İSTANBUL MODA FİLMLERİ FESTİVALİ

Berk MÜHÜRDAROĞLU
Tüm Yazıları
Fashion Film Festival Istanbul moda ve film dünyalarını bir araya getiren olan eşsiz içeriği hem çevrimiçi hem de fiziki etkinlikleri ve önemli isimleriyle 21 ve 22 Kasım 2020 tarihlerinde altıncı kez seyircisiyle bugün buluşuyor.

Fashion Film Festival Istanbul moda ve film dünyalarını bir araya getiren olan eşsiz içeriği hem çevrimiçi hem de fiziki etkinlikleri ve önemli isimleriyle 21 ve 22 Kasım 2020 tarihlerinde altıncı kez seyircisiyle bugün buluşuyor. İstanbul’un moda filmleri festivali Fashion Film Festival Istanbul altıncı kez seyircileriyle buluşuyor. Her yıl iki günlük dev bir etkinlik olarak düzenlenen festival bu sene de yine dünyanın dört köşesinden hem büyük moda evlerinin, markaların hem de genç ve bağımsız tasarımcıların filmlerini dev ekrana yansıtırken izleyicilerine benzersiz bir deneyim yaratacak. 21 ve 22 Kasım 2020 tarihlerinde hem çevrimiçi olarak etkinliğin Youtube kanalında hem de fiziki olarak Marriott Hotel Istanbul Şişli’de gerçekleştirilecek olan festival her sene olduğu gibi Tuna Yılmaz tarafından düzenleniyor. Moda filmleri yarışması ile 5 dalda filmler ödüllendirilecek Fashion Film Festival Istanbul bu yılki edisyonunda tam 5 farklı kategoride ödül dağıtacak. Moda editörleri, fotoğrafçılar, oyuncular, tasarımcılar ve festival direktörleri gibi farklı disiplinlerden önemli ve dünyaca ünlü isimleri bir araya getirecek olan uluslararası jüri, festivalde En iyi Moda Filmi, En İyi Müzik Videosu, En iyi Makyaj ve En İyi Saç Tasarımı ödüllerinin sahiplerini belirleyecek. Ayrıca bir üniversitede okuyan ya da öğrenci olmasa dahi ilk kez bir moda filmi çeken yönetmenlerden birine festival yönetimi tarafından verilecek olan Genç Keşif ödülünün sahibini bir sonraki projesini İstanbul’da gerçekleştirmesi koşuluyla bir yapım desteği bekliyor. Uluslararası Jüri daha önceki yıllarda aralarında Damir Doma, Dion Lee, Henry Holland, Meryem Uzerli, Gareth Pugh, Belçim Bilgin, Dilan Çiçek Deniz, Hazar Ergüçlü  ve Edis  gibi ünlü ve önemli isimlerin yer aldığı uluslararası yarışma jürisinde bu sene yer alan isimler şöyle: Nicole Alexandropoulos (Kurucu, Yasemin Kay Allen, Koray Birand, Gavin Humphries, Thaleia Karafyllidiou, Paola Pattacini Edine Russel, Zeynep Üner Festivalde bu sene konuşmacı olarak izlenecek isimler de şöyle: Talat Alkan, Anıl Atalan, Alper Dülgerci, Aslı Yılmaztürk Atıl Kutoğlu, Ece Sükan, Gunilla Grubb, Katie Metcalfe Mu Tunç, Shelley Jones, Zeynep Sipahi... 

