İŞİMİZ HİÇ KOLAY DEĞİL!

Fehmi KETENCİ 21 Mar 2023

Fehmi KETENCİ
Bu durumu yansıtanların aynı dili konuşabildiklerine inanabilmek hiç de mümkün görünmüyor..

      Yaşanası olmaktan iyice çıkan bu yaşam ortamındaki her oyunun sahneleşinde sosyal yaşam biçimlerimizin gerçek götüntülerinden olan “Memleketimden insan manzaraları”na dikkatlice bakıp söylememiz gereken o kadar çok şey var ki.. Görebildiğimiz insan, çarşıda-pazarda bir başka, alışveriş merkezlerinde bir başka, en kalabalık caddelerinden en tenha sokaklarına, toplu taşıma araçlarından, kısacası yaşam hareketliğini gözlemleyebildiğimiz her yerde öylesine bambaşkalarki.

      Bu durumu yansıtanların aynı dili konuşabildiklerine inanabilmek hiç de mümkün görünmüyor.. Günlük yaşamımızdan yansıyanların bir görsellikte birleşebildikleri tek şey, hemen hemen her rasladıklaımızın bir kara bulut gibi beraberinde taşıdıkları bir karamsarlıklarla beraber dolaştıklarını rahatça görebiliyoruz. Görünenler yaşamımızdan yansıyanların biçimlendirdikleridir. Artık çareresiz olduklarını anlatmaya gerek yoktur ki, sosyal yaşamımızdan yansıyan insan manzaralarındakiler, gördüklerini, konuşmazlar, suskundurlar, hiçbir şey söylemeden, doğal davranışları ile kendilerini anlatmaya çalışırlar.  En net anlaabildikleri ise yaşadıkları çaresizlikleridir.

      Aslında, mutluluk onlara hiç uğramamış veya mutlu olmayı hiç hak etmemiş, kaderin sillesini yemeye ramak kalmış gibi bir görüntüyü yansıtırlar. Yorgun, düşünceli ve de hayata bezgin bir görüntülerinin varlığının kabul edilmesini ister gibidirler.

      Her ne olursa olsun hala ümitlerini henüz hiç kaybetmediklerini de göstermeye çalışırlar. Belli ki, bir hayalin henüz kaybolmayan esintilerinin etkisinde olduklarını da göstermeden edemezler.  Bakınca, “şehir efsanesi” olan bir sözün etkisi hala umutlarını yeşertebiliyor. Yukarıda anlatmaya çalıştığım, “yaşamdaki insan manzaraları”ndan yansıyanlar hiç kuşku yok ki, yeni bir umudun yeşereceğinin beklentisi eşliğinde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar.

      Toplum olarak mutluluk görüntülerini yansıtanların kitlesel çoğunluklarını giderek kaybetmeye başladıklarını görebiliyoruz. Rastladığım, sorun yaşayan veya bozulan ortamlardan fiziksel ve psikolojik etkilenen insan manzaralarının, giderek toplumda çoğalmaya başladığını rahatlıkla görebiliyoruz. Son zamanlarda giderek çoğalmaya başlayan “memleketimden insan manzaraları”na dayatma yaşamın bahşettikleri pek de umut verici değil.

      2023 yılı yaşam şartlarına örttüğü birçok olumsuzlukla örülmüş olarak başlamışken

6 Şubat’ta yaşanan ağır deprem felaketi geride onarılması çok güç olan can ve mal kaybını bıraktı. Ülkemiz güneydoğusu ve doğuakdeniz bölgesindeki onbir ilimizde yaşanan bu deprem feleketi geride bıraktıklarıyla tam bir kabus gibiydi.

      Yeni yılın ilk üç ayını geride bırakmak üzere olduğumuz bu günlerde, başımızdaki dertlerden yaşamımızı iyice zorlaştıran zorlukların, yanı sıra, hızla artan temel üketim maddelerine yansıyan yoğun pahalılığık, iki ay sorasında yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve genel seçmleri seçim ekonomisinin piyasa şartlarına dayattığı ekonomik daralmanın  etkisine girdi. Bu durum seçimler sonrasına kadar “memleketimizdeki insan manzaraları”nı oldukça zorlayacak gibi görünüyor. Ekonominin yarattığı kısıtlamalar, zamlar, hemen peşinden büyük acılar yaşatan onbir ilimizdeki büyük depremin etkileri kolay unutulacak bir yıl olmayacağını gösteriyor..

      Tüm bu yaşadıklarımız sonrasında ülkemizde yaşam 2023 için hiç de iyi görünmüyor. Dövizde artışın hızı biraz kontrol altında alındı gibi ama, asıl kontrol altıaa alınması gereken var olan ve dillendirilen gerçek enflasyon ve tetiklediği hızlı ve kontrolsüz fiyat artışlarıdır.

      Bu yaşadıklarımızdan sonra 2023 çok ama çok  zor geçecek. Daha üçüncü ayını doldurmadan şimdiden tüm olumsuzluklarınıi hissettiriyor.

      Allah yardımcımız olsun.

BİR TUTAM TEBESSÜM

KABAK PEŞİNE KOŞİYLER
    Temel ile Dursun futbol stadyumunun önünde kurdukları seyyar tezgahlarında köfte satarken Temel bir adet maç bileti bulur. Dursun'a şöyle der:
    - “Ula Dursun bu bileti al içeri gir, maçı öğren de gel” der.

    Dursun gider ve bir süre içeride olan biteni gözlemler ve Temel’in istediği gibi maçı öğrenip gelir. Durumu, gördüklerini Temel'e anlatır:
    - “Yemyeşil otlarla kaplı sahaya direk dikiyler, ortaya bir kabak koyiyler. 22 avanak o kabağın peşine oraya buraya koşiyler. Peşinde koştukları kabak iki direğin arasına girince de gool diye bağıriyler. Bir de utanmadan epsi de kısa don giyiyler.”