GELDİ BAHAR AYLARI GEVŞEDİ GÖNLÜN YAYLARI

Emel HOCA 14 May 2016

Emel HOCA
Tüm Yazıları
Güneşin artık kendini hissettirmesi, ağaçların dallarını çiçeklerin basmasıyla; geldi bahar ayları, gevşedi gönlün yayları...

Güneşin artık kendini hissettirmesi, ağaçların dallarını çiçeklerin basmasıyla; geldi bahar ayları, gevşedi gönlün yayları... İlişki koçluğu seanslarının tüm sene boyunca en çok arttığı aylar, işte gönlün yaylarının gevşediği bu zamanlardır. Bu aylarda genellikle ilişkisi olmayanlar, neden ilişkileri olmadığını keşfetmek ve bu durumu değiştirmek, olanlarsa ya ilişkilerine çeki düzen vermek ya da iyi gitmeyen bir ilişkiyi düzgün bir şekilde sonlandırmak için destek almak isterler. Bir destekte böyle gelsin diyorum. Madem bahar ayları gevşeyen gönül yaylarına eşlik ediyor, ben de bu ayları özellikle ilişkilere ayırmak istiyorum.

Hatırlayın!!! Orhan Veli Kanık, aşık olma mevsiminin gelmesini nasıl tarif etmiş;

Beni bu güzel havalar mahvetti, 


Böyle havada istifa ettim evkaftaki memuriyetimden. 


Tütüne böyle havada alıştım, 


Böyle havada aşık oldum; 


Eve ekmekle tuz götürmeyi böyle havalarda unuttum; 


Şiir yazma hastalığım hep böyle havalarda nüksetti; 


Beni bu güzel havalar mahvetti. 



İşte mahvolmayalım, aşk için de aşk, meşk içinde meşk olalım diye; bu hafta iyi ilişkilerin sırlarından bahsetmek istiyorum.

İyi İlişkilerin Sırları

Sokakta görüp konuştuğunuz 10 insandan en az 7’si hayatta en çok ne istersiniz sorusuna “mutlu ve sağlıklı bir birlikteliğe sahip olmak” diye cevap verir.. “Uzun ve iyi ilişkilerin temel nitelikleri nelerdir?” sorusu akademisyen ve bilim adamlarının tek bir cevapta birleşemediği bir sorudur. Ve “Aşk”ın sırrı insanoğlunun belki de en uzun zamandır cevabını aradığı konuların başında gelir

Neden Aşık Oluruz?

Aşk kavramı, yaklaşık 30 yıldır psikoloji biliminin incelediği, bundan çok daha uzun bir süredir de başta edebiyat olmak üzere sanatın tüm dallarında ve günlük yaşamda en çok dile getirilen kavramlardan birisi olmuştur. Psikiyatri Profesörü Michel Reynaud’a göre insanoğlunun doğası başkasına ihtiyaç duyma ve bağlı olmaya kurgulanmış durumdadır. Kendimizi güvende hissetmek, biriyle birleşmek ve fiziksel haz hissetmek gibi ihtiyaçlarımız var. Tüm bunlar testosteronla başlıyor. Bu hormon cinsel ilişkide arzu hormonunun salgılanmasına yol açıyor. Aynı zamanda, insanı aşka iten diğer etmenler de; orgazmda salgılanan endorfin ve aşk hormonu olarak bilinen oksitosin hormonunun yarattığı mutluluk hisleridir.  Maria-Laure Colonna isimli bir Fransız psikiyatr ise aşkın tamamen bilinçaltının bir oyunu olduğunu savunuyor. Colonna’ya göre aşık olunan kişiler, bize kokusu, dokunuşu, bakışı gibi herhangi bir detayı ile çocukluğumuzdan kalma heyecanı anımsatan kişiler oluyor. 

İyi İlişkilerin Özellikleri Nelerdir?

