DÜZENLİ VE KISA BİR DÖNEM SULTAN III. OSMAN HAN (1754-1757)

Dr. Öğr. Enes DEMİR
Tüm Yazıları
II. Osman (Osman-ı Sâlis), 3 Ocak 1699 günü Edirne'de doğmuştur.

Sultan III. Osman’ın Şehzadelik Dönemi

III. Osman (Osman-ı Sâlis), 3 Ocak 1699 günü Edirne’de doğmuştur. Babası Sultan II. Mustafa, annesi Şehsuvar (Valide) Sultan’dır. Ağabeyi Şehzade Mahmud (Sultan I. Mahmud) gibi Edirne’de doğan Şehzade Osman, bu yönüyle Edirne’de doğup tahta geçen son Osmanlı padişahıdır.

Şehzade Osman, dört yaşına kadar babasının Edirne’de bulunmasından dolayı Edirne Sarayı’nda yaşamış; 1703 yılında babası Sultan II. Mustafa’nın tahttan indirilmesi ve amcası Sultan III. Ahmed’in tahta geçmesi sonucu, kardeşleriyle birlikte Edirne’den İstanbul’a gönderilmiştir. Topkapı Sarayı’ndaki dairesinde 51 yıl gibi uzun bir süre şehzadelik hayatı geçirmiştir. Bir şehzade için oldukça uzun bir süreç olması hasebiyle, Şehzade Osman’ın sinirli ve öfkeli bir karaktere sahip olduğu ifade edilmektedir. Topkapı Sarayı’ndaki şehzadelik döneminin 27 yılı, amcasının saltanatı döneminde, geri kalan 24 yılı ise ağabeyi Sultan I. Mahmud’un saltanatı döneminde veliaht şehzade olarak geçmiştir. Bu açıdan III. Osman, şimşirlik dairesinde en uzun kalan şehzade olarak ifade edilebilir.  

Bu süreçte kişisel eğitimiyle meşgul olan Şehzade Osman, amcası Sultan III. Ahmed’in 1712 yılındaki Edirne gezisine katılmış, daha sonra İstanbul’daki muhtelif gezilerde de gerek amcası gerekse ağabeyinin maiyetinde yer almıştır. Şehzadelik döneminde meşgale olarak ilgilendiği marangozluk mesleği kapsamında “pîştahta” adı verilen taşınabilir küçük yazı masaları ve çekmeceler yaptığı kaydedilmektedir.

Saltanatının Başlangıcı ve İlk Yılları

Ağabeyi Sultan I. Mahmud’un vefatı üzerine 13 Aralık 1754 tarihinde bir  Cuma günü Osmanlı tahtına cülûs eylemiştir. Tahta çıktıktan sonra Eyüp Sultan Türbesi’ne ziyarette bulunmuş ve Şeyhülislam tarafından kendisine kılıç kuşandırılmıştır.

55 yaşında padişahlık makamına gelen Sultan III. Osman, tahta çıktığında Osmanlı Devleti Avusturya, Rusya ve İran ile olan savaşları tamamlamış; dengeli ve kazançlı antlaşmalar imzalayarak bir sulh devrine girmişti. Ayrıca iç asayişi büyük oranda temin eden ve mali dengeyi sağlayan bir tahtı devralması hasebiyle Osman Han’ı büyük sorunlar beklemiyordu.

Tahta geçtikten sonra sadrazam başta olmak üzere birçok yöneticiyi değiştiren Sultan III. Osman’ın üç yıla yaklaşan saltanatı süresince altı farklı sadrazamı vazifeye atadığı görülmektedir.

Sultan III. Osman’ın saltanatı döneminde sadrazam olarak tayin ettiği paşalar sırayla; Çorlulu Köse Bahir Mustafa Paşa, Hekimoğlu Ali Paşa, Naili Abdullah Paşa, Silahdar Bıyıklı Ali Paşa, Yirmisekizzade Mehmed Said Paşa ve Koca Ragıp Paşa’dır. Padişahın sürekli sadrazam değişikliği yapmasında; paşalar hakkında çıkan dedikodulara itibar etme, paşalar hakkında yolsuzluk iddiaları, görev ihmali ve halkın şikâyetleri gibi nedenler etkili olmuştur. Ayrıca Sultan Osman Han, kısa saltanatı döneminde dört farklı Şeyhülislam tayin etmiştir. Padişahın bu kadar sık idareci değiştirmesinde Dârüssaâde ağası tayin ettiği ve adeta padişah danışmanı olarak görev yapan Ebülvukûf Ahmed Ağa’nın etkisi olduğu iddia edilmektedir.  

Devlet işleriyle yakından ilgilenen ve verdiği emirlerin uygulanma durumunu takip eden Sultan III. Osman’ın çoğu kere şehir içinde tebdil-i kıyafet gezilere ve teftişe çıktığı takip edilmektedir.

