​HAVAYOLLARI STRATEJİK DE HAVALİMANLARI DEĞİL Mİ?

Musa ALİOĞLU 09 Tem 2017

Musa ALİOĞLU
Tüm Yazıları
Şayet ben bu yazıyı bundan 30 yıl önce yazsaydım, yazımın başlığını hiç düşünmeden "Kahrolsun emperyalizmin yerli işbirlikçisi kapitalist sermaye" der çıkardım.

Şayet ben bu yazıyı bundan 30 yıl önce yazsaydım, yazımın başlığını hiç düşünmeden “Kahrolsun emperyalizmin yerli işbirlikçisi kapitalist sermaye” der çıkardım. Fakat, ne ben 30 yıl öncesindeyim, ne de kapitalist sermaye emperyalizm ile gözü kapalı iş birliği yapıyor.

Türkiye, yabancı sermayeye temkinli açılışını sürdüredursun, yasalarımızı çok iyi değerlendiren ve boşluklardan istifade eden uluslararası yatırımcılar tüm bürokratik engellemelere karşın her gün yeni bir şirketi ya satın alıyor, ya da ortak oluyorlar. Aynı şekilde borsada şirketlerimizin hisselerini almaya devam ediyorlar. Ülkemizde siyasi istikrarın olmadığı ve yatırım ortamının güven vermediği gibi sözlere itibar edersek, hiçbir yabancı sermayedarın Türkiye’ye adım atmaması lazım. Bir yandan, “Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunları” çıkarıp, öte yandan da,  ne olur ne olmaz diye tedbiri elden bırakmayıp,  geleni canından bezdiren uygulamaları hayata geçirmek bu işin ruhuna uygun düşmez.

Yabancı yatırımcının geliş amacı daha çok kar etmek, daha çok kazanmaktır. Bunu bilerek onlara kapımızı açtığımız için onlar kadar bizim de para kazanabileceğimiz ortamları yaratmalıyız.

Tüm siyasi çalkantılara rağmen, başarısız da olsa bir darbe girişimi yaşamamıza rağmen, son 10 yılda bankalar, sigorta şirketleri, hastaneler, petro-kimya tesisleri, akaryakıt dağıtım şirketleri, turistik tesisler, hastaneler, medya kuruluşları, telekomünikasyon şirketleri ve alışveriş merkezleri böyle rahat bir şekilde el değiştirebilir miydi?

Son 15 yılda çağı aşan ve adeta bir devrim yaratan ve sınır aşan bir sektör olarak havacılık da, yabancı yatırımcıların gözdesi olmaya devam ediyor. 2000’li yılların öncesinde ne yeterli sayıda uçağı, ne de modern havalimanı olan Türkiye’nin havacılıkta bugün geldiği nokta yabancıların iştahını kabartıyor. Türk Hava Yolları’nın dünya devleri arasına girmesi, üçüncü havalimanının fiziksel gerçekleşmesinin yarıdan fazlaya ulaşması da bu ilgi de büyük ve tartışmasız bir rol oynuyor.

2920 Sayılı Sivil Havacılık Kanunu’nun 21. Maddesi havayolu şirketleriyle ilgili olarak “Havacılık için yapılan başvurular ülke yararları açısından, ulusal güvenlik ve ulusal ulaştırma politikası açısından değerlendirilir” derken, 49. Madde de “Havayolu şirketlerinde oy çoğunluğunun (Yani hisselerin yüzde 51’ı) Türk vatandaşlarında olması gerekir” şartını getirse de bunun çok büyük bir engel teşkil etmediğini biliyoruz. Yine aynı şekilde havalimanı ve terminal işletmeciliğinde böyle bir şartın olmaması işlerin daha bir kolay yürümesini sağlıyor diyebiliriz. 

Havayoluyla yolcu ve kargo taşımacılığı, havalimanı ve terminal işletmeciliği, yer hizmetleri kuruluşları, uçak bakım tesisleri gibi kuruluşları genel bir tanımla havacılık kuruluşları olarak nitelendiriyoruz. Bu başlık altında faaliyet gösteren şirketlerin yabancı ortaklarına ve onların hisselerine objektif olarak bakmak lazım.