Yaptığı araştırmalarla Ohio Devlet Üniversitesi ve Harvard Üniversitesi tarafından birçok kez ödüle layık görülen ünlü psikolog, yazar ve sosyal bilimci David Niven, son kitabında ’The 100 Simple Secrets of Great Relationships’te (İnsan İlişkilerinin 100 Sırrı) mükemmel bir ilişkiye ulaşmanın sırlarını açıklıyor. Niven’in paylaştığı araştırma sonuçlarına göre sevginin ölçüsü yok. Partnerimizin yaşının, gelirinin, eğitiminin ve dini inancının verimli bir ilişkinin devamlılığı ve doyuruculuğu için önem teşkil etmediği kanıtlanmış. İlişkide tarafların sürekli üstün olmaya çalışmaları ilişkinin büyük kayıplara yaşamasına neden oluyor. Rekabet içinde olan eşlerinse yüzde otuz yedisi huzurlu ve mutlu bir ilişki yaşayamamaktan yakınıyorlar.

Araştırmacıların vurguladıkları önemli bir konu da geçmişin kurcalanmaması. Şu anki ilişkilerinde anlaşmazlık yaşayanların yüzde kırkından fazlası bunun eski ilişkilere duyulan kıskançlıktan kaynaklandığını belirtiyor. İşte sizlere dünyanın en iyi ve ilham veren terapistleri arasında sayılan John Gottman, psikolog, yazar ve sosyal bilimci David Niven ve uzman ilişki terapistlerinin tavsiyelerini paylaşıyorum. Buradan paylaştıklarım, özellikle benim de kendi hayatımda uyguladığım, ilişki atölyelerimde paylaştığım ve katılımcıların en çok beğendikleri başlıklardan derlediklerim.

İyi Bir Çift Nasıl Olunur?

1-Ait Olma İhtiyacı

İlişki terapisti Robert Neuburger’e göre uzun ilişki isteğimizin altında duygusal sebepler değil, ait olma ihtiyacımız yatar. Hepimiz zaman zaman bir gruba, bir yere, bir şeylere ait olmak isteriz. Bu ihtiyacı hissedenlerin ilişkileri daha uzun sürme eğilimindedir.

2- Kıyaslamayı Bırakın.

Niven, mutlu olmak isteyenlere karşılaştırma yapmaktan kaçınmayı önerir. Hayatımızı başkalarının hayatı ile kıyaslamak onu değiştirmez. Fakat yazarın fikrine göre kendi ilişkimizle ile ilgili nasıl düşündüğümüzü değiştirir! Bir arkadaşımızın, sorunsuz bir ilişkinin içinde olduğunu ve mutlu olduğunu gördüğümüz zaman kendi tavrımızı sorgulamaya başlıyoruz. Sorunlar yaşadığını gördüğümüz zaman da kendi ilişkimizin daha iyi olduğunu düşünüyoruz.

3- Aşk Haritanızı Geliştirin.

Eşinizin hayallerini, ilgi alanlarını ve umutlarını bilerek aşk haritanızı geliştirin. Gottman, beyninizde eşinizle ilgili bilgileri depoladığınız yeri aşk haritası olarak tanımlıyor. Ne kadar çok bilgi olursa, o kadar iyi. Eşinizin hangi yemeği sevip sevmediğini, çayını, kahvesini nasıl içtiğini, sevdiği renkleri ve özel günlerinizi hatırlayın. Eşler birbirinin hedefleri, endişeleri, umutları hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Eşler birbirini ne kadar iyi tanır ve anlarsa, yaşamda karşılaştıkları zorluklarda aralarındaki bağ kolayca kopmaz ve güçlü kalır.

4-Ortak Zevkler Geliştirin.

Yapılan psikolojik araştırmalar ortak zevkleri olmayan çiftlerin ilişkilerinin uzun ömürlü olmadığını ortaya koyuyor. Çift olabilmek; özel ve ortak paylaşımlar gerektirir. Çiftlerin birbirlerini özel hissettikleri, diğer arkadaşlarından onları ayıran ritüelleri olmalıdır. Bunun için örneğin her cumartesi size özel bir yere gidebilir, tatillerinizi aynı yerde geçirebilir, pazar günleri hep aynı restorana yemeğe gidebilirsiniz. Ritüeller, gelenekler, rol veya semboller üzerinden ikinizin de paylaştığı bir değerler sistemi yaratın. Beraberce paylaştığınız özel anlar ve anlamlar yaratın. Bu sizi birbirinize yakınlaştırır. Aynı zamanda beraberce eğlenebilen, pozitif mizahın olduğu ilişkilerde bağlılık artar. 

