​DİLİN MATEMATİĞİ VE OKURYAZARLIK

Doç. Dr. Can CEYLAN
Tüm Yazıları
Peki matematik öğrenmek için en iyi dil hangisidir?

Ülkemizde hem matematik öğrenimi hem de yabancı dil öğrenimi, millî eğitim sistemimizin en büyük sorunlarından biridir. Türkçe konusunda da iyi olduğumuz söylenemez ama en azından âilede, sokakta, çarşıda pazarda konuşulan günlük dil ile kurtarıyoruz. Dillerin matematiği olduğu ve Türkçe’nin en güçlü matematiğe sâhip olduğu bilinmektedir. Yâni Türkçe’ye kurallar hakimdir ve istisnalar çok azdır. Oysa İngilizce neredeyse çok az kuralın olduğu ve istisnaların - özellikle telaffuz konusunda - hâkim olduğu bir dildir. Belki dil öğrenimi ile matematik öğrenimi arasındaki ilişkiyi geliştirirsek her iki sorunun üstesinden gelmiş oluruz. 

Peki matematik öğrenmek için en iyi dil hangisidir? İpucu verelim: Şu anda o dillerden biriyle yazılmış bir metni okuyorsunuz. Araştırmalar Çinliler, Japonlar, Koreliler ve Türklerin sayılar için daha basit kelimeler kullandıklarını, matematik kavramlarını İngilizce’den daha açık bir dille ifâde edebildiklerini, bu sâyede küçük çocuklar için saymayı ve aritmetiği daha kolay hâle getirdiklerini gösteriyor. Okuryazarlık ile matematiksel düşünme arasında güçlü bir ilişki var. Son zamanlarda yapılan araştırmalardan birinde (1), kafa karıştıran İngilizce kelimelerin, daha zayıf aritmetik ve sayma becerilerine neden olduğu saptandı. 

Çince’de sâdece dokuz sayı adı varken, İngilizce’de iki düzineden fazla özgün sayı adı bulunuyor. Sorun “11”de başlıyor. İngilizce’de “11” sayısı için özgün bir kelime (eleven) bulunurken Çince (aynı zamanda Türkçe, Japonca ve Korecede de) “on-bir” olarak tercüme edilen ve önce “on”un söylendiği sayı isimleri bulunuyor. Bu, sayının basamak değerini, aynı zamanda sayı sisteminin 10’lu birimlerden oluştuğunu anlamayı daha da kolaylaştırıyor. 10’dan sonraki İngilizce sayı isimlerinin basamak değerleri net değil. Araştırma, 17 (seven-teen) gibi “teen” ile biten sayıların, basamakların yerini değiştirerek çocukların kafasının kolayca karışmasına sebep olduğunu ve çocukların 17 ile 71′i karıştırabildiklerini söylüyor. Aynı araştırma, birkaç basamaklı toplama ve çıkarma yapıldığı zaman, İngilizce sayılarla çalışan çocukların iki basamaklı sayıların, birler ve onlar basamaklarından oluştuğunu anlamakta zorluk yaşadıklarını ve daha kolay hata yapabildiklerini ortaya çıkardı. Matematik İfadeler (Math Expressions) yazarı Dr. Fuson, “Bunlar küçük meseleler gibi görülebilir, fakat problem çözmek için gerekli diğer zihinsel adımlarda daha çok hata yapılmasına ve çalışan belleğin kapasitesinin boşaltılmasına neden olurlar” diyor. 

Birçok Doğu Asya ülkesinde birinci sınıfta öğretilen “onluk yaparak” toplama ve çıkarma stratejisini kullanmak, İngilizce konuşanlara kıyasla Çince konuşanlara daha doğal geliyor. İki sayıyı toplarken, öğrenciler sayıları parçalarına ya da toplayanlarına ayırıyor ve onları birler ve onlar olarak yeniden gruplandırıyor. Örneğin 9+5, 9+1+4 oluyor. Dr. Fuson “Onluk yap” metodunun, iki basamaklı ve üzeri sayıları toplama ve çıkarmaya hâkim olmada güçlü bir araç olduğunu söylüyor. 

