığı kaplaması, kimilerine göre şaşırtıcı.

Çünkü 90’lı yıllar sahiden dün gibi. Bakmayın üzerinden 25-30 küsur yıl geçtiğine... Bir yandan yeni, bir yandan bir hayli geçmişte kalmış bir dönem bu. O yıllarda çocukluklarını yaşayanlar bugün üniversiteli ya da iş sahibi insanlar. Gençlerin “nostaljisi elbette çocukluk yıllarına dönmek. Bugün bu müziğin revaçta olması, biraz da bu yüzden. En azından TEKNİK açıklaması bu.

Nasıl birden sever olduk o yıllarda yapılmış bu şarkıları?

Bugün maalesef Ajda Pekkan, Hande Yener, Sezen Aksu ve Gülben Ergen'den başka iyi şarkı çıkartan maalesef yok. İddialı oldu, farkındayım ama sahiden öyle. Var olan, birbirinin aynı onlarca şarkı ki 90’lı yıllarda tam da bu yüzden çok farklıydı. Oysa şimdi dönüp baktığımızda bir sürü renkle karşılaşıyoruz. Mirkelam, Çelik’e benzemiyor; Yonca Evcimik ile Sertab Erener iki ayrı hattın temsilcisi; Tarkan zaten o dönemde de almış başını gitmişti. Zamanında bize komik gelen Serdar Ortaç, artık en büyük besteci. Bu bile o yıllarla bugün arasındaki farkı açıklamaya muktedir. O çok bilinen atasözünü anmanın tam sırası: Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler.

 90’lı yıllar, memlekette pop müziğin patladığı yıllar. O güne dek “Türk hafif müziği” ya da “Türkçe sözlü hafif Batı müziği” olarak anılan türün adı “pop” olarak değişti ve “Türk pop müziği” o yıllarda doğdu. Şüphesiz gecikmiş bir doğum. Ancak bu gecikme, Türkiye’nin siyasal yapısıyla bağlantılı. 12 Eylül 1980’de yapılan darbe, toplumu her şeyiyle geri götürdü ve 70’li yılların ortasında altın çağını yaşayan (ama adı pop olmayan) pop da bundan nasibini aldı. Darbe sonrası her şey yeniden kuruldu ve beklenen ya da olması gereken patlama, ancak 90’lı yılların başında gerçekleşti.

Üç albümü milat olarak almamız mümkün: Dikkatleri üzerine çeken ilk pop albümü, Hakan Peker’in 1989 tarihli Bir Efsane adlı çalışması ve Peker, 90’lı yılların ilk “yıldız”ı. Onu, 1991 yılının sonlarına doğru yaptığı Abone ile “Dansçı” lakaplı Yonca Evcimik takip ediyor. Aynı yılın yaz aylarında yayımlanan ve bilhassa açılışındaki Hadi Bakalım adlı şarkıyla ortalığı kasıp kavuran Sezen Aksu işi Gülümse, patlamayı hızlandıran, katalizör işlevi gören albüm. Üç dedim ama dörtleyeyim: Gülümse öncesinde çok satan Sezen Aksu imzalı bir albüm daha var... Yorumcu değil, prodüktör olarak imza attığı Aşkın Nur Yengi albümü, Sevgiliye, 1990 tarihli. Bu albümler yayımlandıktan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.

90’lar, her şeyin birbirine karıştığı yıllar aslında: Pop arabeskle buluştu, melez türler ortaya çıktı ve tuhaf bir dönüşüm başladı. Dönüşümü ateşleyen albümlerden biri, Kayahan’ın 1991 tarihli Yemin Ettim’i. 1993 yılında tanıştığımız Kenan Doğulu ve Tarkan, hemen sonrasında topa giren Mustafa Sandal ve Yıldız Tilbe, bu dönüşümü sağlamlaştıran isimler.

Özel radyolarla ve müzik televizyonlarıyla tanıştığımız dönem de bu. Bir insanın bir kliple bir gecede şöhret olduğu yıllar bir yandan da... Neyse ki o insan Mirkelam, şarkı Her Gece'ydi.

