DERELER AKAR YOLUNU BULUR

Fehmi KETENCİ 27 Tem 2021

Fehmi KETENCİ
Rize ve Artvin ilçelerinde meydana gelen yoğun yağışlar ve bu yağışlar sonrasında meydana gelen sel felaketleri konusunda "Karadeniz kaderini kendi belirler" başlıklı dünkü yazımda bölgeyi iyi bilen olarak, bölgenin jeolojik yapısı ve meteorolojik hareketlerinden kısa ve özet bilgiler vermiş, böylesine hızla değişkenliklerin nedenlerini anlatmaya çalışmıştım.

Rize ve Artvin ilçelerinde meydana gelen yoğun yağışlar ve bu yağışlar sonrasında meydana gelen sel felaketleri konusunda “Karadeniz kaderini kendi belirler” başlıklı dünkü yazımda bölgeyi iyi bilen olarak, bölgenin jeolojik yapısı ve meteorolojik hareketlerinden kısa ve özet bilgiler vermiş, böylesine hızla değişkenliklerin nedenlerini anlatmaya çalışmıştım. 

    On gün önce, Rize’nin Güneysu ilçesini dağlardan denize kadar sulayan eski adıyla Askoroz Deresi üzerinde özellikle Güneysu ilçesinin dere  yatağına yakın bölgelerinde meydana gelen, mal ve can kaybı yaşatan sel felaketi ve on gün sonra devam eden yoğun yağışların bu kez Artvin’in Arhavi ilçesinden Karadeniz’e ulaşan ve ilçenin hemen batısında yer alan en büyük mahallelerinden Boğaziçi Mahallesi’nde tüm mahalleyi kaplayan sel felaketinin geride bıraktıklarıyla ilgili yaşanan çaresizlikler hala unutulamadı .  

     Dünkü yazımda şunu yazmıştım; Doğu Karadeniz, Kaçkar dağları üzerindeki yaylalarda oluşan binlerce küçük ırmakdan beslenen yaklaşık 15-20 büyük dereden oluşan bir yerleşik jeolojik yapıya sahip. Yıllardır doğal yapısının dışına çıkarılma gibi zorlamalarla karşı karşıya bırakılmıştı. Göz göre, göre yapıılan bu yanlışlarda, ana dereleri besleyen küçük ırmaklar da dahil olmak üzere, çoğunun, kendi yarattık ları yataklarının değiştirilmesi sonrasında ana derelere taşıdıkları yağmur sularıyla iyice kontrolden çıkmış durumda.

    Yazmıştım; dereler için söylenmiş asla akıldan çıkarılmaması gereken bir söz var; “Su akar mutlaka kendi yolunu bulur” tanımlaması, Doğu Karadeniz’in kendi oluşturduğu jeoloji haritasi için önemsenmesi gereken bir söylemdir. Bölgeyi iyi tanıyan eskilerimiz bunu her zaman dile getirmişlerdir. 

     Doğu Karadeniz’deki jeolojik yapının oluştırduğu meteoroloji olaylarının en bilineni; yoğun ağaçlarla kaplı bu  yemyeşil bölgede, yılın birçok ayında, ortalama olarak metrekareye yetmiş kilogram yağışın düşmesi ve kendi jeolojik planlaması içinde fazla hasar vermeksizin çoğunlukla 40-60 derece eğimli yamaçlarından dere yataklarına doğru oluşturduğu sel hareketlerinin, bu dereler kanalıyla denize ulaşabilmeleriydi. Bu dereler kendilerinin oluştırdukarı yataklarında yapı olarak sıklıkla yarattıkları küçük göletleriyle, derelerin akış hızlarını dengelerken, vadilerin en güvenilir, en vazgeçilmez bitki yapısı kızılağaçlar, heyelanla rı engelleyen doğal koruyuculu klarıyla, dere yataklarında meydana gelecek münferit toprak kaymalarını olabildiğince önle rlerdi. 

     Karadeniz’de bugün yaşanaların nedeni, bu derelerin kendi çizdikleri yataklarının değiştirilmesi, yatakları koruyan bitki örtüsünün kesilerek çoğunlukla çay bahçelerine dönüştürülmesi, HES’ler veya benzeri zorlayan değişimlerle, derelerin kendilerinin oluşturdukları ya taklarından zorla koparılması, akarlarının değiş tirilmesi ve farklı yönlere doğru gitmeye zorlanmaları, ırmakların akışını düzenleyen göletlerin yok edilmesi DoğuKaradeniz’deki son yaşananları hazırlayan önemli nedenlerden olmuştur. Dere yataklarının değiştirilmesi ve buraların imara açılması, yerleşim yerlerine dönüştürülmesi, buralardaki yapılaşmanın çoğunun mühendislik eseri olmaması bugün yaşananların en belirgin nedenlerindendir. 

     Fazla uzağa gitmeye gerek yok. Artvin’in Arhavi ilçesinde  büyük hasara neden olan Arhavi Deresi’nin taşması sonrası yaşananlar, havadan Drone çekimlerine yansıyan görüntülerinde var. Dere yatağının doğu yanındaki Boğaziçi Mahallesi’nin selden sonraki görüntülerinden çok net görebiliriz. Hemen sahil yoluna bitişik mahalle, ilçe yolu ve köpru arasına sıkıştırımış, hatalı dere yayağı düzenlemesiyle, mahalleye felaketi yaşatmıştır.

     Doğu Karadeniz’de yağmurlar; dağ zirvelerinde yoğunlaşan bulutların yamaçlara bıraktığı yağmur sularının doldurduğu derelerden denize varmakta acelecidirler.

     Günü kurtrma önlemleri ile bu sorunun çözümüne ulaşmak mümkün değil. Bölge asıl yağmurun yoğun olacağı aylara daha yeni girecek. Ağustos ve eylül aylarında  şimşekler ve gökgürültüleriyle fırtına şeklinde gelecek yoğun yağmurlar, özellikle yamaçlarıdan akan azgın suları yla yanlış planlanan dereleri iyice kontrolden çıkarabilecektir. 

     Kısacası bölge asıl yağmurlu dönemine yeni girecektir.

     Herkes bildiğini okuyor ama unutulmaması gereken “Doğu Karadeniz’de sular, dayatmayı kabul etmez, dereler akacak ve mutlaka bildiği, alıştığı yolunu bulacaktır”. 

     Siz ne kadar zorlasanız zorlayın!..