Ben de onlardan biriyim.

Hatta derbileri olduğundan fazla abartıldığı ve beklenen futbol kalitesinin uzağında kaldığı için oldum olası da sevmem.

Dün de vasatı aşamayan bir derbiye şahitlik ettik.

Maç öncesi Fenerbahçe açısından en büyük motivasyon Kadıköy'deki yenilmezlik serisi iken, yirmi yıldır Kadıköy'de kazanamayan Galatasaray için ise belki de son yıllarda kazanmaktan başka hiçbir sonucun yaramadığı bir derbiye çıkıyor olmasıydı.

Bir gün önce şampiyonluk yarışındaki en büyük rakibi lider Medipol Başakşehir’in 3 puan kaybı ile iyiden iyiye umutlanan sarı-kırmızılılar kazanması halinde oldukça iddialı duruma gelecekti çünkü.

Fatih Terim cezalı Luyindama ve Marcao’nun yokluğunda savunmanın göbeğinde Donk ve Semih Kaya'yı tercih etti.

Ersun Yanal ise çok merak edilen kaleci tercihini Volkan yerine Harun’dan yana kullanırken, Valbuena,  Moses ve Soldado’yu da sonuca gidecek en etkili isimler olarak sahaya sürdü.

İlk yarıda her iki takım da futbol adına vasatı aşamazken, Hasan Ali Kaldırım’ın kırmızı kart ile oyun dışı kalması zaten var olan saha içi gerginliği iyice arttırdı.

İkinci yarıda ilk yarıdaki durgun futbol biraz olsun yerini heyecana bıraktı.

O dakikalarda Onyekuru ile öne geçen ve dev bir adım atan Galatasaray sonrasında Elif Elmas’ın golüne engel olamayınca ne 20 yıllık hasreti bitirebildi, ne de sezon sonu şampiyonluk iddiasını güçlendirebildi.

Bana göre Galatasaray dün Kadıköy’de şampiyonluğu bıraktı.

Fenerbahçe ise bu sezon alışık olduğumuz üzere idare etti.

Maçın hakemi Ali Palabıyık sert geçen ve 1 kırmızı, 8 sarı kart göstermek zorunda kaldığı maçta sonuca etki edecek hata yaptı mı? Tartışılır ama ben bu tartışmaların hep uzağında kaldım o yüzden yine yorumsuz.