CRR'DE GERÇEKLEŞEN YÖNETİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİNLİKLERE NASIL YANSIYACAK?

Micheal KUYUCU 16 Ara 2021

Micheal KUYUCU
Tüm Yazıları
İBB bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren Cemal Reşit Rey Konser Salonunun genel yayın yönetmenliği el değiştirdi.

İBB bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren Cemal Reşit Rey Konser Salonunun genel yayın yönetmenliği el değiştirdi. Yerel seçimlerin ardından Ekrem İmamoğlu’nun desteği ile göreve getirilen Cem Mansur’un yerine geçtiğimiz günlerde Murat Cem Orhan’ın getirildiği açıklandı. 2022 yılından itibaren CRR’nin genel yayın yönetmenliğini Murat Cem Orhan sürdürecek.

Bu tarz görev değişiklikleri her zaman olur, medyanın, sanatın doğasında var. Ancak bu değişiklikle ilgili iki konu benin ilgimi çekti. Birincisi bu değişikliğin üslup ve biçimi oldu. Murat Cem Orhan göreve getirişini İBB Basın Bürosu “uluslararası konser salonu CRR’ye yeni ve genç bir yaklaşım kazandıracak” kişi açıklamasıyla duyurdu. Görevden alınan Cem Mansur ile ilgili “yönetsel fikir ayrılıkları” nedeniyle görevden alındığı açıklandı.

Cep telefonuna gelen ayrılık mesajı

Bunun üzerine Cem Mansur’da kırgınlık içinde olduğunu belirten bir açıklama yaptı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan randevu talep ettiğini ama bu randevuya yanıt almadan apar topar görevine son verildiğini söyledi. “Ben başkanla görüşmeden imza atmam” diyen Mansur: “27 Kasım Cumartesi Sabah cep telefonuyla çekilmiş yazının fotoğrafı mail ile gönderildi. Özensiz ve telaşlı yapıldığı belli olan kısa açıklamada ‘farklı kültürel projelerde birlikte çalışmayı arzuladığımızı belirterek yönetsel fikir ayrılıkları sebebiyle genel sanat yönetmeni olarak birlikte çalışamayacağımızı bilgilerinize rica ederim’ cümlesi yer alıyordu. Gerekçe olarak ‘yönetsel fikir ayrılıkları’ sözünü ilk burada gördüm” açıklamasını yaptı.  

Mansur kırgın ayrıldı

Bu olayın patlak vermesi ile beraber yine her kafadan bir ses çıktı. Bu olayı içine sindiremeyen Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Mansur’a İDSO (İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası) Cuma konserini yönetme teklifini götürmüş. İddialara göre Mansur görevi kabul etmiş. Öte yandan Cem Mansur geçtiğimiz günlerde görevden alındıktan sonra dünyanın en önemli kemancılarından biri olan Gidon Kremer’in CRR Senfoni Orkestrasıyla birlikte verdiği konseri yönetmek için sahneye çıktı. Sahneye çıktıktan sonra isim görevine son verilmesi ile ilgili yaşadığı kırgınlığı dile getiren Mansur, tam projelerini hayata geçireceği sırada dört, beş aylık bir süre ile kısa görev alan sanat yönetmeni olduğunu söyledi ve duygularını paylaştı. Bu konu merkez medyada pek haber olmadı. Daha çok sola yakın görüşlere sahip gazetelerde haber oldu. Konuyu işleyen bazı gazeteler Ekrem İmamoğlu için “bir açıklama borcu” var şeklinde sitemlerde de bulunuldu.

Bu görev değişiminde Ekrem İmamoğlu’nun rolü nedir, o mu istedi, yoksa onun kurmayları mı istedi. Bunu bilemeyiz. Ancak bu olaydan hareketle benim ilgimi çeken ve asıl vurgu yapmak istediğim konuya geçmek istiyorum.

