BİR TV KANALINI BOYKOT ETMEK SİYASAL KURUMSALLIĞA YAKIŞIR MI?

Micheal KUYUCU 09 Şub 2020

Micheal KUYUCU
Tüm Yazıları
Demirören Grubu ile ilgili uzun zamandır pek çok yazı yazıyorum.

Sosyal medyada yaşanan linçler ve bu linçlerin tetiklediği kutuplaşma tüm hızıyla devam ediyor. Bir yandan ülkemiz kazalar, depremler ve bir sürü felaketle boğuşurken bir taraftan da medya ve siyaset odaklı kavga ve patırtılara tanıklıyor ediyor.

Demirören Grubu ile ilgili uzun zamandır pek çok yazı yazıyorum. Duyumlarım, araştırmalarım o kadar derin ki, aslında grubun içinde yaşananları yazsam yazı dizisi olur. Aydın Doğan’dan devralındıktan sonra bir türlü dinmeyen sorunlara her hatta yenisi ekleniyor. Geçen haftaki Grubun içinde yaşanan “kadın sesleri” ile ilgili yazım çok ses getirmişti. Selami Şahin hayranları, radyo ve televizyoncular, müzik kamuoyu aklınıza gelen herkes bana, o konuda gruba tepki veren mesajlar yolladı. Tam bunları konuşurken grupta bir şeyler daha oldu ve bu kez Demirören Grubunun haber kanalı CNN TÜRK ile CHP arasında tarihte görülmemiş kadar büyük bir kavga yaşandı.

Bu ilk siyaset & medya kavgası değil

Bu kavga sonucunda CHP açıklama yaparak CNN TÜRK kanalına CHP’ye ait hiç kimsenin konuk olarak dahi katılmayacağını ve bu kanalı boykot edeceklerini söyledi. Buna ek olarak sosyal medyada da #cnnturkboykot ve benzeri içeriklerde etiketli kampanyalar başlatıldı.  Siyasi partilerin medya ile kavgası ilk kez yaşanan bir şey değil, ama bir siyasi partinin bir medyayı boykot etmesi ve halkı o medyayı boykota davet ederek bir kampanya yapması ilk kez yaşanan bir durum. Geçmişe baktığımızda epey siyaset – medya kavgasına şahit olduk. İlk aklıma gelen büyük kavga DYP lideri Tansu Çiller’in doksanların sonunda yine aynı grupla, grubun o dönemki sahibi Aydın Doğan’la yaptığı kavga oldu. Çiller o dönem Aydın Doğan’la mitinglere, televizyon kanallarına kadar varan büyük kavgalar etmişti. Bir belgeden hareket ederek çıkan kavgada Aydın Doğan “O belgeyi kanıtlayın Taksim meydanında kendimi asarım” tarzı sözler bile söylemişti. Hey gidi günler dedim kendi kendime. Böylesine büyük bir kavgada bile işler bugünkü hale gelmemişti.

CHP’nin CNN TÜRK kanalını protesto çağrısı, perşembe gecesi sosyal medyanın kavga arenası Twitter’da ses getirdi. Herkes bir gaza geldi, videolar paylaştı, bilgiler paylaştı. Neymiş efendim kanalın Twitter kullanıcı sayısı beş buçuk milyondan beş milyona düşmüşte cartta curtta. Hiç hoşuma giden bir hak arama eylemi olmadığı için bunu sadece seyrettim ve “işte ülkenin yaşadığı kutuplaşmaya yarayan bir eylem daha” dedim kendi kendime.

Duygusal bir davranış

CNN TÜRK son dönemlerde matah programlar mı yapıyor hayır? Yandaş mı? Olabilir, en son inanın o kanalı ne zaman izlediğimi ben bile hatırlamıyorum. NTV ile CNN TÜRK habercilik konusunda zaten ciddi bir ivme kaybetmiş durumda. Yani halk neyi ne zaman izleyeceğini biliyor. Ve gereken tepkiyi veriyor. Burada Atatürk gibi bir dünya demokratının partisi konumunda olan bir partinin davranışı bana çok anlamsız geldi. Çok duygusal ve fevri bir davranış gibi geldi. CHP’nin kanalı boykot çağrısı kanalı korkutmak için mi? Kanalın reytingini düşürmek için mi? Ne bileyim yani amaç nedir? Onun anlamak mümkün değil. Sen Türkiye’nin en eski partisisin, nicel anlamda en büyük ikinci partisisin, kurumsal bir yönetimle gitmek yerine mahalle ağzıyla hareket etmek seni eleştirdiğin rakibinden farklı mı kılacak?

Rakibine diktatör derken yapılan diktatörce bir davranış

Bu hareket kurumsal açıdan amatör olmuştur. Bir kanalı kınamak eleştirmek en doğal hakkımız ama bir televizyon kanalıyla kavga etmek kurumsallığa yakışmaz. Bu durum, arada olan kararsız veya kafası karışık olan seçmenin de kafasını karıştırır. Siz karşı tarafa diktatör diyorsunuz, ama bir yandan taraftarınızı tek bir emirle bir kanalın üstüne salıyorsunuz. Bu ne perhiz ne lahana turşusu demek gerek.

