GARA OPERASYONUNDAN DİYARBAKIR ANNELERİNİN MÜCADELESİNE TERÖRLE MÜCADELE

Güngör YAVUZASLAN
Tüm Yazıları
Türk güvenlik güçleri terörle mücadelede sınır ötesinde hem harekat düzeyinde (Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı) ya da operasyon (Pençe) olarak faaliyetler yürütüyor.

Türkiye’de değişik zamanlarda terör örgütü tarafından kaçırılan ve sonrasında Irak kuzeyinde alıkonulan Gara'da şehit edilen 13 vatandaşımıza 6 yıl işkence edildi. TSK gerçekleştirdiği kurtarma operasyonu sırasında Sorej kod adlı Kamuran Ataman’ın elebaşı olduğu teröristler tarafından elleri bağlı olduğu halde katledildiler. Bu gerçek tüm Türkiye tarafından açık ve net olarak bilindiği halde kaç gündür medya ve tartışmalar üzerinden bir toplum mühendisliği ve algı operasyonu yapılıyor.

Türk güvenlik güçleri terörle mücadelede sınır ötesinde hem harekat düzeyinde (Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı) ya da operasyon (Pençe) olarak faaliyetler yürütüyor. Bunlar devletimizin bekası ve güvenliği için yapılan olmazsa olmazlardan. Peki, Gara operasyonu neden siyasetten, medyada bu kadar gündeme geldi. Elbette terör örgütü tarafında işkence altında tutulan 13 vatandaşımızın şehit edilmesi en önemli neden. Operasyonun ana hedefi olan kurtarma gerçekleşemedi. İşte burada üst aklın algı dalgası devreye girdi. Gelin kirli düşüncelerle oluşturulan başlıkları birlikte bakalım;

-          13 vatandaşımız pazarlıkla örgütten kurtarılabilirdi

-          PKK elindeki vatandaşlar TSK saldırısında yaşamını TSK’nın atışlarından dolayı yitirdi

-          Diğeri ise Türk savaş uçaklarının bombardımanından yaşamlarını yitirdiler

-          Uluslararası ve yerel unsurlar ile süreç yürütülerek başka sonuç elde edilebilirdi.

-          1994 yılında zorla alıkonulan 8 asker için yürütülen sürece benzer bir yol izlenebilirdi

-          TBMM’de gurubu bulunan HDP üzerinden bir çalışma da yapılabilirdi.

Liste uzun, işi işgalci İsrail asker kurtarma için yaptığı takaslara da getirenler var.

Türkiye yaklaşık 6 yıldır devlet görevlilerinden ve sivillerden oluşan 13 kişiyi elinde işkence tutan terör örgütü PKK’nın vatandaşlarımızı Gara’daki sözde hapishanede tuttuğu istihbaratı geldiğinde nasıl adım atması bekleniyordu? Acaba algı operasyonu altındaki zihinlerde olduğu gibi Türk Devleti ricacı mı olacaktı. Ya da örgütü himaye eden güçlerden yardım mı isteyecekti?

Bugün Suriye’nin kuzeyinde büyük harekatlar gerçekleştiren, Somali açıklarında gemilerine saldırı olduğunda savaş gemisi gönderen, Gine Körfezi'nde saldırıya uğrayan “Mozart” gemisinin Türk mürettebatını kaçıran korsanlara karşı hemen adım atan, dünyanın değişik noktalarında firari teröristleri istihbaratı ile yakalayıp getiren devlet aklı nerede nasıl hareket edeceğine karar vermiştir. Elbette karar ve planlama sürecinde riskler biliniyordu. Devlet her zaman en kötü senaryoyu da hesaplar..

Yaşanan gerçeklik ise örgütün çözüldüğü bir dönemde Irak kuzeyinde inlerine Gara’da girildiğinde teröristlerin teslim olacağını düşünen Kandil’deki Karayılan 13 şehidimiz için katliam emrini vermişti. Sorej kod adlı Kamuran Ataman hunharca katliamı gerçekleştirdi… Sonrasında yapılan resmi açıklama ile Türkiye yaşananları öğrendi..

İşte bundan sonra her zaman hazır bekleyen kara propaganda başladı. Al bayrağa sarılı tabutların her zaman şehitlerimizin bizi her seferinde birleştirmesi değil de “toplum bütün değil” mesajı algı operasyonu ile veriliyor. Çocuklarının naaşlarını otopside gören ailelere “bakın bu TC’nin işi’’ denilmeye çalışılıyor. Tam bir kara propaganda var ortada..

Siyasette bazı unsurlar iktidara karşı Gara’da yaşananlar için  tek yürek  olunmasını sağlayacak bir yaklaşımdan ziyade siyasi menfaatleri öncelikli  bir yaklaşım içerisinde oldular. Özellikle HDPKK dışında CHP-İYİ partinin duruşu derin sorgulamalar gerektiren bir tablo karşımıza çıkardı.

 537 gündür Diyarbakır’da annelerimizin (Almanya’da bir anne var) dağa kaçırılan çocukları için HDPKK İl Başkanlığı binası önündeki evlat nöbeti sürerken ortada yaşanan GARA tartışması daha derin anlaşılması gereken bir konu.. Yakın siyasi tarihimizde açılım süreci ve hendek terörünü yaşayan ülkemizde atılacak her adım ve yaşanan olaylara karşı alınacak pozisyon herkesin terörle mücadele konusunda yerini ortaya koyuyor. Büyük Kandil Harekatını yapacak güce sahip olan Türkiye, Gara operasyonun değerlendirmesini elbette yapacaktır.