En büyük havayolu şirketi olarak, kayıtlı sermayesi 5 milyar TL olan Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı’nın yüzde 49.12’lık hissesi Türkiye Varlık Fonu A.Ş’ye ait olup, geri kalan 50.88’lık bölüm ise Borsa’da işlem görmektedir. Haziran ayında 84.1 milyar dolarla en çok THY hissesi alınmış.  THY hissesi alanlar arasında Mark Mobius gibi blok hisseye sahip olan yatırımcılar da bulunmaktadır. THY'nin bazı iştiraklerinde yabancı ortaklıklar bulunmaktadır.

Güneş Havacılık A.Ş adıyla kurulan Sun Ekspress Şirketi, yüzde 50 THY, yüzde 50 Alman Lufthansa ortaklığı olup, örnek gösterilebilecek bir işbirliği projesidir. Özel sektörün en fazla uçağa sahip olan şirketi olan Pegasus’un, en büyük hissedarı Esas Holding (Gerçek kişi nihai hakim Şevket Sabancı ve Ailesi) yüzde 65.49 hisseye sahip olup, yüzde 34.51’lık hisse ise Borsa’da işlem görmektedir. Haliyle bu şirketin hisseleri üzerinde de yabancı yatırımcıların ilgisi vardır diyebiliriz. Pegasus, İzmir base olarak faaliyet gösteren İzmir Hava Yolları A.Ş (İzAir) üzerinde de tam hakimiyet sahibi olarak, Almanya’da zarar eden Air Berlin Şirketi’nin de hissedarlarındandır. Yabancı ortaklığı yoktur.

En eski yerli şirketlerden olan Onur Air Taşımacılık A.Ş’nin birkaç yıl önce, İranlı yatırımcılara satışı sırasında meydana gelen hisse değişikliği, satışın gerçekleşmemesi üzerine tekrar el değiştirmiş olup, şirket hakim ortak olarak turizm ve havacılık duayeni Hamit Cankut Bagana’nın denetimindedir. Yabancı ortağa sahip değildir. Atlas Global Şirketinin hakim ortağı ise Ali Murat Ersoy olarak görünmektedir. Dış ülkelerde havayolu şirketi kuran Ersoy’un Atlas Global'de yabancı ortağı yoktur.

Turistik Hava Taşımacılık A.Ş’ye ait Corendon Airlines,  Hollanda’da ticarete başlayan Türk vatandaşı Yıldıray Karaer ve ortağı Atılay Uslu tarafından kuruldu. Üçte bir hissesi Hollandalılar da olan başarılı şirket, yurtdışındaki havayolu ve otelleri ile yabancıların ilgisini çekiyor.

Avrupa pazarında turistik yolcu taşımacılığı yapan Hür Kuş Havacılık A.Ş’nin havayolu şirketi olan Free Bird, Gözen Holding bünyesinde olup, Mekin Gözen ve Mete Bozyiğit tarafından kurulmuş, yüzde yüz yerli bir sermaye şirketidir. İstikrarlı bir gurup olarak diğer alanlarda bazı yabancı ortaklıkları vardır.

Tailwind adıyla bilenen havayolu şirketi ise, Lübnan asıllı İngiliz vatandaşı Kadri Muhiddin tarafından finanse edilen bir şirket olup, SHGM’nın yüzde 51 Türk ortak şartına uygun olarak kurulmuştur. Business jet bakım onarımı için kurulan Amac Aerospace Turkey şirketi de  bu guruba aittir.

Kargo taşımacılığı yapan ULS ve MNG şirketleri yüzde yüz Türk sermayeli şirketlerdir. ACT Airlines adıyla sektörün en kıdemli patronlarından olan Yavuz Çizmeci ve Amerikalı ortakları tarafından kurulan ve My Cargo adıyla tanınan bu şirket daha sonra Çinli dünya havacılık devi Hainan Group (HNA) tarafından satın alınmıştır. Yüzde 49'u  HNA'ya ait olup, diğer hisseler Türk ortaklardadır. 

