GÜLEÇ YÜZLÜ İNSANLARIN MEMLEKETİ; GÖYNÜK

İsmail ŞAHİNBAŞ
Tüm Yazıları
​Göynük, doğal ve kültürel değerlerini korumuş, gezilip görülmeye değer birçok zenginlikleri tarihi atmosferde yaşayabilecek ender bir Anadolu şehridir. Göynük, güven içinde, sessiz, sakin bir yaşam için idealdir. Büyük kentlerin gürültüsünden, kalabalığından ve stresinden uzaklaşmak isteyenler için gönül rahatlığıyla doğa ile baş başa bir tatil için mükemmel bir yerdir.

Göynük, doğal ve kültürel değerlerini korumuş, gezilip görülmeye değer birçok zenginlikleri tarihi atmosferde yaşayabilecek ender bir Anadolu şehridir. Göynük, güven içinde, sessiz, sakin bir yaşam için idealdir. Büyük kentlerin gürültüsünden, kalabalığından ve stresinden uzaklaşmak isteyenler için gönül rahatlığıyla doğa ile baş başa bir tatil için mükemmel bir yerdir. 

Bolu coğrafyasında dört yıl çalışma şansım oldu. Dört koca yıl boyunca bu büyük coğrafyanın tüm değerlerini tanıdım. Bu süre zarfında Bolu coğrafyasında ayak basmadık yer bırakmadım. Yapmış olduğum araştırmalar sadece doğal değerlerle sınırlı kalmadı elbet. Bolu’nun kültürel miras eserlerini gezme, görme ve belgeleme şansımı iyi değerlendirdiğimi düşünüyorum. Bolu’nun kültürel miras eserleri daha çok kentin güneyinde bulunuyor. Seben, Mudurnu ve Göynük kültürel miras alanında güzel örneklere sahip. 

Bolu’da çalıştığım zaman içerisinde, Digiturk İztv’de yer alan Sırtçantam kuşağı için hazırlayıp sunduğum belgesel filmler oldu. Yedigöller’in kış mevsimine, Seben’in Nevruz geleneğine, yine Seben’in Kuzderesi ve Kınıkçı kanyonlarına ve Çubuk Gölü’nden Sülüklügöl’e kış mevsiminde geçmeye çalıştığım belgeseller çektim. Bir de Göynük Belediyesi adına yönetmenliğini yaptığım bir belgesel filmim oldu. Ve arkada iki de kitap bırakarak veda ettim bu büyülü coğrafyaya…  

Göynük, Bolu şehir merkezine 98 km uzaklıkta bulunmakta. 1.437 km2’lik bir alana kurulu bulunan ilçe, 730 metre rakımda. Göynük’te, Türk yaşayış ve yerleşme biçiminin en önemli örneklerini görmek mümkün. Göynük, mimarisinin ve doğal güzelliğinin yanında gelensel yaşam biçiminin günümüzde de hala sürdürebilmesi ile ön plana çıkmakta. Göynük’te bu çok net olarak fark ediliyor.

Göynük tarihi

Yörenin ilk yerleşimcileri İskitler ve Traklar’dır. Yöre, Helenistik Döneme kadar Bithinya egemenliğinde bulunmakta idi. Daha sonra sırasıyla Büyük İskender, Roma ve Bizans’ın yerleşim yeri olmuş. Osmanlılardan önce Selçukluların bir kolu olan Umur Bey Han Beyliği’nin başkenti olan yöre, Osman Bey tarafından 1292 tarihinde Osmanlı topraklarına geçmiş.

Göynük’te, Roma, Bizans ve Anadolu tarihi ile iç içedir. Roma Askeri Yolu’nun Dadastan adı ile bilinen ve şimdiki adıyla Göynük olan ilçe, geçtiği tarih kitaplarında ifade edilmektedir. Göynük’ün bilinen en eski adı Koinon Gallicanon’dur. İlçenin Susuz, Kilciler, Narzanlar, Boyacılar köylerinde ve bu köylerin civarlarında Bizans Dönemi’ne ait yazı taşları bulunmakta. Ayrıca Kilciler Köyü’nde birde kilise kalıntısı var.

