İLAHİYATÇILARA BIRAKILAMAYACAK KADAR ÖNEMLİ KONULAR

Zeynep BAYRAMOĞLU
Tüm Yazıları
Geçtiğimiz sene davet üzerine İstanbul'daki ilahiyat fakültelerinden birine konuşmacı olarak gittim. İmam hatip mezunları, ilahiyatçılar ile aynı literatür eğitimini aldıkları için birbirlerinin dillerinden anlarlar.

Geçtiğimiz sene davet üzerine İstanbul'daki ilahiyat fakültelerinden birine konuşmacı olarak gittim. İmam hatip mezunları, ilahiyatçılar ile aynı literatür eğitimini aldıkları için birbirlerinin dillerinden anlarlar. İmam-hatip liselerinin ilahiyat fakültelerinin hazırlık sınıfı gibi olduğunu söylesek yanlış olmaz. Ben de bir imam hatip mezunuyum, bu nedenle ilahiyatçılara muhabbetim diğerlerinden farklıdır. Bu hislerle yola çıktım, lakin heyecanla gittiğim fakülteden ciddi hayal kırıklığı ile ayrıldım. 

İlahiyat fakültelerinde büyük sıkıntılar var. Öğrenciler uzun yıllarını ilim tahsiline ayırmış hocalarından daha çok cemaat ve tarikat liderlerine itibar ediyor. (Bu konunun ayrıca tartışılması gerekiyor. Elbette her şey diplomadan ibaret değil ve bizim çok muteber din büyüklerimiz var ama yıllarını ilim tahsiline ayırmış hocaların, diğerleri yanında dikkate alınmaması önemli bir mevzu) Bunun nedeni ilahiyat hocalarının gençlerle iletişim konusunda doğru dili yakalayamamış olmaları ve gündem mevzularına yeteri kadar ilgi göstermemeleri olabilir. Zira yaptığım programlardan öğrendiğim, “ilahiyatçı konformizmi” denilen bir şey olduğu. Çoğu ilahiyat hocası suya sabuna dokunmayan konularda konuşma konusunda oldukça istekliyken, güncel mevzularda sessizleşiyor.

Türkiye'nin en saygın ilahiyatlarından biri olduğunu kabul ettiğim bu fakültede, kız öğrenciler ön sıralara oturmasın arka sıralara otursun çünkü tahrik oluyoruz diyen, kız öğrenciler ve erkek öğrenciler aynı asansöre binmemeli tartışması yapan ilahiyat öğrencilerinin varlığının ciddi olarak tartışılması gerektiğini düşünüyorum. O gün planım öğrencilerle medyayı konuşmaktı ama bu duyduklarımdan sonra konuşmayı tamamen değiştirdim.

Ciddi sosyal problemleriniz var. Bugün bu topraklarda terör denen bela olmasa üzerinde en fazla konuşacağımız konu şüphesiz eşcinsellik olacak. Ciddi bir lobi faaliyeti ve özendirici kampanyalarla karşı karşıyayız. Dizilerde en sevimli karakterlerin eşcinseller olması bir tesadüf olamaz. Ensestte (sadece bilinen vakalar) dünya sıralamasında ilk beşteyiz, pedofili ciddi bir bela, en fazla porno site tıklanan ülke olmanın yanında, çocuk pornosunun dağıtımında iki ana hub’a sahibiz. Bu büyük sosyal problemler karşısında üretim yapan bir ilahiyat camiası yok. Elbette akaid, tefsir çalışmaları önemli ve yapılmalı ama geleceğimizi, aile yapımızı tehdit eden bu problemler önemli değil mi? 

Fakülte öğrencilerine bu konularda çalışma yapmalarını tavsiye ettim. Çünkü ben Müslüman bir iletişimci olarak ilahiyat camiasının bana bir bakış açısı kazandırmasını istiyorum. Kuranın bu konulara yaklaşımını, önleyici olarak neler yapılmasını tavsiye ettiğini bilmek istiyorum. Öğrencilere bu konularda onların sesinin daha fazla çıkması gerektiğini söyledim. Kız öğrencilerden biri söz istedi ve içimi yakan şu cümleyi söyledi; “hocam, bu konular ilahiyatçılara bırakılamayacak kadar önemli konular”. Öğrencinin bu sözleri en başta ilahiyat camiası olmak üzere hepimizin üzerinde düşünmesi gereken sözler. İnsanın sadece bireysel değil sosyal hayatını da düzenleyen bir dinin mensuplarıyız ve ilahiyatçıların sesini daha fazla duymaya ihtiyacımız var. Konformist bir tutum uzun vadede canımızı yakmaya devam edecek. İlahiyatlar sosyal meselelerde bir referans noktası haline gelmeli. Bunun yolu da ilahiyat fakültelerindeki eğitimin yeniden revize edilmesi ve akademisyen kalitesinin arttırılmasından geçiyor sanırım.