Bazen ve özellikle yurtdışında iş toplantılarında tanıştığım yeni kişiler sohbetin bir yerinde; 

"Haa, demek bir kaç sektörün kurulusunda etkin oldunuz geçmişte, peki bu elektrikli araçlar ve şarj konuları bir noktaya ulaştığında ne yapacaksınız? " diye sorduklarında;

 "Belli ne yapacağım, galaksiler arası seyahatler başlayacağı için uzayda otel zinciri kuracağım"  diyorum.

Bir sessizlik oluyor önce.

Sonra da bana biraz tuhaf, biraz da acıyarak bakan gözler oluyor karşımda.

Halbuki, galaksi otelleri zincirimin ismi bile belli; Hilton'dan esinlenerek: Spaceton!

O acıyan gözler sonra meraklarını gideremeyip soruyu patlatıyor;

"E peki nasıl olacak bu?"

"Çok basit. Uzay arazileri (spaceland) topluyoruz. 

Oralara kuracağız. O gün uzayda hangi araçla seyahat edilecekse yakıt neyse onu ikmal edebilen, ışık yılı hızda giderken yorulan bedeni konaklanıp dinlendirebilen bir tesis zinciri olacak bu"

"Uzay arazisi mi? Pek komikmiş?

"Hiç komik değil. Gerçek. Tanıdığım önemli biri Malta hükümetinin uzay arazisini aldı. Zaten fikir bana oradan geldi"

"Uzay arazisi nasıl bir şey ki alinsin?"

"inanmıyorsunuz ama Birleşmiş Milletlere kayıtlı her ülkeye tahsisli arazi var. 

Bir ülke uzaya uydu atacaksa canı istediği bir yere atamaz. 

Uydusunu kendi arsasında yörüngeye yerleştirir."

"İlginçmiş de o arazi alan arkadaşın da mı otel kuracak?"

"Yoo. O arazisinde telekom şirketlerinin uydularına yer verdi. 

Kira alıyor ve çok başarılı oldu"

Ve bu konuşmanın sonunda bu yabancı kişiler - söylemeseler dahi - hayıflanarak kaçırdıkları fırsata üzülüp ayrılırlar benden.

Bu yapmayı sevdiğim bir şaka olmakla birlikte bugün dünya 'Galaksi Diplomasisi' kavramının içini doldurmaya ve yarınki yaşam alanlarındaki "hukuku" öngörmeye çalışıyor; uzayda karşımıza çıkabilecek varlıklarla iletişim, diplomasi ve hukuk!

Ve en yakın noktamızdaki durum: Birbirimize tahammülümüz yok olmuş.

Galaksi diplomasisi konuşulan bir zamanda nefret atmosferinde debelenme çaresizleriyiz.

Fena..