ÇOCUKLAR MEDYA OKURYAZARLIĞI EĞİTİMİ ALMALI

Micheal KUYUCU 19 Ara 2020

Micheal KUYUCU
Tüm Yazıları
İstinye Üniversitesi İİSBF Radyo, Sinema ve Televizyon Bölüm Başkanı Doç. Dr. Aybike Serttaş, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününün önemine dikkat çekmek adına İstinye Üniversitesi Gökkuşağı Çocuk Gelişimi Kulübü tarafından gerçekleştirilen "Medyada Engelli Çocukların Temsili" adlı online seminerde öğrencilerle bir araya geldi.

İstinye Üniversitesi İİSBF Radyo, Sinema ve Televizyon Bölüm Başkanı Doç. Dr. Aybike Serttaş, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününün önemine dikkat çekmek adına İstinye Üniversitesi Gökkuşağı Çocuk Gelişimi Kulübü tarafından gerçekleştirilen “Medyada Engelli Çocukların Temsili” adlı online seminerde öğrencilerle bir araya geldi. Serttaş engelli bireylerin toplumda temsiliyeti ve hakları konusunda anlamlı açıklamalarda bulundu. Engelli dostlarımızın daha eşit haklara sahip olması için tüm kurumların el ele vermesi gerektiğini söyleyen Serttaş çocuklara da medya okuryazarlığı eğitimi verilmesi gerekliliğine de vurgu yaptı. Bu çok doğru bir öneri, medya okuryazarlığı eğitimi çok önemli bir hale geldi. Ne çocukluk ne de bebeklik döneminde bana kalırsa medya okuryazarlığı eğitimi annenin karnında başlamalı.

Engelli bireyler ilkokul çağından itibaren önemli bir mücadele içinde

Engelli bireylerin medyadaki temsilini tüm yönleriyle değerlendiren Doç. Dr. Aybike Serttaş: “UNICEF'e göre gelişmekte olan ülkelerdeki engelli çocukların yüzde 90'ından fazlası okula gidemiyor. Ülkemizde Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde kaynaştırma faaliyetleri yapılarak engelli çocukların okula ve topluma uyum problemini gidermek için yoğun çalışmalar gerçekleştiriliyor. Ancak dünyanın her yerinde olduğu gibi engelli bireyler, ilköğretim çağından itibaren önemli bir mücadele içine giriyorlar. Engelli çocukların uyum sorunlarını aşmaları, çevrelerinde ve ailelerinde gerekli farkındalığın yaratılması için sadece MEB değil, başta medya olmak üzere pek çok farklı kurum ve kuruluşun iş birliği halinde olması gerek.” sözleriyle organize hareket etmenin engelli çocuklarla sağlıklı iletişim kurma noktasındaki etkisinin altını çizdi.

Yanlış temsiller engelliler yokmuş gibi davranılmasına neden olabilir

Medyadaki engelli imajının 1960’lı yıllardan itibaren ilgi çeken bir konu olduğunu ifade eden Doç. Dr. Aybike Serttaş, bu alanda çalışan önemli sosyologlardan biri olan Colin Barnes’ın “Engelli İmajı ve Medya Raporu” adlı çalışmasının önemine değindi. Engellilerin medyada temsilinin çeşitli stereotiplerle sınıflandırıldığını söyleyen Serttaş: “Temsillerin aynı düşünsel modelde yoğunlaşması ve medyada sunulan profilleri daraltması ile ortaya çıkan stereotipler, bireylerin belirli bir grup hakkında sahip olduğu bilgiyi ifade eder. Stereotipler kişinin nesnel akıl yürütme ve yargılama kapasitesini engeller. Buna göre engelli bireyler medyada karşımıza acınası karakter, şeytani karakter, atmosfer yaratmak için kullanılan karakter, şiddet ve kabalık objesi karakter, süper kahraman, baş düşman, çevresine yük olan karakter ve cinsel olarak anormal olan karakter olarak çıkmaktadır. Medyadaki yanlış temsiller, toplumun engelli yetişkinler ve engelli çocuklar yokmuş gibi davranmasına neden olabilir. Bu tarz yanlış temsillerin; okullardaki, iş yaşamındaki, toplu taşıma araçlarındaki ve benzeri kamusal alandaki etkilerine dair pek çok örneği maalesef görüyoruz.” sözleriyle engelli bireylerin medyadaki temsilinin sosyal hayatımıza etkisinin önemine vurgu yaptı.