5- İhtiyacınızı Bilin ve İfade Edin.

Partnerinize zihin okutmayın. Haleti ruhiyenizi, içinde bulunduğunuz duyguları, üzüntü ya da endişelerinizi partnerinizin kendiliğinden anlamasını beklemeyin. Çoğunlukla partnerimize duygularımızı anlatmadan, bizi yalnız bırakmakla itham ediyoruz. Yapmanız gereken, partnerinize hissettiklerinizi anlatmak. Aynı zamanda, sevginizi beş duyunuzla ifade edin. Eşinize sarılın, koklayın, öpün. Bol bol “seni seviyorum” deyin.

6-  İlişkinize Emek Harcayın.

Hangi çifte “sevgi emek ister mi?” diye sorsanız, hiç şüphesiz evet diyecektir. Peki bunun anlamı nedir? Evliliğin yeşermesi ve solmadan devam edebilmesi için karı-kocanın duygusal olarak yerine getirmeleri gereken bazı görevleri vardır. Sevgi ve hayranlık, mutlu ve uzun süreli bir ilişkinin en temel unsurlarıdır. Çiftlerin sevgi ve hayranlık sistemi hala çalışıyorsa, evlilikleri de geleceğe dair umut içerir. Bir evlilikte partnerler evlendikleri kişinin saygıya layık olduğunu tamamen unuttuklarında ve böyle hissetmediklerinde, ilişkinin yeniden canlanması zordur. Ancak geçmişlerine odaklanarak, çoğu kez közlenmiş olumlu hisleri gerekirse bir uzman eşliğinde ortaya çıkarabilirler.

7- “Başkalarına Karşı Biz” Tavrını Sergileyin.

Eşiniz bir zorluğa göğüs gererken kendini yapayalnız hissediyorsa, dayanışma gösterin. Beraber olduğunuzu ona belli edin. Herhangi bir konuda, eşinizin bakış açısının mantıksız olduğunu düşünseniz bile, onu destekleyin. Karşı tarafı tutmayın, eşinizden yana olun. Arkadaşıyla yaşadığı tartışmayı anlatırken, kesinlikle “ama sen de bunu yapmamalıydın” demeyin. Hatırlayın; siz onun annesi değilsiniz ve ilişkideki göreviniz ahlak dersi vermek değil, destek olmaktır.

8- Uzlaşın.

Sıkıntı yaratabileceğini öngördüğünüz durumları henüz soruna dönüşmeden çözün. Çözülebilir, halledilebilecek meseleler üzerinde konuşmak ve uzlaşmak önemlidir. Temel sorunların çözülememesinin altında, her iki tarafın birbirinden çok farklı olan fikirlerinde inat etmesi yatabilir. Bu durum iletişimin önüne set çeker. Uzlaşamazsanız bile, eşinizle empati kurmaya odaklanın. Ayrıca uzlaşıyı sağlamanın püf noktaları ve incelikleri vardır. Ve gerçekten uzlaşma becerisi, her türlü ilişkideki iletişimimizi kaliteli hale getirmemize ciddi bir katkı sağlar. Uzlaşma konusu o kadar önemli bir konu ki, danışanlarım arasında sadece uzlaşı sağlama sanatını anlamak ve içselleştirmek üzerine koçluk alan çiftler, yöneticiler, kurumlar mevcut. Çiftlerle yaptığım çalışmalarda en çok birbirleriyle kavga etmeden, suçlamadan nasıl çözüme gidebileceklerine dair şu beş basamağın önemini vurgularım. 1- Ben dili kullanarak yumuşak bir başlangıç yapın. 2- Tamir ve telafi girişimlerinde bulunun ve bu girişimleri kabul etmeyi öğrenin. Kendinizi ve onu teskin edin. 3- Söylenen her şeyin altında yatan %2’de olsa doğruluk payını düşünün. Eğer söylenende küçücükte olsa haklı bir yan varsa bunu kabul etmem nasıl katkı sağlar diye düşünün. 4- Toleranslı olun. 5- Duygularınızı fark edin ve ihtiyaçlarınızla beraber ifade edin.

