Vakıf Katılım web

EGD KARTEPE ZİRVESİ

Serpin ALPARSLAN 27 Şub 2018

Serpin ALPARSLAN
Tüm Yazıları
Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) ile Türkiye Odalar Borsalar Birliği'nin (TOBB) birlikte düzenlediği 13. Kartepe Ekonomi Zirvesi geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirildi. 

Kocaeli Kartepe’deki zirvede 15 şehirden 200 gazeteci meslektaşımla birlikte oradaydık. Bu organizasyonu diğerlerinden ayıran zirveye katılan her ekonomi gazetecisinin ailesiyle birlikte olabilmesi. EGD burada önemli bir rolü üstleniyor.. Meslektaşların birbiriyle kaynaşmasının yanı sıra ailelerin de birbirleriyle diyaloglarının artmasına yardımcı oluyor.

Zirvede bu yıl da mesleki konular masaya yatırılarak, meslek ilkeleri tartışıldı. Yanı sıra, zirvenin konuklarından ve destekçilerinden Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Başkanı Kamil Yılmaz, yönetim kurulu üyeleri ile birlikte tohumculuk sektörü hakkında sunum yaparak sorularımızı yanıtladı.   

Öğrendik ki, Türkiye'nin 1990'da 97 bin ton olan sertifikalı tohumluk üretimi 2002 yılında 145 bin tona, 2016'da 958 bin tona ve 2017'de ise kendi rekorunu kırarak 1 milyon 49 bin 361 tona yükselmiş.

Geçen yıl 185 milyon dolarlık tohum ithal eden Türkiye, buna karşılık 136 milyon dolarlık ihracat yapmış. 2017 sonu itibarıyla da ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 73'e çıkmış.

Toplantıda hepimizin aklı, verilerin yanında aslında son yılların ana gündem maddesi GDO'lu üretim ve ithalat konusundaydı. 

Başkan Yılmaz bu konuda içimize su serpen bir açıklama yaptı: 

Türkiye'de üretilen tohumluklar doğaldır. Hiçbirisinin genetiği değiştirilmemiştir. Türkiye'de GDO'lu tohumların üretilmesi ve ithalatı yasak.

Bir diğer merak konumuz olan İsrail ile tohum alışverişimize de açıklık getirdi Başkan: Türkiye İsrail'den tohum alıyor ancak, İsrail'e tohum da satıyor. Toplam ithalatımız içinde İsrail'in payının önemsiz olduğunu söyleyebilirim.

Gelelim diğer açılamalara.. Kamil Yılmaz, tohumun, insanların beslenmesinin yanında giyinmesinde de çok önemli bir sektör olduğunu belirtti. Sanayileşmeye verilen önemin, tarımının zaman zaman ihmal edilmesine sebep olduğunun altını çizen Yılmaz, Cumhuriyet tarihinde yapılan çalışmaları da aktardı.

Türkiye'de ilk kez 1960'larda konuşulmaya başlanan 

Tohumculuk kavramının, 1963 sonrası ülkenin tohumluk üretimi, ticareti, sertifikasyonu, piyasa denetimi, standartları gibi kavramlarla tanıştığını ve 1980'li yıllara gelindiğinde de Türkiye'de tamamen kamu ağırlıklı bir tohumculuk sektörünün bulunduğunu belirtti. Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve sonrasında sektörde serbest piyasanın işletilmeye başlandığını, özel tohum şirketlerinin kurulmasına imkan verildiğini aktardı. 

Meyve, sebze ve süs bitkisi

Geçtiğimiz yıl Türkiye'de 238 milyon adet meyve fidanı üretildiğine dikkat çeken, 4 milyar adet sebze fidesi ve 1 milyar 619 bin adet süs bitkisi üretildiğine vurgu yapan Yılmaz, tüm bu üretimin tamamına yakınının özel sektör tarafından gerçekleştirildiğini aktardı. 

Gelelim hedeflerine; küresel tohum ticaretinde ilk beşe girmek. 

Bu hedef için olanca güçleriyle çalıştıklarını anlatan Başkan, 30-35 yıl önce tohumculukta ihracatın olmadığı Türkiye’de, 2017 yıl sonu itibariyle ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 90'ın üzerine çıktığını söyledi.

Gelelim hibrit tohumlara.. 

“Gerçekten verimi artıran; mısırda, domateste, biberde, ayçiçeğinde, salatalıkta önemli mekanizmalardan bir tanesi.” Diyor Yılmaz ve ekliyor: Hibrit tohumlar hiçbir zaman laboratuvar ortamında, yapay şartlarda elde edilmiş değil. Bunlar doğal ortamda saflaştırılmış... Hibrit tohum elde ederken melezleme yapılan bireylerin yakın akraba olması istenmez. Mümkün olduğu kadar uzak akraba olması istenir. Buradaki amaç en yüksek verimi sağlamaktır.

Tohumculuk şirketlerinin yüzde 93,5'i yerlidir. 

 Ne yazık ki sertifikalı tohum kullanımın yaygınlaşmasının çok uluslu şirketlerin ve büyük marketlere ürün satan tedarik zincirlerin işine yaracağını söyleyenler var. Bitkisel ürünlerde

üretim miktarları 2017’de tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde 68 milyon 61 bin ton, sebzelerde 30 milyon 826 bin ton ve meyvelerde 20 milyon 809 bin ton olarak gerçekleşmiştir. Bir

önceki yıla göre tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde yüzde 4,2, sebzelerde yüzde 1,8, meyvelerde yüzde 9,7 oranında artış olmuştur. 

Ülkemizde ekilen tarım alanları ürün gruplarına göre ya aynı kalıyor ya da azalıyor. O zaman bu üretim artışlarını nasıl sağlayabiliyoruz? Tabi ki en başta sertifikalı tohum üretimi ve

kullanımının yaygınlaşmasıyla ve modern yetiştirme tekniklerinin kullanılmasıyla artıyor. Sertifikalı tohum verimin en az yüzde 25, hibrit çeşitlerde yüzde 100 oranında artmasını sağlayan tohum demektir.

Güzel ve verimli bir hafta sonuydu.

Emeği geçen başta EGD olmak üzere herkese çok teşekkür ederim.