Farklı dillerde sayıların birebir çevirisi

Aşağıda farklı dillerde sayıların nasıl adlandırıldığı yer alıyor. İngilizce dışındaki bâzı diller, sayıların sayı değerlerini daha açık bir ifade ile tanımlıyor. 

Dil 17 27

İngilizce yedi-on yirmi-yedi

Çince on-yedi iki-on-yedi

Japonca on-yedi iki-on-yedi

Türkçe on-yedi yirmi-yedi

Amerika’daki birçok öğretmen, öğrencilerine “onluk yap” metodu eğitimini arttırdı ve birçok eyâlet yönetimi, birinci sınıflarda toplama ve çıkarma için bu metodu kullanmayı gerekli kıldı. 2011 yılında 94 ortaokul öğrencisine uygulanan Gelişimsel Yetersizlikler Araştırması’na (Research in Developmental Disabilities) göre birinci sınıfların sayı değerinin ne olduğunu anlaması, üçüncü sınıfta iki basamaklı sayılarla toplama yapma becerisiyle ilgili önceden bilgi verebiliyor. 

Oldukça hassas ve üzerinde pek çok çalışma yapılmış bir konu olan Asya ve Amerika arasındaki matematik başarısı farkı, aslında dilden çok daha karmaşık temellere dayanıyor. Örneğin Çinli öğretmenler, matematik kavramlarını açıklamaya ve öğrencileri zor sorular üzerinde çalışmaları için teşvik etmeye daha çok zaman ayırıyorlar. 2010 yılında yapılan bir çalışmaya göre Çinli aileler evde, aritmetik bilgilerini ve oyunları öğretmeye ve sayıları günlük yaşamda kullanmaya daha çok zaman ayırıyorlar. Yapılan araştırmalar, Çinli küçük çocuklar anaokuluna başladıklarında, Çinli anne babaları tarafından tipik bir şekilde öğretilen toplama ve sayı sayma becerileri açısından Amerikalı akranlarına göre çok daha önde olduğunu ortaya çıkardı. 

Matematikte, bir kavram diğerinin temelini oluşturuyor. Amerikalı öğrenciler liseye gidene kadar uluslararası başarı sınavlarında 65 devletten  otuzunca sıradayken, Çinli ve Koreli öğrenciler dünyâya öncülük ediyorlar. İngilizce’nin olumsuz etkisi, 2014 yılında, yaşları 3 ile 4,5 arasında değişen 59 İngilizce konuşan ve Ottawa’da yaşayan Kanadalı öğrenci ile İstanbul’da yaşayan 88 Türk öğrenciyi karşılaştırarak yapılan bir çalışmada da ortaya çıkarıldı. Çalışmada Türk çocuklar Kanadalılara göre sayılar ve sayma konusunda daha az yönerge aldılar. Ancak, Carleton Üniversitesi Bilişsel Bilim Enstitüsü’nün müdürü Jo-Anne LeFevre tarafından yapılan çalışmaya göre yine de Türk çocuklar laboratuarda sayılı pano oyunuyla yapılan çalışmadan sonra sayma becerilerini daha çok geliştirdiler. Dr. Le-Fevere, “Türk öğrenciler sayı saymayı kendi dillerinde öğrendikleri zaman sayma konusunda İngilizce öğrenen öğrencilere göre daha erken uzmanlaşıyorlar” diyor. 

Kaş yapamayıp göz çıkarmak

Bu bilimsel bulgulardan yola çıkarak şunu da söyleyebiliriz. Aslında okullarımızda “İngilizce öğrenmek” ve “İngilizce eğitim” arasındaki farkı göz önünde alıp, tüm dersleri İngilizce yaparak Türkçe’nin Matematik öğrenmede sağladığı avantajı bir tarafa bırakıyoruz ve doğru dürüst öğretemediğimiz İngilizce ile hem matematik öğrenmeyi engelliyor hem de Türkçemize haksızlık etmiş oluyoruz.

(1) http://online.wsj.com/articles/the-best-language-for-math-1410304008