İki farklı CRR var

CRR‘de yapılan etkinlikleri yaklaşık beş yıldır yakından takip eden bir müziksever olarak hem kendimin hem de çevremdeki dostların gözlemlerini dile getirmek istiyorum. Bu yorumum asla politik bir yorum değil, sadece bir istatistiki tespit. AK Parti döneminde CRR’in müzikal faaliyetleri ile CHP‘nin İBB’yi almasından sonra CRR’in müzik etkinlikleri arasında çok ciddi bir fark oldu. Her ikisini de yakından takip ettim. Cem Mansur’un müzisyen kimliğine hayranım onunla tanışmak kısmet olmadı ama yaptığı işleri sonsuz takdir eden biriyim. Ancak CRR’de iki partinin yönetiminde yapılan etkinliklerde yaşanan bu farkın, biraz da Mansur’dan kaynaklandığını düşünüyorum. Neden mi?

CRR’deki etkinlik çeşitliliği azalmıştı

Cem Mansur’dan önceki yönetim CRR’de popüler müzikten klasik müziğe, alaturkadan türkülere kadar tüm müzik türlerini içine alan bir müzik etkinlik politikası izliyordu. Cem Mansur ise bu politikayı tamamen değiştirdi ve CRR’yi bir klasik müzik etkinlik merkezine dönüştürdü. AK Parti yönetimindeki CRR de müzikal evren daha genişken daha farklı mozaikleri içine alırken, İmamoğlu dönemindeki CRR de müzikal evren sadece klasik müzikle sınırlandı.  CRR’de pop müzik konserleri bile oluyordu. Ama pop dediğime bakmayın, nostaljik anma konserleri, senfonik orkestra ile yapılan pop müzik konserliydi bunlar. Yurt dışından önemli yorumcular da sahne alıyordu. Mesela ben bir Ayten Alpman bir Cem Karaca gecesine tanıklık etmiştim ki hala unutmam. Kayahan ile ilgili yapılan senfonik anma gecesini de unutmam. Dünyaca ünlü Yunan yorumcu Goerge Perris’in konseri yine unutamadıklarım arasındadır. Emel Sayın, Ahmet Özhan gibi hiçbir sahnede göremeyeceğimiz alaturkacılar CRR’de sahne almıştı. Öyle bir hale gelmişti ki CRR, etkinlik takvimini dört gözle bekler ve bilet bulmak için adeta savaşırdık. Çünkü tüm etkinlikler, konserler tabiri yerindeyse “sold out” yani “biletler tükendi” şeklindeydi.

İmamoğlu ile özdeşlemeyen bir içerik politikası

İşte Cem Mansur bunu sağlayamadı. Tabii ki onun görevi pandemiye denk geldi. Bu işleri daha da zorlaştırdı ki aslında çevrim içi konserlerle bunu bir avantaja verilebilirdi, ama yapamadı. Böyle olunca CRR sadece bir kitleye hitap eden, belirli bir zümrenin sanat salonuna dönüştü. Oysa böyle olmalıydı. Türkü de sanattır, alaturka da sanattır, pop da hatta rap müziği de sanattır. Farklı olan onun kalite derecesidir. Mansur dönemindeki CRR bu içerikte bir etkinlik politikası izlemedi. Elbet gerekçeleri vardır. Ekrem İmamoğlu CHP içinden bugüne kadar halka en yakın olan en başarılı lider. Onun halka yakın kişiliği İBB’yi de kazanmasına neden oldu. Ama samimi söyleyeyim Mansur‘un CRR’si içerik olarak hiçbir şekilde İmamoğlu ile özdeşlemedi.

Bundan sonra CRR Sanat yayın yönetmenliğini üstelenecek olan Murat Cem Orhan nasıl bir strateji geliştirecek ben de merak ediyorum. CRR çok önemli bir etkinlik merkezi. Burada sadece tek bir zevkin değil tüm Türkiye’nin zevklerinin temsili sadece müzik ve sanat takipçileri için değil aynı zamanda İmamoğlu ve CHP içinde avantaj olacaktır. Ben İmamoğlu’nun bu nüansa dikkat ettiğine inanıyorum burada önemli olan yeni sanat yayın yönetmeni Orhan’ın da bu nüansın farkına varması ve bu içerik çeşitliliğine devam etmesi.  

Bilet kaygısı olmayan müzik etkinlikleri de kamusal bir bakış açısıyla düzenlenmeli. Herkesin Harbiye Açık Havaya çıkacak parası, sponsoru yok. İşte İBB ve CRR’ye bu aşamada çok büyük bir görev düşüyor ve etkinliklerde aynı zamanda kitlelerle popülist zihniyet yüzünden buluşamayan sanatçıları da eklemesi gerekiyor.