Çocukların medya ve medya okuryazarlığı eğitimi almaları gerekiyor

Çocuk Hakları Sözleşmesinin 17. maddesine göre medyanın üstüne düşen görevin çocukların ifade özgürlüklerini kullanabilmeleri ve toplumsal yaşama katılmalarını sağlayan bir araç olmak olduğunu belirten Doç. Dr. Aybike Serttaş: “Tüm bireyler için geçerli olan dil, din, ırk, sınıf ve cinsiyete vurgu yapan dil kullanılmaması gerekliliği çocuklar için üretilen içeriklerde çok daha önemli bir noktada yer alıyor. Haber çalışmalarında çocukların mahremiyet hakkına, görüşlerini ifade etme hakkına, kendilerini ilgilendiren konularda katılımda bulunma hakkına ve potansiyel de olsa, zarardan ve cezadan korunma hakkına özel özen gösterilmeli. Bununla birlikte çocukların medya ve medya okuryazarlığı eğitimi almaları da gerekiyor.” sözleriyle her çocuğun yüksek yararının korunması gerektiğine dikkat çekti.

Medya yanlış toplumsal algılar üretmekten kaçınmalı

Engelli bireylerin medyada doğru temsilinin çok hassas bir konu olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Aybike Serttaş: “Medya, engelli çocuklar veya yetişkinler ile ilgili konuları aktarırken yanlış mitler ve toplumsal algılar üretmekten kaçınmalı. Bu noktada medya tarafından üretilen en sorunlu mitlerden biri; toplum içinde çok fazla engelli olmadığı için engellilik konusunun bir sorun olmadığı düşüncesi. Bununla birlikte tırnak içinde “Engelli bireylerin iş yerlerinin beklediği performans standartlarını karşılayamama endişesinin onları bir istihdam riski haline getirdiği” algısını ortadan kaldırmalıyız. Engelli kişilerin istihdamda olma olasılığı engelli olmayan kişilere göre daha düşüktür miti ortadan kaldırıldığında, engelli bireylerin iş alanındaki son derece verimli çalışmaları daha net olarak gözükebilecektir. Bu noktada engelli vatandaşların erişilebilirliğinin sadece rampalar, tekerlekli sandalyeler ve sıhhi tesislerle ilgili olmadığını unutmamız gerekiyor.” dedi.

Dijital dünyada ayakta kalmanın 10 kuralı

Sosyal Medya Ajansı sahibi gazeteci ve yazar Oğuzhan Saruhan’ın dijital dünyada hayatta kalmak ve dijital dünyadan gelir elde etmek isteyenlere yol gösterdiği “Dijital Dünyada Ayakta Kalmanın 10 Kuralı” adlı kitap yayınlandı.

Kitabında okuyucunun kullanılan kaynaklara kolay ulaşılabilmesi için QR kodlar da kullanan Oğuzhan Saruhan; Youtube’dan nasıl para kazanılır, benzersiz fikirler etkili içeriklere nasıl çevrilir, dijital dünyada insanın kreatif zekası nasıl çalışır, sosyal medyada görünür olmanın yolları gibi konularda detayları okuyucusuna sunuyor. Dijital dünya aldı yürüdü, hızla ilerlemeye devam ediyor. Bu piyasayı yakalamak herkesin mecburi işi. Bunun için bu tür kaynaklara göz atmakta fayda var. Ben bu kitabı inceleyeceğim.

Direncan’la 80’lerin ruhuna dönüş

Özellikle yurt dışında yeniden yükselişe geçen 80'ler ruhunun ülkemizdeki öncülerinden biri olan Direncan'ın ilk İngilizce teklisi dünyanın her yerindeki müzikseverlerle buluştu. Pek çok sanatçının albüm ve single çalışmalarıyla birlikte kendi projelerini de yürüten besteci-aranjör Direncan, bugüne dek farklı tarzlarda (alternatif, rock, pop, new-age, edm) 10 adet tekli yayınladı. Yanni, Vangelis, Schiller ve von Deylen, Alan Parson's Project gibi sanatçılardan etkilendiğini söyleyen ve New- age müziğe ve synthesizer'a olan ilgisiyle 2020 senesinde synthwave macerasına başlayan sanatçı, özellikle Amerika'da oldukça yaygın bir tür olan "synthwave ve synthpop" müzik tarzını ülkemizdeki müzikseverlerle buluşturmak amacıyla bugüne kadar bu tarzda yaptığı Türkçe teklileriyle çeşitli müzik listelerine de girmeyi başardı.

