EFRAİM TÜRKÇE KONUŞSANA

Süleyman KORKMAZ
Tüm Yazıları
Bulgaristan'ın 1982'de 82 kiloda Avrupa Şampiyonu olan ünlü güreşçisi Efraim Kamberov organizasyon komitesinin gazetecilerle ropörtaj için ayırdığı zamanda bir Türk gazeteci ile görüşme yapıyordu.

 

Bulgaristan'ın  1982'de 82 kiloda Avrupa Şampiyonu olan ünlü güreşçisi Efraim Kamberov organizasyon komitesinin gazetecilerle ropörtaj için ayırdığı zamanda bir Türk gazeteci ile görüşme yapıyordu. Meslektaşımız İngilizcesi ile Efraim'in duygu ve düşüncelerini öğrenmeye çalışırken hem Efraim hem de karşısındaki Türk gazeteci doğrusu biraz zorlanıyordu. O zamanlar TRT spor ailesinin güreş uzmanı olan Mustafa Yener bu durumu fark edince Bulgar güreşçiye seslendi:

- Efraim Türkçe konuşsana ne uğraştırıyorsun çocuğu?

Şampiyon cevap verdi:

-Abi ne bileyim Türkçe sormadı ki soruyu.

Dakikalardır Efraim Kamberov ile röportaj yapmak için dil döken meslektaşımız şampiyonun Türkçe bildiğini görünce biraz kızardı biraz da bozardı. Efraim Kamberov'un Türk asıllı Bulgar güreşçi olduğunu o zaman öğrenen genç gazeteci daha sonra ropörtajına Türkçe devam etmenin rahatlığını yaşadı.

Florya'ya Terim bu şartlarda gelmez!

Şimdi Hollandalı teknik adamla lige devam eden ve hesaplara göre Avrupa Şampiyonası sonrası Fatih Terim'in Galatasaray'ın başına geçeceği yönündeki iddialara katılmam mümkün değil. Çünkü Fatih Terim futbol dünyamızın İmparatoru... Yani onun olduğu yerde ondan başka bir sorumlu olamaz. Ne var ki Galatasaray'ın yeni oluşturduğu Sportif A,Ş'nin başında eski Başkan Alp Yalman'ın bulunması Fatih Terim'in kafasındaki hesapları bozar... Yani bir dalda iki cambaz olmazsa Florya'da da iki "Büyük" olmaz. Sayın Alp Yalman gitmeyeceğine göre gözünüz kapalı olarak biliniz ki Fatih hocamız gelmez. Bunun şaşılacak yanı yok prensip meselesi.

Fatih Terim'i yakından tanımayanlar ya da ona sempati ile bakmayanlar onun bir kural adamı olduğunu fazla bilmezler. Konu Galatasaray olunca gerisi teferruattır. Ve bunun gibi birçok sözle Galatasaray'a duyduğu sevgi ve saygıyı dile getiren odur. Bir yerde tek sorumluluğun iki başlılıktan daha iyi olduğuna inandığı için prensiplerine bağlılığıyla ün yapmıştır.

Bu kar tutar mı acaba?

1987 yılına yeni merhaba denilmişti. Televizyona dansöz çıkacak mı çıkmayacak mı geyiklerinin üzerinden pek fazla zaman geçmemişti. O zaman Mecidiyeköy'deki Sabah Gazetesi'nde Naci Yalınkılıç ağabeyimizden Hollanda, Özden Kemertaş ağabeyimizden de denizcilik maceraları dinliyorduk. Öğleden sonra işler rolantiye girmişken kar tanecikleri uçuşmaya başladı penceremizin önünden. Naci Yalınkılıç uzmanına sordu hemen:

Özden bu kar tutar mı?

Rahmetli Özden ağabeyimiz önemli bir şey söyleyeceği zaman eliyle bıyıklarını kıvırır biraz düşünürdü. Hem bunları yaptı hem de gökyüzüne şartların izin verdiği kadar baktı. Sonra da soruyu cevapladı:

_ Yok tutmaz.

Ve ardında da devam etti:

- Denizciler havadan anlar!

Gazetecilikten önceki mesleği denizcilik olan Özden ağabeyimiz fena yanılmıştı. Bilmem kaç yılın en şiddetli kışı yaşandı. Kar durmak bilmedi fırtınaya dönüştü. Yollar izler kapandı. Gazeteden eve gidiş evden işe geliş meseleye dönüştü. Bu sıralarda Beşiktaş'ın 2000'lerin takımı denilen Dinamo Kiev ile İstanbul'da maçları bir kaç defa ertelendi ve sonunda 4 Mart'ta İzmir'de oynanabildi.  O tarihten sonra ne zaman kar yağsa hep Naci Yalınkılıç ağabey Özden abimize sorardı:

-Özden bu kar tutar mı sen bilirsin?

Başkan Yıldırım Tahsin Kaya'ya  değil sert kayaya tosladı!

Fenerbahçe'nin "Ali menfaatleri" için her şeyi yapmaya kararlı görünen Başkanı Aziz Yıldırım, Türkiye Kupası'nın final maçında Galatasaray tribününde olan birilerini gözüne kestirdi. Ayağa kalkıp ne kadar etkili ve güçlü bir başkan olduğunu hem de Galatasaraylılar'a karşı kanıtlamak üzereyken çattığı kişilerin savcı, hakim gibi sert kayalar olduğunu anladı. Aklına birden soğuk soğuk terlediği, sık sık tıbbı gözetime alındığı günler gelmiş olmalı ki fazla üzerine gitmedi. Daha sonrasında da bir basın toplantısı ya da kendisine yakın bulduğu medya mensuplarıyla sohbetler düzenleyip bu konuyu uzatıp sulandırmadı. Aldığı cezaya bile razı gelerek "Uslu çocuk" duruşu sergiledi. Eskiler boşuna dememişler: Bir musibet bin nasihatten iyidir...

Emre Mor futbolu sevdiriyor

A Milli Futbol Takımımızın Danimarka'da yaşayan gurbetçisi Emre Mor sol ve sağ ayağıyla yaptığı çalımları, top sürüşü verdiği isabetli paslarla "Yeni Messi" olmaya aday. 24 Temmuz 1997 doğumlu, 1.68 metre boyundaki Emre, öylesine zarif ve bitirici çalımlar atıyor ki, "Adeta rakibin içinden geçiyor"  yorumları yapılıyor.

Böylesine kaliteli bir futbolcuyu ve onun temiz yüzünü seyretmeye gelecek bayanları da hesaba katarsak çok özel seyircisi olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Daha şimdiden Almanya'nın Borussia Dortmund takımına imza atarak transfer bombasını patlatan Emre Mor'un daha büyük takımlarda da oynayacağını inşaallah göreceğiz. Emre Mor'un transferinde ve futbol hayatında büyük rol oynayan Muzzy Özcan ülkemize Drogba ve Mancini gibi önemli isimleri getiren bir FİFA menajeri.   Sneijder'in Galatasaray defteri kapanacak. Ronaldinho'yu Beşiktaş alamaz diyen Muzzy Özcan'ın bakalım Galatasaray için tahmini tutacak mı?