Uçak bakım tesislerinden en büyük markamız olan THY Teknik A.Ş’nın yabancı ortaklığı yoktur. Onur Air Teknik de durum aynı olup, Sabiha Gökçen Havalimanı’nda faaliyet gösteren My Teknik adlı tesis de yine Hainan Group tarafından yönetilmektedir. Yüzde 60 hisse HNA'da, geri kalan bölüm Türk ortaklarda görünmektedir. 

En başarılı olduğumuz havalimanı ve terminal işletmeciliği alanında bir numaralı şirket olan TAV’da Akfen hisselerinin de el değiştirmesiyle,  Fransız ortak Aeroports de Paris Group (ADP) hissesi 46.12’ye, halka açık bölümü de 40.03'a yükselmiştir. 

Sabiha Gökçen Havalimanı’nda ise, ortakları ayrılan Malezyalı işletmeci Malaysia Airports böyle bir tesisin tamamına sahip olan tek yabancı yatırımcıdır.

Antalya Havalimanı ise, İbrahim Çeçen Holding’in İçtaş Şirketi ve Alman Fraport ile eşit payla (50-50) yönetilmektedir.

Dalaman Havalimanı’nı işleten ATM Şirketi’nin yabancı ortağı bulunmamaktadır.

Yer Hizmetleri alanında faaliyet gösteren  Turkish Ground Services (TGS) yüzde 50. Yüzde 50 Havaş ve THY ortaklığıdır.

Havaş ise yüzde 100 TAV iştiraki olup, yabancı ülkelerde de iş yapmaktadır.

Sektörün en eskisi olan Çelebi Yer Hizmetleri,  Çelebi Havacılık Holding’e bağlı olup Canan Çelebioğlu Tokgöz ve Can Çelebioğlu’nun ortaklığında Borsa’da yatırım payı 68.34 olan bir şirkettir.  (Hollanda kökenli Actera kontrolündeki Zeus Aviation Services İnvestments B. V yüzde 50’sine sahiptir.)

Havacılıkta önemli bir marka olan ve Türk kökenli Avusturya vatandaşı Atilla Doğudan’ın  Do&Co Şirketi de borsada yatırım payı 68.34 olan bir şirkettir.

Bu şirketlerin yabancılar tarafından beğenilmesi ve ortak olunması bir başarıdır. Onların bu başarıları bize havacılığın gözde ve karlı bir iş kolu olduğunu da göstermektedir.

Yabancılar bizim şirketlerimizi ve ülkemizi kara kaşımız kara gözümüz için tercih etmiyorlar. THY ve ümit vadeden diğer şirketlerimiz, üçüncü havalimanımız, coğrafi konumumuz, yolcu potansiyelimiz ve transit geçiş noktası olmamız nedeniyle bizi tercih etmektedirler.

Havayolu işletmeciliğinde yüzde 51 yerli olma şartı bana göre, çok da geçerliliği olmayan bir kural olsa gerek. Bu durum Avrupa'da da aynı olup, ABD'de ise yüzde 70'e kadar çıkmaktadır.

Yarın olağanüstü bir durumda Genelkurmay Başkanlığımız, Türk Tescilinde kayıtlı,  fakat gerçekte yabancılara ait olan uçaklar için sefer görev emri çıkardığında  hakim ortak Türk de olsa bu uçakları askerin emrine nasıl verebilir? Sormazlar mı adama. Kimin malını, kime veriyorsun? Ayrıca, havayolu şirketleri stratejik öneme sahip oluyor da, havaalanları neden olmuyor diye sormak lazım. Anlamını yitirmiş yasakları ortadan kaldırmak, havacılığımızın önünü açacaktır. 

Sağlıklı, mutlu ve başarılı bir hayat diliyorum Türkiye’min insanlarına…