DÜZENLEME ÇİFTLİĞİ

Yusuf DİNÇ 06 Nis 2018

Yusuf DİNÇ
Geçtiğimiz temmuz ayında bu köşede halktan para toplayan gölge bankacılığı nitelikli kurumların düzenleme altına alınması ve düzenleyicilerin proaktif olması gerektiğini tartışmıştık.

Fakat bir şekilde gözden kaçırılan alanlar olmaya devam ediyor ve mağduriyetler büyüyor. Tabiki meşhur dolandırıcı Sülün Osman’ın yaklaşımıyla bu tip mağduriyetler aslında kendileri mağdur etme niyetinde olanların düştüğü bir tuzak olarak da ele alınabilir. Çünkü ulaşılamayacak aşırı karların önerildiği haller görülmektedir. Bir tanesi de Çiftlikbank’tır.

Çiftlikbank’ın bu denli büyümesi aslında finansal alanın bir düzenleme çiftliği olmasındandır. Bu öyle bir çiftliktir ki düzenleme yokluğu çekilir. Türkiye’de finansal piyasalar düzenlenmiş olması halinde piyasadır. Hatta önce düzenleme getirilir sonra ürün ve kurumlar ortaya çıkar.

Finansal piyasaların geliştiği ekonomilerdeyse fon toplama sonucu veren faaliyetler sermaye piyasaları kurumuna doğrudan konu edilir. Bu ekonomilerde mevcut düzenlemeler iki kişinin menkul kıymet saydığı her işlemi sermaye piyasaları kurumunun konusu kabul eder ve düzenleme alanına alır.

Türkiye’de ise düzenlenmemiş bir iktisadi faaliyet olumsuz sonucu çıkana kadar hukuki zemine taşınamamaktadır.

Bu anlamda Türkiye henüz düzenleme tecrübesinin başındadır. Son Sermaye Piyasası Kanunu’nun yürürlüğünden önce 80’lerde hazırlanan kanun cariydi. Bu kanunun amaca işaret eden ilk maddesi ancak ve sadece küçük yatırımcının korunmasını hedefliyordu.

Banker krizi sonrası ortaya çıkan bu düzenlemenin, Türkiye ölçeğindeki bir ekonominin sermaye piyasalarının küçük yatırımcının korunması gereken bir yer olduğuna işaret etmesi ironidir. Bu sorun düzeltilmiştir. Fakat gelişmeler bu maddenin ruhu etrafında şekillenmektedir. Böyle olmaya devam edeceği de anlaşılmaktadır.

Çözüm getirmek için önalıcı düzenleme anlayışının finansal piyasa düzenleyicilerinin tutumuna dönüşmesini beklemek gerekir.

Çiftlikbank gibi Ponzi şemalarının Türkiye önemindeki bir ekonomide hiçbir zaman ortaya çıkmaması gerekir. Artık bunların türeyemeyeceği veya türemeleriyle doğrudan düzenleme alanına alınmaları sonucunu verecek tedbirler geliştirilmelidir.