​GÜÇ KİMDE?

Osman ATAMAN 14 Mar 2017

Osman ATAMAN
Tüm Yazıları
Bir toplumu inançlarından ve kültüründen uzaklaştırarak dönüştüremezsiniz.

Bir toplumu inançlarından ve kültüründen uzaklaştırarak dönüştüremezsiniz.

Güç elinizde olabilir.

Yasaklayabilirsiniz. Adına devrim de diyebilirsiniz. Başka bir şey de…

Ama kültürünü inancına, inancını da ulvi değerlere yaslamış olan insanların genlerinden “doğal” olanı kazıyıp yerine “imalat” olanı sıvayamazsınız.

Hatta bunu “ulvi” değerlere sığınarak yaptığınız zaman bile sonuç alamazsınız.

Çünkü “inanç yani iman” insanın kalbinde veya beyninde değil “gönlündedir”.

Orası tankla, tüfekle, propagandayla ele geçirilebilecek bir yer değil.

Fani ideolojilerin önderi olanlar, en fazla kendi hayatları ile sınırlı bir sözde iktidar sağlamışlardır.

Nerede Marx, Lenin, Hitler?

Kilisenin çanlarını susturamadılar nihayetinde.

Fikirler çatışırken, dünyevi temele dayananlar, uhrevi temele dayananlara kalıcı bir üstünlük sağlayamazlar.

Fikriniz “Allah” gerçeğiyle çatışıyorsa, ne ile mücadele ettiğinizin farkında değilsiniz demektir

Buradan şu sonucu çıkarmıyorum. 

Dünya dinlerin vaaz ettiği yasalarla yönetilmelidir. Hayır.

Zaten dinlerin de çatıştığını hesaba katmazsak, “iman”ı herkesin farklı yorumladığını es geçmiş oluruz. 

Temel mesele insanların “Allah” inancının dokunulmazlığını kabul etmektir.

Dokunulmaz olana dokunursanız çarpılırsınız!

İman ve imanın gerektirdiği sorumlulukları bireyin kutsalı olarak saygı alanı ve özgürlüğüyle kuşatırsanız, kaybedeceğiniz bir mücadeleye girmemiş olursunuz.

İnanca saygı, düşünceyi sınırlamaz. Düşünce özgürlüğü de inancı baskı altına almayı gerektirmez. 

Dünyevi argümanlarla uhrevi olana savaş açmanın mantıksızlığından bahsediyorum.

Hepsi bu.