​HAMBURG'A DOĞRU

Ömer EROĞAN 30 Haz 2017

Ömer EROĞAN
Tüm Yazıları
Malumunuz, ABD ve Kanada Maliye Bakanlarının girişimiyle Aralık 99'dan beri düzenlenen ve 2008'den itibaren de liderler seviyesinde de yıllık toplantılara başlayan, küresel ekonomik konuların ele alındığı ve dünya ekonomisinin % 85'ini temsil eden 20 ülkenin liderlerini buluşturacak Grup 20 zirvesi bu yıl 7-8 Temmuz tarihleri arası Hamburg'da yapılacak.

Malumunuz, ABD ve Kanada Maliye Bakanlarının girişimiyle Aralık 99’dan beri düzenlenen ve 2008’den itibaren de liderler seviyesinde de yıllık toplantılara başlayan, küresel ekonomik konuların ele alındığı ve dünya ekonomisinin % 85’ini temsil eden 20 ülkenin liderlerini buluşturacak Grup 20 zirvesi bu yıl 7-8 Temmuz tarihleri arası Hamburg’da yapılacak. Bu yılki Zirvenin ana temalarının “Birbirine daha bağlantılı dünyanın tesisi”  ve “Değişik sorunların çözümü için kurumsal enternasyonalizm” gibi adlandırılabilir. Üye ülkelerin maliye bakanları ve merkez bankaları başkanları bu yıl  toplantılarını  17-18 Mart tarihleri arası  Baden - Baden de gerçekleştirdi. Yeni ABD Hazine Bakanının ilk kez katıldığı bu toplantının sonuç bildirgesine iklim, korumacılık ve serbest ticaret konularının girmesi hususundaki tutumu Fransız Maliye Bakanı tarafından “Bir ülke ile bütün diğerleri arasında bir anlaşmazlık” olarak yorumlanmış idi. Trump’ın da ilk kez katılacağı bu G20 zirvesinde iklim konusunun da anahtar konulardan biri olacağı düşünülebilir. Paris İklim Sözleşmesinden çekilen ABD’nin yerini süratle doldurmayı hedefleyen Çin’in Dışişleri Bakanının Zirve vesilesiyle Sino Germanik ilişkilerin güçlendirileceği ve Almanya ile Çin arasında stratejik diyalog ve güvenlikçi diplomasilerin hedeflendiği hususundaki beyanları ve Almanya Dışişleri Bakanının da bu yöndeki söylemlerine baktığımızda yeni ittifakların ufuktaki belirtilerini hissedebiliyoruz. Aynı zamanda bu zirve için, geçmişin mirasını sürdürürken gelecek istikametine ulaşmanın yanı sıra yeni başarılar için sayısız konsensüsün önü açılarak G 20’nin süratinin hızlandırılmasının planlandığı söylenilebilir.

Zirve öncesi beyan edilen niyet ve amaçların yanında, arka plandaki endişelerin varlığını da düşünebiliriz. Bir zamanların görüşü olan batı toplumunun “Tekerlekleri ekonomik büyüme sayesinde sağlam ve düzenli dönen bisiklet”  benzetmesi doğrultusunda bu ileri hareket yavaşladığında toplumun temel taşlarının sarsılmaya başlayacağı hususu endişelerden biri olabilir. Dünyanın sınırlı kaynaklar için çekişmeler nedeniyle had safhada çirkinleştiği bu dönemde süreci hızlandıran unsurlar olarak ekolojik zorlama, ekonomik katmanlaşma ve iklim değişikliği nedeniyle doğal kaynakların daha da sınırlı hale gelmesi de diğer endişeler olarak sıralanabilir. Örneğin, Suriye’de şiddetli kuraklık neticesi tarımsal üretim geriledi, genç işsiz kitleler şehir merkezlerine aktılar, mevcut sorunlar daha da büyüyerek çözülemez hale geldi ve bugünkü şiddet ve çatışma ortamına ulaştı. Benzeri dramatik durum dünyanın pek çok yöresinde yaşanmaktadır. Bugün Batı cenahını meşgul eden birincil sorun, doğal felaketler ve çatışmalar sonucu yoksul ülkelerin dağılma süreçlerinden çok, sadece bu nedenlerle yaklaşan büyük göç dalgaları olduğu siyasi kararlar ve yüksek maliyetli fiziki engellerin tercihinden anlaşılmaktadır. Zengin ile fakir arasındaki uçurumun artmasının istikrarsızlık nedeni olması yanı sıra batılı toplumların sorunları çözmeye yönelik kurduğu karmaşık mekanizmalar yüksek yatırımlarının mali zafiyete varacağı öngörülebilir.Beşerin kurduğu hiçbir sistem sonsuza değin yaşayamayacağından 3. yüzyılda sürekli büyüyen Roma İmparatorluğu’nun sistemini sürdürebilmek için büyük mali yük altına girdiği ve de karmaşık yapıyı sürdürecek mali kaynaklarının bir noktadan sonra yetersiz kalmasıyla sonunun geldiği örneği hatırlanıyor. Yüksek maliyetler altındaki Avrupa sorunlu alanlara coğrafi yakınlığından ve vazgeçemediği tarihsel ilgisinden sıkıntıları yoğun hisseden bir yöre. Batı medeniyeti belki çökmeyecek fakat düzgün işleyişi eksilerek demokratik liberal ve insancıl yaklaşımları ortadan kalkabilecek ve yerine Asya tarzı güçlü hükümet düzenlerinin yer alabileceği ihtimalini düşünebiliriz. Bu zirvenin genel gidişat ve tutumları görebilmemiz açısından bizim için önemi yanı sıra aynı ittifak  üyesi Ülkemiz ve toplantının yapılacağı Almanya arasında artarak yaşanan sorunlar söz konusu olduğundan, diplomatik nezaket kurallarının ev sahibi tarafından nasıl uygulanacağını da merakla bekliyoruz.