BİZİ BİZE ANLATAN NETFLIX DİZİSİ 

Öyle bir dizi seyirciyle buluştu ki sanki MOBESE’den çekilmiş reel zamanda yaşanılan şehrin MOBESE görüntülerinden elde edilen bir toplumsal panoromanın Netflix platformunda dijital ekrandan aktarılma hali. Evet herkes, 7'den 77'ye herkes bu diziyi konuşuyor. İlk gösterime girdiği gün 8 bölümü bir çırpıda bitirmiş olan ben Türk dizi tarihinin en sağlam oyunculuk gösterisi olan dizisini izlemek gerçekten çok keyifliydi... Ve içimde ki toplumsal düşünce yolculuğuna çıktım... Birileri “Netflix’in yapmış olduğu en iyi dizi” diye göklere çıkarırken, bazıları da yerden yere vuruyor. Bir televizyon kanalında baş örtülülerin hep temizlikçi ya da hizmetçi olarak gösterilmeleri uzun uzun tartışılmış. Diziyi muhafazakârları yüceltip seküler kesimi aşağıladığı için eleştireni de var, “İslam karşıtı Netflix”i başörtüsünü cinsel obje olarak göstermekle suçlayanı da. Mini dizinin yaratıcısı Berkun Oya, aslında sinema ve tiyatro seyircisinin hiç de yabancısı olmadığı bir isim. Oya, on parmağında on marifet bir sanatçı. Çoğunun yönetmenliğini, dekor ve kostüm tasarımını yaptığı bol ödüllü 13 oyun yazmış, tiyatro ve sinemada oyunculuk yapmış, yazıp yönettiği, kurgusunu yaptığı “İyi Seneler Londra” filmi ona 2008 Uluslararası Strasbourg Film Festivalinde “en iyi yönetmen” ödülü getirmiş. 1998’de Ali Atay ile birlikte kurduğu Krek Tiyatro Topluluğu, kuruluşundan beri genel direktörü olan Oya’nın “Iska” haricinde hepsini yazıp tamamını yönettiği, devamlı kapalı gişe oynanan birbirinden etkileyici oyunlarla bir tiyatro efsanesine dönüşmüş. Bu benzersiz tiyatro deneyimini 2010 yılından itibaren Santral İstanbul’daki binasında sürdüren Krek, Bilgi Üniversitesi sahibi olduğu bu mekânı kiralamaktan vaz geçince Oya bir süre tiyatro yapmamaya karar vermiş. İzleyicinin özlemle beklediği dört sezonun ardından Berkun Oya, yazıp yönettiği, sahne ve kostüm tasarımlarını yaptığı “Dünyada Karşılaşmış Gibi” ile 2018- 2019 tiyatro mevsiminde yine olağanüstü bir tiyatro olayı yaratmış. Adını, Ayten Alpman’ın seslendirdiği, Fikret Şeneş’in bir Yahudi halk ezgisinden uyarlamış olduğu “Memleketim” şarkısından alan “Bir Başkadır”, türbanlı başkişisinin etrafında dönen, kapalısından entelektüel elitine, depresifinden lezbiyenine, yogacısından engellisine, yalıda yaşayanından temizlikçisine, çağcıl çapkınından dindar hocasına, Türkünden Kürtüne, ülkenin her kesimini bir arada anlatmaya çalışan bir dizi. Zaten Netflix’in yurt dışı kanallarındaki adı, sözlük anlamı “bir kültürün, topluluğun ya da toplumun kendine özgü niteliği; ruhu ya da dini” olan “Ethos. Bir Başkadır”, Beykoz’un köy koşullarını aratmayan bir kenar mahallesinden yola çıkan “kapalı” Meryem’ın, tarlalar, çamurlu yollar, patikalar, otobanlar aşarak, uzun bir otobüs yolculuğuyla şehrin öteki yakasında temizliğe gittiği eve vardığı uzun sekansla açılıyor. Bu aşırı uzun sahne sanki, evimize temizliğe gelen, kahvemizi getirdiğinde arada bir sohbet ettiğimiz, farklı görsek de öteki olarak algılamadığımız ya da algılamamaya çalıştığımız insanların bize hem çok yakın hem de çok uzak olduklarının, aynı dünyaya girebilmek için aşılması gereken çok büyük bir mesafe olduğunun simgesi. Meryem’in temizliğe gittiği Sinan’ın evinde bayılmasıyla bir flashback yaparak bir yıl öncesine dönen “Bir Başkadır”, o noktadan itibaren 6-7 saat süren tek bir film olarak kronolojik olarak gelişiyor ve 8. Bölümün sonunda başlangıç anına dönerek finale ulaşıyor.

GÜNÜN SÖZÜ:

YÜKSEK RUHLARDA KİN BARINMAZ

HÜRREM SULTAN