Sultan III. Osman devrinde, İstanbul’da meydana gelen iki büyük deprem ile yaşanan sel felaketi ve büyük yangınlar, devleti en çok meşgul eden meseleler olmuştur. Bu dönemde gerçekleşen dört büyük yangın; Mahmut Paşa, Kadırga Limanı, Hoca Paşa ve Cibali yangınlarıdır. Bu yangın ve depremlerde birçok cami, ev ve devlet dairesi yanmış, yıkılmış veya hasar almıştır. Yoğun soğukların olduğu Ocak 1755’te Haliç donmuş ve Sütlüce-Eyüp arası deniz üstünden yürünerek geçilmiştir.

Bu dönemde padişahın titiz tavrı nedeniyle devlet bütçesinin korunmasına özen gösterilmiş ve yıllık devlet bütçesi fazla vermeye devam etmiştir. Yine padişahın otoriter kişiliği sayesinde, Osmanlı taşrasının muhtelif yerlerinde ortaya çıkan eşkıyalık hareketlerinin bertaraf edilmesine yönelik tedbirler ivedilikle alınabilmiştir. Sultan III. Osman tarafından Anadolu’dan ve Rumeli’den İstanbul’a yönelik göçlerin engellenmesi için yasak konulmuş ve işi olanlar dışındaki kişilerin İstanbul’a girişine izin verilmemiştir.

Diplomatik İlişkiler

Sultan III. Osman Han devri, dış politika da ağabeyi Sultan I. Mahmud’un saltanatında tesis edilen barış döneminin devamı olmuştur. Avusturya’dan ayrı olarak güçlenen Prusya Devleti (Almanya) ile ikili ilişkilerin geliştirilmesine yönelik ikili görüşmeler bu dönemde yapılmıştır.

Sultan III. Osman’ın saltanatı dönemine denk gelen bir başka önemli gelişme ise Avrupa’da 1756 yılında başlayan ve 1763’e kadar devam eden Yedi Yıl Savaşları’dır. Fransa-Rusya ve Avusturya ittifakının İngiltere ve Prusya ile yaptığı bu savaşlara Osmanlı Devleti müdahil olmamıştır. Haddizatında Prusya başta olmak üzere diğer devletlerin Osmanlı’yı taraf olmaya yönelik çalışmalarına da itibar edilmemiştir.

Osmanlı Devleti’nin savaşa dâhil olmasına yönelik savaşın tarafı devletlerin İstanbul’daki elçileri ile padişah nezdindeki teşebbüslerine dair padişaha sunulan raporda; “Bu devletlerin birbirlerinin kuvvetlerini kırmalarının “Hayırlı” olduğu şeklinde değerlendirilme” yapılmıştır.

Diplomatik olarak bu dönemde yapılan ilk ve tek resmi antlaşma, Danimarka Krallığı ile Osmanlı Devleti arasında imzalanan Seyrüsefain (Deniz yolu) ve ticaret antlaşmasıdır.

Sultan III. Osman’ın Vefatı ve Hakkında Değerlendirme 

Osman Han, 2 yıl 10 ay 17 gün süren devlet başkanlığının ardından 30 Ekim 1757 tarihinde vefat etmiştir. 58 yaşında vefat eden padişah, babası ve ağabeyinin bulunduğu Eminönü’ndeki Hatice Turhan Türbesi’ne defnedilmiştir.

Sultan III. Osman Han sert mizaçlı, tedbirli ve otoriter kişiliği ile dikkat çekmektedir. Saltanatı süresince devlet işlerini yakından takip etmiştir. Padişahın kısa saltanatı döneminde, ağabeyi Mahmud Han tarafından inşasına başlanan Nur-u Osmaniye Camisi tamamlanmış ve 5 Aralık 1755 Cuma günü büyük bir törenle ibadete açılmıştır. Camiye, Sultan III. Osman’ın ismine atfen Nur-u Osmaniye adı verilmiş ve Sultan III. Osman vakfı olarak tescil edilmiştir. Fatih/Çemberlitaş’taki bu külliye, cami dışında kütüphane, medrese, imaret ve türbeyi de içinde barındırmıştır.

Padişah tarafından ayrıca Üsküdar/Salacak Sahilinde İhsaniye Camisi ile gemilerin kıyıya rahat yanaşabilmeleri için Ahırkapı’da bir büyük fener inşa ettirilmiştir. Topkapı Sarayı’nın karşısında Divan yolunda bulunan ve sadrazamların kullandığı Bâb-ı Âlî’deki ilk hükümet binasının yapımı da Sultan III. Osman’ın emriyle 1756 yılında başlatılmıştır.

Sonuç olarak Sultan III. Osman’ın kısa bir süreyi ihtiva eden saltanatı, birçok açıdan durgun olmasına rağmen askeri ve diplomatik açıdan sakin ve dengeli bir sürecin yaşandığı, devlet otoritesi, askeri, ekonomik ve sosyal açılardan da düzenli bir dönem olmuştur.

Önemli Kaynak

 (Fikret Sarıcaoğlu, “Osman III”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, c.33, ss.456-459.)