​FUTBOLUMUZDA NELER OLUYOR?

Fehmi KETENCİ 18 Oca 2018

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
25 Aralık 2017 günü akşamı oynanan Osmanlıspor-Başakşehir karşılaşması ile, ilk yarısı Başakşehir'in 36 puanla lider olarak kapandığı Spor Toto Süper Ligi'miz, İlhan Cavcav Sezonu'nun ikinci yarısı önümüzdeki günlerde (21 Ocak 2018)'de başlayacak.

      25 Aralık 2017 günü akşamı oynanan Osmanlıspor-Başakşehir karşılaşması ile, ilk yarısı Başakşehir’in 36 puanla lider olarak kapandığı Spor Toto Süper Ligi’miz, İlhan Cavcav Sezonu’nun ikinci yarısı önümüzdeki günlerde (21 Ocak 2018)’de başlayacak.

      1959 yılında başlayan Lig sistemli futbol heyecanımız, bu yıl 58. yılını tamamlayacak. Şimdiki adıyla; Spor Toto Süper Ligi, İlhan Cavcav Sezonu, aklımıza 58 yıl önceki nostaljik başlangıç öyküsüne dönmeyi getirdi.  

      Futbol Federasyonu Başkanı Orhan Şeref Apak'ın girişimleriyle kurulan ve o dönemdeki adı "Millî Lig" olan Türkiye Profesyonel Birinci Ligi'nin ilk maçı 21 Şubat 1959'da İzmir'de İzmirspor ile Beykoz arasında oynandı. İzmirspor'un 2-1 kazandığı maçın 11. dakikasında meşin yuvarlağı rakip filelere gönderen Özcan Altuğ, lig tarihine "ilk golü atan futbolcu" olarak geçti. O sezon 16 takımla oynandı. Takımlar, “Kırmızı” ve “Beyaz” ismiyle 8'erli iki gruba ayrıldılar. İki gurubun liderleri final oynayacaktı. “Beyaz Grup”un lideri Fenerbahçe ile “Kırmızı Grup”un lideri Galatasaray finale adlarını yazdırdı. İlk maçı 1-0 kaybeden Ignac Molnar yönetimindeki Fenerbahçe, rövanşı 4-0 kazanarak Türkiye 

1. Ligi'nin ilk şampiyonu unvanını elde etti.

      O günden bu güne Galatasaray 20 kez şampiyon olarak, şampiyonluk sayısında ilk sırayı alırken, Fenerbahçe 19 şampiyonlukla ikinci, Beşiktaş 15 şampiyonlukla üçüncü ve Trabzonspor 6 şampiyonlukla dördüncü olarak, futbol tarihimizde “dört büyükler” olarak anılmayı uzun yıllar sürdürdüler.

      Dört Büyüklerin bu hegemonyası 2009-2010 sezonunda, Trabzonspor’dan sonra Bursaspor, ikinci Anadolu takımı olarak, o günkü adıyla Turkcell Süper Ligi’nde 75 puanla  şampiyon oldu. Bursaspor muhteşem bir sezon geçirdi ve şampiyon dört büyüklerin yanına beşinci şampiyon takım olarak adını yazdırdı. 

      Bazen bir kaç Anadolu takımı zirve yolunda mücadele verdi ama Beş Büyüklerin dışında şampiyonluğa uzanan bir takım olmadı. 

      Şenol Güneş yönetimindeki Beşiktaş, iki yıldır çok başarılı oldu ve son iki sezonu şampiyon olarak tamamladı.

      Kayda geçen iyi ve kötü olayları ile 58. yılını geride bırakan Süper Ligimiz’de bu yıl oldukça ilginç şeyler yaşanıyor. Özellikle de, yıllardır “har vurup harman savurmak”tan dolayı borç içinde yüzen, özellikle büyük kulüplerimiz, son bir kaç yıldır finansal savruklukları nedeniyle UEFA Mali Denetiminde oldukça zor anlar yaşıyorlar. 

      Yıllar önce yaşanan “Şike olayları” nedeniyle tüm gözleri üzerimizde toplamış, bazı takımlarımızın “Avrupa kupalarından men cezası” almış, yaşanan bu sıkıntılı dönemlerden sonra, şimdi de UEFA’nın Finansal FairPlay kıskacında oldukça zor durumdalar. 

      Bu aşamaya gelinceye kadar, gerek “şike olayları” sürecinde ve gerekse, bir kaç yıldır yaşanan UEFA’nın Finansal FairPlay uygulamasından zarar gören kulüplerimizin bu duruma gelmesinde büyük ihmal ve sahiplenmeme ve denetim hatası yapan, “Futbolumuzu yönetenleri” asla göz ardı edemeyiz.

      Kulüpler, özellikle transfer politikalarında yaptıkları yanlış ve kontrolsüz harcamalarında tamamen denetim dışında bırakılmaları nedeniyle bu duruma gelindiğini sağır sultan bile duymuştu. Yaşananlarda bu kötü gidişe “dur demesi” gerekenler bugünkü durumdan baş sorumludurlar. 

      Gerek; Finansal FairPlay denetiminde hatalı bulunarak mali açıdan sıkı denetim kıskacında olanlar, gerekse; transfer ettikleri futbolcularla yaşanan finansal sorunları nedeniyle transfer cezası veya puan silme cezası alanların durumu ne olacak çok belli değil. Ama, iş başa düşmüştür. İşin şakaya gelir yanının da olmadığını, başta TFF olmak üzere, tüm profesyonel futbol kulüplerimiz iyi bilmelidirler. İşi ciddiye alıp bu dertten kurtulmanın çarelerine bakmalarının zamanı çoktan gelmiştir.

      Yoksa bundan, en çok zarar gören Türk Futbolu olacaktır.