Dünyaya sunulan bir şarkı

Direncan şimdi de yurt içinde ve yurt dışında elde ettiği başarı ve beğenilerin sonucunda Türk, yabancı tüm müzikseverlerin ruhuna dokunabilmek için "Warrior of the Sunrise" isimli ilk İngilizce teklisi ile global bir yolculuğa çıktı. Wame Records etiketi ile 27 Kasım’da tüm dijital platformlarda yerini alan ve Türk-yabancı bütün müzikseverlerle buluşmak üzere global bir yolculuğa çıkan şarkının klibi de yayınlandı.

Müziği Direncan’a, sözü İdil Güney Şimşek’e ait olan “Warrior of the Sunrise” (Gündoğumu Savaşçısı) şarkısının klip çekiminde de ikili birlikte rol aldı.  Bandırma Kirazlı Manastırı’nda gerçekleşen dış çekimler ve stüdyo çekimleri şarkının temasına paralel bir kurguda işlendi. 

Albüm kapağında yer alan “kanat” metaforunun, savaşçının benliğiyle buluşma anını ve kendini gerçekleştirme hikayesini gözler önüne serdiği klip, görsel efektleriyle 80’ler ruhunu ve Direncan’ın ülkemizdeki öncülerinden biri olduğu synthpop- synthwave müzik tarzını yansıtıyor.

Kariyerinin en eğlenceli şarkısı

"Kendine Gel'' ve 2020 yılının ilk aylarında yayınladığı "Bunca Zaman'' teklileri de hala ilgi odağıyken yeni şarkılarını hazırlayan Doğukan Medetoğlu, "Kalpte Kalanlar'ı dinleyici ile buluşturdu. "Kalpte Kalanlar" isimli şarkının sözü, müziği, yapım ve prodüktörlüğü Doğukan Medetoğlu'na ait.

"Kalpte Kalanlar" Doğukan Medetoğlu'nun kariyerinin en eğlenceli şarkısı oldu. Şarkı 80'lere göz kırpan modern bir altyapı ile hazırlandı. Video Klip; Doğukan Medetoğlu yönetmenliğinde Sun Production Ecem Gündoğdu & Başak Gündoğdu'nun hazırladığı, görüntü yönetmenliğini Eren Yıldız'ın yaptığı profesyonel bir ekiple çekildi.

Patigiller topluluğu hayvan dostlarını yalnız bırakmıyor

2015 yılından bu yana faaliyetlerini sürdüren Uşak Üniversitesi Patigiller öğrenci topluluğu, Uşak Belediyesi’nin kedi ve köpekler için verdiği evleri kampus içine yerleştirerek hayvan dostlarının kışı rahat geçirmelerine katkıda bulundu.

Topluluk başkanı Şakir Gözler ve yönetim ekibinden Gizem Çetin, Elif Baydar, İhtişam Bozkurt ve Dilara Tanya Yardım, şu ana kadar belirli günlerde besleme yaptıklarını, kendi imkânları ile elde ettikleri mamaları kampusun çeşitli noktalarına koyduklarını ve temizleme faaliyetleri ile onlara yardımcı olduklarını belirtti. Sosyal medya üzerinden yardıma muhtaç hayvanları takip edip tedavi ve beslemelerini sağlayan Patigiller Öğrenci Topluluğu, tedavisi tamamlanan hayvanlara da sıcak bir yuva buluyor.

Amaçlarının aynı zamanda hayvanseverlik konusunda farkındalık yaratmak olduğunu söyleyen ve Uşak’ta yaşanan hayvan şiddetine de sessiz kalmadıklarını, hayvan ticaretine bir hayvan hakları ihlali olarak karşı çıkıklarını ifade eden topluluk üyeleri, Doç. Dr. Tüba Karahisar ile Uşak Belediyesi’nin getirdiği evleri ormanlık alana bırakarak mama dağıtımında bulundu.

