İNOVASYON DEYİNCE AKLIMA GENÇLİK GELİYOR

Serpin ALPARSLAN 28 Şub 2018

Serpin ALPARSLAN
Tüm Yazıları
1879'da bir bar sahibi olan James Ritty(ABD) yazar kasayı icat etti.

Aslında, yazar kasanın icadını, eli uzun bar personeline, bir Avrupa seyahatine ve gemi uskur şaftının devir sayısını ölçmeye yarayan buluşa borçluyuz.

1872'lerde James Ritty (ABD) bir sorunu olduğunu fark etti ve işlettiği popüler bir bardan beklediği kar oranını bir türlü yakalayamıyordu. James Ritty barmenlerin ceplerine para indirdiğinden kuşkulanıyordu. Nakit paranın açık kutularda saklandığı ve satışların barmenler tarafından hesap defterine kaydedildiği düşünülürse bu hiç de zor değildi.

1878'de bir Avrupa seyahati sırasında geminin makine dairesine indiğinde, uskur şaftının devir sayısını ölçen bir makine gördü ve hemen bu fikri kendi barının muhasebe kayıtları için nasıl kullanılabileceğini düşündü. Fikir onu öylesine heyecanlandırdı ki, tatilini yarıda keserek eve döndü ve kardeşi John'la beraber yazar kasayı tasarlamaya koyuldu. 

Patentini ertesi yıl aldı ve kasanın dairesel bir kadranı ve tuş takımı vardı. Bar personeli yapılan satışın tutarını makineye giriyor; aygıtın kadranı da o günün toplam satış rakamını gösteriyordu. Böylece James Ritty her günün sonunda hesapları kontrol edebiliyordu.
Bu makinanın bir özelliği de her satış yapıldığında zil sesiyle müdürü uyarmasıydı. 1883'te James Ritty ve John Birch (ABD) dairesel bir kadran yerine çağdaş yazar kasadaki gibi fiş keserek tutarı gösteren geliştirilmiş bir yazar kasanın patentini aldı.

James Rity, yazar kasayı icat etmeyi başarmış olsa da bundan kazanç sağlamayı başaramadı. Bölgede faaliyet gösteren iş adamı John H. Patterson (ABD), yazar kasaların kendi işine yaptığı katkıdan çok etkilenerek Ritty'nin şirketinin çoğunluk hissesini satın alınca durum değişti. Patterson, sözleşmeyi imzalarken Ritty'nin şirketi zararına işlettiğini bilmiyordu. Şirketi ayağa kaldırmayı kafasına koyan Pattersoni, ismini National Cash Register Co. (bugün daha çok NCR olarak tanınır) olarak değiştirerek işini sürdürecek ve milyarder olacaktı. 

Yaptığı inovasyon ile milyarder oldu... 

Küresel dünyanın oyun kurucularından biriyseniz ve ya küresel arenada yer almak istiyorsanız en büyük hamle inovasyon olmalıdır.

İnovasyon deyince, nedense aklıma gençlik geliyor.

Hele hele bir ülkenin inovasyona verdiği değer ekonomisinin gelişmesi ve artmasıyla paraleldir.

Yukarıdaki örnekte olduğu gibi icat edilmiş bir makinanın geliştirilmesi ve tasarımla desteklenmesiyle inovasyon ortaya çıkıyor.

Diğer bir deyişle inovasyon, bilim ve teknolojiyi toplumsal, kültürel ve idari fayda saylayarak yeni yöntemlerin yaratıcılık ile birleşerek ticari karlı büyümeye doğru kullanılmaya başlanması anlamındadır. 

Dünkü gazetemizde de yer alan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Daha çok Ar-Ge yapın, daha çok inovasyona önem verin, daha çok ihracat yapın biz sizin daima destekçiniz olacağız" diyerek, Türkiye’nin çıkışının yüksek katma değerli ürün ihracatı olduğunu söyledi. Seramik sektöründe üretiminin yüzde 50’sinden fazla ihraç eden işletmeler bulunduğuna dikkat çeken Şimşek, sektörün Ar-Ge, tasarım, marka bilinirliği ve ihracata odaklanması gerektiğini vurguladı. Şimşek, “Dünyada rekabette öne çıkabilmek için Ar-Ge ve inovasyon şart. Sizler marka bilinirliği için İtalya’dan şirketler alıyorsunuz. Bu çok önemli. Daha çok Ar-Ge yapın, daha çok inovasyona önem verin, daha çok ihracat yapın biz sizin daima destekçiniz olacağız” dedi.

İnovasyon deyince yenilikçi gençlik aklıma gelir. 

Beklentim sizlerden yana...