90’lı yıllar, enteresan gruplarla tanıştığımız yıllar aynı zamanda. İzel-Çelik-Ercan, bunlardan biri. Hemen öncesi, Gökhan Semiz, Ufuk Yıldırım ve Ercan Saatçi adlı üç konservatuvar öğrencisinin projesi olan Bol Vitamin adlı kaset 1991 yazında çıktı ve ortalığı çalkaladı. Dünyada da yükselen rap’in memlekete uyarlanmış haliydi bu. O kadar sevildi ki art arda taklitleri yayımlandı. İzel- Çelik-Ercan’daki Ercan, Vitamin’in kurucusu olan Ercan Saatçi. İlerleyen yıllarda, Türkiye’nin en önemli müzik firmalarından birinin başına geçti ve müziğin yönünü belirledi.

Özel radyolarla ve müzik televizyonlarıyla tanıştığımız dönem de bu. Mirkelam’ın şarkısı Her Gece'ydi ve bu şahane, şöhretini ve müziğini bugüne hiç bozmadan taşıdı. O kadar büyük bir olaydı ki bu, hakkında bir kitap bile yazılmıştı! Televizyonun gücü... 1992’de açılan özel radyolar, birilerini kızdırmış olmalı ki, aynı yıl hepsi birden kapatıldı. 12 Eylül sonrası ilk büyük ve sessiz halk direnişi, bununla birlikte başladı. Devrin Başbakanı Tansu Çiller’in kitleleri sürüklediği yıllar. Tansu Çiller’in muhteşem zekasıyla antenlere ve görünür yerlere siyah kurdeleler asıldı. 

Nazan Öncel, Seyyal Taner, Jale, İzel, Umay Umay, Sibel Alaş, Demet Sağıroğlu, Göksel, Gökhan Kırdar, Ahmet, Cem-Ali, Oya-Bora, Zerrin Özer'in, Nilüfer'in 90’lara damga vuran şarkıları bu yılların en büyük kazancı. Almanya’daki vatandaşlarımıza yapılanları dile getiren rap grubu Cartel de öyle. Rock cenahında durum daha da şahane: Kesmeşeker bu dönemin başında hayatımıza girdi; ortalarında Kramp albümlendi, sonlarına doğru Duman’ın yanı sıra Mor ve Ötesi ortalığa çıktı. Bütün zamanların en iyi rock dokunuşlarından biri olan Kumdan Kaleler’in Denize Doğru adlı albümü, 1996 tarihli. O yıl, Teoman’la tanıştığımız yıl. Sonrasında Şebnem Ferah, Özlem Tekin ve Aylin Aslım’la birbiri ardına tanıştık. İlhan İrem, mistik hallere geçmeden önceki son albümlerini bu dönemde yaptı. ‘80’li yılların muhalif sesi Ahmet Kaya, kitlesini bu dönemde büyüttü ve “soldan sağa” herkes tarafından dinlenir oldu.

90’lı yıllardan kalan, bir sürü şarkı. Bugün bunların çoğu yeniden ortalığa saçılmış durumda. Yaşadığımız yıllarda “daha kötüsü olamaz” dediğimiz dönemi şimdi hayırla anıyoruz. Daha kötüsü oldu çünkü. “Pop”un adının konduğu haysiyetli yıllarmış meğer bunlar. Başta da söyledim, dönemin en kötülerinden biri olan Serdar Ortaç, bugünün en iyisi. Şüphesiz olaya pop cenahından bakarak dillendiriyorum bütün bunları. Mabel Matiz’den Jehan Barbur’a, Güney Marlen’den Kalben’e pek çok iyi şarkıcı/besteci ve Yüzyüzeyken Konuşuruz gibi şahane topluluklar, bugünden yarına kalacak olan isimler. Bayrağı ‘90’lı yıllardan aldılar ve bugüne taşıdılar. Onları etkileyen, büyüten isimleri bugün dinliyor oluşumuz ve yan yana getirişimiz tesadüf değil. 90’lar olmasaymış, bugün “iyi” dediğimiz pek çok şey olmayacakmış. 

GÜNÜN SÖZÜ: İnsanlara iyilik etmek, kişiyi afetlerden ve belalardan muhafaza eder. 

HZ. Ebubekir