Son dönemlerde hayvanlara kadar hem olumlu hem de olumsuz bir algı gelişti. Beni üzen en çok hayvanları sevmeyen insan kılıklı hayvanlar. Hayvanlara hor davranan, onlara bakmak yerine onlara şiddet uygulayan caniler. Uşak Üniversitesini bu çalışmasından dolayı tebrik ediyorum, hayvanları korumaya yönelik yasalarda hayvanlar ile insanların eş değer olması en büyük dileğim. Yani bir hayvana zarar vermek insana zarar vermekle eş tutulmalı.

Işıl Yücesoy neyin iznini istedi?

Usta oyuncu ve ses sanatçısı Işıl Yücesoy, yakın zamanda yayınladığı "Sezen Aksu Sokağı" isimli 10 şarkılık YouTube projesinin hemen ardından kolları sıvadı ve yeni bir şarkı daha yayınladı. Ossi Müzik etiketiyle yayınlanan yepyeni single'ı "İzninle"yi yayınladı. Sözü ve müziği Sadettin Dayıoğlu’na ait şarkıda Işıl Yücesoy yine muhteşem bir performans sergiledi.

Albümünün dördüncü klibini çekti

Fatma Turgut, birçok ödül ile başarısı tescillenen ilk solo albümü "Elimde Dünya"nın dördüncü video klibini "Unuttum Gitti" şarkısına çekti. Ecem Gündoğdu yönetmenliğinde ve Veli Kuzlu görüntü yönetmenliğinde çekilen klipte Fatma Turgut'a şarkının söz ve bestesine imza atan Emre Aydın da eşlik etti. 

Zaman Tüneli Sergisi Galeri Selvin’de

Uğural Gafuroğlu’nun cam altı tekniğiyle yaptığı eserlerinin sergilendiği “Zaman Tüneli” sergisi 15 Ocağa kadar Abdi İpekçi No:38 Nişantaşı Galeri Selvin’de sergilenecek. Kağıt ve tuvale yapılan resimlerin tam tersine çalışma yöntemiyle yapılan cam altı tekniğini kullanan Gafuroğlu, eserlerinde kendi geliştirdiği teknikleri uygulamış.

Zaman Tüneli adlı sergisinde Gafuroğlu’nun 30 adet cam altı eserleri sergileyen Gafuraoğlu, “Bir yıldır hazırladığım can altı işlerimin  Galeri Selvin’de sergilenmesinden büyük heyecan ve mutluluk duyuyorum. 15 yıldır bu teknik ile resim yapıyorum, bu seçimimden de çok mutluyum. Yaparken çok eğleniyorum ve izleyicilerimin de aynı duyguları hissetmelerini diliyorum. Değişik malzemeye ilgim ve renk sevgim beni hep farklı uygulamalara yöneltti.” yorumunu yaptı. Pandemi bizi asosyalleştirdi, sanatı unuttuk. Maskemizi takalım ve bu tür sanat etkinliklerine gidelim zaman tünelinde yolculuk iyi gelecektir.

20. Yıl Şan Konseri yine gündemde

Ferdi Özbeğen’in 1983 yılında İstanbul Şan Tiyatrosunda verdiği 20 Yıl özel konseri plak olarak yayınlandı. Yaşar Kekeva Plakçılık tarafından yayınlanan plak Netflix’te yayınlanan “Bir Başkadır” adlı yapımda “Bir Sır Gibi” adlı şarkısı ile tekrar gündeme gelen Ferdi Özbeğen özellikle yeni nesil tarafından yeniden keşfedildi. “Ferdi Özbeğen 20. Sanat Yılı” plağı yayınlandığı hafta iki bin adet satarak plak dünyasına hatırı sayılır bir rekora imza attı.

Ferdi Özbeğen benim çocukluktan beri çok sevdiğim bir yorumcu. Çok büyük bir yorumcu, seksenlerin Tarkan’ı desem abartı olmaz. Özellikle 1978-1988 yılları arasında kariyerinin zirvesini yaşadı. İzmir Fuarının en çok rağbet gören sanatçısı idi. Plakları, kasetleri milyonlarca satıyordu. Efendi bir insandı, çok görüşmüşlüğüm vardı rahmetli ile. Aramızdan ayrılan, şu an hayatta olmayan sanatçıların bu şekilde tekrar gündeme gelmeleri çok güzel bir olay. Netflix’i ve o yapıma emeği geçenleri Ferdi Özbeğen’i hatırlayıp şarkısını kullandıkları için tebrik ediyorum, eminim rahmetlinin ruhu bir yerlerde bunu hissetmiştir.