Anadolu Selçuklu Devleti, Osmanlı Devleri ve Göynük

Anadolu Selçuklu Devleti yıkıldığı zaman kurulan beylikler arasında olan Umur Bey Han Beyliği’nin merkezi Göynük idi. Bizanslılarla yapılan çarpışmalarla Osmanlılar Umur Bey Han’ın elinden Göynük’ü almış. Osmanlının ilk kuruluş dönemlerinde Orhan Gazi’nin oğlu, Gazi Süleyman Paşa, Göynük’e yerleşerek burada kendi adı ile anılan muhteşem bir cami ve bir de hamam (1331-1335) yaptırmış. Osmanlı’nın kuruluş dönemi mimari eseri olan bu muhteşem cami ve hamam halen kullanılmakta. İlçede 7 cami, 3 türbe, 1 hamam, 1 tarihi zafer kulesi, eski belediye binası, eski hükümet konağı, 2 tarihi çeşme, 1 tarihi çınar ve muhtelif mimari özelliklerinden dolayı tescillenmiş sivil mimari örneği konut ve işyerleri ile birlikte toplam 127 tescilli eski eser bulunmaktadır. Bunun yanı sıra cephe korumalı 40 adet sokak dokusuna katkısı olan binalar bulunmaktadır.

İstanbul’un ikinci defa kuşatılmasından sonra Bizans İmparatoru Yuannis ile anlaşan Yıldırım Beyazıt, Göynük dolaylarından bir kısım ahaliyi İstanbul’da kurulacak İslam Mahallesi için İstanbul’a yerleştirmiş. Ancak yapılan anlaşma bozulunca Göynüklüler İstanbul’dan ayrılarak Tekirdağ’da Göynüklü Köyü’nü kurmuşlar.

Akşemseddin Hazretleri’nin Sonsuza Kadar Konak Yeri

1453 yılında İstanbul’un Fethi’nde, Fatih Sultan Mehmet’in hocası Akşemseddin Hazretleri olup Fetih’te büyük katkısının olduğu da tarihe geçmiş. Bu büyük veli Akşemseddin Hazretleri, Eyüp Sultan Hazretleri’nin kabrini bulmuş ve Pasteur’den asırlarca önce mikrobu keşfetmiş. Fetih’ten sonra devlet işlerinden elini çeken Akşemseddin Hazretleri Göynük’e yerleşerek 15 yıl burada yaşamış ve Göynük’te vefat etmiş. Bu büyük zatın türbesi Göynük’tedir. Her yıl mayıs ayının son pazar günü ilçede ‘Akşemseddini Anma Şenlikleri’ yapılmaktadır. Bununla birlikte büyük velilerden Debbağ Dede Hazretleri ve Ömer Sikkini Hazretleri’nin türbeleri de Göynük’te bulunmaktadır. 

Cumhuriyet Dönemi’nde Göynük

Cumhuriyet Dönemi’nde idari teşkilat yeniden kurulduğundan, Bolu vilayet olmuş, Göynük, Düzce, Gerede ve Mudurnu, Bolu’nun ilk kazalarını oluşturmuşlar. Halen Göynük Bolu’ya bağlı bir ilçedir. 1923’de ilçenin ilk Kaymakamı Hurşit Bey olup bu dönemde Kurtuluş Zaferi anısına ilçenin hâkim tepesine Zafer Kulesi inşa edilmiştir. Halen bu kule tarihi anıtsal yapı olarak korunmaktadır. Bu kule çoğu insan tarafından saat kulesi olarak bilinmektedir.

Güleç yüzlü insanların memleketi

Göynük, kültürü, tarihi, tabiatı, maneviyatı ve gezilip görülmeye değer birçok zenginlikleri ile tarihi atmosferi ile yaşanabilecek ender bir Anadolu şehri olması özelliğini korumaktadır. Göynük, güven içinde, sessiz, sakin bir yaşam için idealdir. Büyük kentlerin gürültüsünden, kalabalığından ve stresinden uzaklaşmak isteyenler için gönül rahatlığıyla doğa ile baş başa bir tatil için mükemmel bir yerdir. 

Göynük dünyanın ‘Kültür Mirası’ olmalı

İlçede konaklama ve yemek için nitelikli tesisler bulunmakta. Bu konuda hiç sıkıntı yok. Turizm yönelik konaklama tesislerinin yanında lezzetli yemek yapan lokantalarda bulunmakta. Göynük Belediyesi’nin yapmış olduğu yenileme çalışmaları neticesinde çok sayıda eser yeniden yaşam bulunuyor. Göynük, bir yandan bu yenileme çalışmalarını aslına uygun olarak yaparken, bir yandan da; UNESCO Kültür Mirası Listesi’ne girmeyi hedef olarak koymalı. Bu şehir bu onuru hak ediyor. Emin olun Göynük her mevsim ayrı güzel. Göynük ziyaretinizde, yöresel ürün satan dükkânlara ve pazara mutlaka uğrayın ve Çubuk Gölü’nü de gezmeden dönmeyin…