9- Eşinizi Gerçekten Dinleyin.

Eşinizin sizinle daha çok şeyi paylaşmasını istiyorsanız ona anlaşıldığını hissettirin. Ona hislerinin sizin için önemli olduğunu bildirin. Herhangi bir konuda sıkıntısını anlatırken dikkatlice, kelimelerin arkasındaki duygularını dinleyin ve “Çok gerilmiş ve endişelenmişsin. Bir de bunu duyunca üzülmüşsün, canının neden sıkıldığını anlayabiliyorum.” deyin. Duygularını yargılamayın, sadece duyduklarınızla geri besleyin.

10- Önce Arkadaş Olun.

Biriyle bir seyahate çıktığınızı hayal edin. Hani insanlar birbirlerini en iyi tatilde tanırlar denir ya işte o hesap. Farz edin ki siz de biriyle yıllarca sürecek bir tatile gidiyorsunuz. Bu sürede zamanınızın çoğunu bu kişiyle geçirecek, aynı odada kalacak; yani son derece yakın temas kuracaksınız. Nasıl biri ile olmak istersiniz? Bu  kişinin aynı zamanda arkadaşınız olmasını da istersiniz değil mi? Böyle uzun soluklu bir birliktelik içinde olacaksanız tabiki de arkadaşlık, saygı, ilgi, güven ilişkinin sürmesine katkı sağlayacaktır. Lütfen hatırlayalım, uzun soluklu ilişkilerin temelinde sağlam bir arkadaşlık yatar.  

11- Mutluluk Bizimle Başlar.

Hepimiz sevgi dolu ilişkilere ihtiyaç duyuyoruz çünkü sosyal varlıklarız. Yakın, samimi sosyal ilişkilerden besleniyor olmamız çok doğal ve sağlıklı. Sağlıksız, olan ilişkisiz yaşayamayacağımıza, hayatta hep yarım kalacağımıza olan inançtır. Mutlu olmak için bir ilişkiye ihtiyaç duyuyor ve öz değerimizin, özgüvenimizin ilişkimizle artacağını, değişeceğini düşünüyorsak çok yanılıyoruz. Ve bu yanılgının aynı zamanda ilişki açısından da çok ciddi bir bedeli olabilir. O da, bu inancın sağlıklı bir ilişki sürdürmenizi zorlaştırabileceği gerçeğidir.

12- Masallar Sadece Masaldır.

Masallarda ya da filmlerde yaşanan o büyük aşkların olmadığını bilinç düzeyinde bilsek ve bu hikayelerde yaşanan büyük aşkları gerçek hayatta yaşamayı beklemesek de içten içe hayalini kurmaya devam ediyoruz. O hikayelerdeki gibi yaşamayı hayal ettiğimiz büyüyü, partnerimize karşı duyduğunuz sevgide görmek ve masallarda yaşanan şeylerin beklentisi içine girmemek ilişkiler için çok önemli. Öncelikle lütfen mükemmel ilişki kavramını kafanızdan çıkarın. Günümüzde mutsuz birlikteliklerin belki de en büyük kaynağı ‘daha iyisini, mükemmelini yaşayabilirim’ düşüncesi olabilir. Sağlıklı ve tatmin edici ilişki mevcuttur ve kişiler isterse yaratılabilir. ’Mükemmel ilişki’ diye bir şey yoktur. Her ilişkinin kendi içinde dinamikleri vardır. Bu nedenle; hiç fikir ayrılığı yaşamadığınız, tartışmadığınız, her an sizi mutlu etmek için çabalayan, sürekli sizi düşünen biri ile karşılaşmayı ısrarla beklemek yerine; sizi en fazla tatmin eden ilişkiyi yeşertmeyi deneyebilirsiniz.   Kendi güzel hikayenizi kendiniz yazmaya karar verin. Niyet ne de olsa kısmeti belirler. Bu güzel bilgilerin ilişkilerinize ışık tutması dileğiyle…