İki tarafta bir araya gelsin

Burada her iki tarafında çok ciddi bir çalışma yapması lazım. Kurumsal bir tavır takınarak dostça bir görüntü çizilmesi lazım. Yıldırım Demirören Grubunun en üst düzey yetkilisi hatta Demirören’in kendisi ile CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bir araya gelsin. Dostça dertlerini anlatsınlar birbirlerine. Beraber programa çıksınlar ve bir barış imzalasınlar. CNN TÜRK’te kendisini biraz toparlasın, “ben nerde yanlış yaptım desin”. Bazen yöneticiler “iktidara yalakalık” yapacağım diye iktidara öylesine yanaşma haberler yapıyorlar ki grubun patronuna da iktidar partisine de zarar veriyorlar. Buna tüm tarafların dikkat etmesi lazım. Bu tarz adamları yani kraldan çok kralcı olan tipleri AK Parti’nin de CHP’nin de, medya gruplarının da tespit edip elemesi lazım. Bu kavgaların hepsi bu tür yalakalar yüzünden çıkıyor. Sonra da ortam geriliyor.

Altın Kelebek Ödül Töreni iptal edilmeli

Ödül törenlerinden nefret ediyorum, körler sağırlar birbirlerini ağırlar. Yalakalar ortalığa çıkar, avantacılar, rantçılar cirit adar ve en iyi adamı olan kendi branşında “en iyi” ödülünü alır. Bu nedenden dolayı hiçbir ödül törenine gitmem ne aday olmayı kabul ederim ne de jüri olurum.

Bu ezberimi MüzikOnair ile Bahçeşehir Üniversitesinin ortaklaşa düzenlediği “Müziğin Yıldızları Ödül Töreni” bozdu bu sene. Geçtiğimiz pazartesi günü Bahçeşehir üniversitesinin kampüsünde mütevazı bir salonda çok güzel ve sıcak bir ortamda yapılan ödül töreninde bir kazanana ödül vermek için gittim. Hiç de şatafatlı sosyetik bir tören olmadı. Amacına hizmet eden bir tören oldu.

15 kategoride müzik, 5 kategoride radyo, 2 kategoride sosyal medya ve 4 kategoride özel ödüller olmak üzere toplam 26 kategoride 2019 yılının en iyileri ödüllerini aldılar. Ödül törenini son dönemlerde HD yayına geçerek ciddi bir atılım yapan Milyon TV canlı yayınladı.

Törene epey de ünlü isim katıldı. Atiye, Behzat Gerçeker, Funda Arar, Hande Ünsal, İrem Derici, Ivana Sert, Mahmut Tuncer, Mustafa Ceceli, Norm Ender, Pelin Batu, Sura İskenderli, Tuğba Özerk, Zeynep Bastık, Ziynet Sali ve daha birçok ismi gördüm. Ne kırmızı halılar serildi ne de sosyetik magazin ağzıyla röportajlar yapıldı. İnsanlar ve ünlüler oraya en iyi kıyafetini göstermek için kendisini göstermek ve icraatının sonucunda kazandığı ödülü almak için geldi. Bu konuda MüzikOnair ve Özcan Baylan bir ödül töreninin nasıl yapılması gerektiğinin de dersini verdi. Türkiye’de ödül töreni akla geldi mi hemen, sosyetik kırmızı halı yürümeleri, şatafatlı sponsorlar, sevgilileri ile oraya el ele gelen tipler akla geliyor.

Türkiye’nin artık bu zihniyetten çıkması lazım. Özellikle 2020 yılına iyi bir giriş yapamadık. Depremler, felaketler, sıkıntılar yaşadık. Şehitlerimiz oldu. Ciddi anlamda kayıplarımız oldu. Yılın ilk 40 gününde ağır bir gündemimiz oldu. Şimdi böyle iken gidip duyarsızca sosyetik ödül törenleri yapmak gereksiz. Tüm bu tarz planlanan organizasyonları ya derhal iptal etsinler ya da basite indirgesinler. Bu organizasyonlardan biri de son yıllardan neden yapıldığına hala bir anlam veremediğim Altın Kelebek Ödül Töreni. Bu ödül töreni yine sosyetik ve anlamsız bir biçimde 28 Şubat akşamı yapılacak ve yine ortalığı belirli bir burjuva zümre ayağa kaldıracak. Şu an ülkemiz bu kadar sıkıntı içinde iken bu töreni yapmaya değer mi? Bu ülke 83 milyon nüfusa sahip bir ülke, 15 bin burjuvanın ruh dünyası ile 83 milyonun ruh dünyası aynı değil. Bu ödül töreninin Türkiye’de hassas günler geçirdiğimiz bu dönemde ya iptal edilmesini ya da kırmızı halıları kaldırarak, mütevazı ve şatafatsız bir biçimde yapılmasını istiyorum. Benim kafamı şişirmeyin altın kelebeğinizle. Bugün Demirören Grubunu çok andık ama burada onlara da büyük bir iş düşüyor. Ülke felaketler boğuşuyor, haber kanalınız bir çıkmaza girmiş, ana muhalefet partisi ile kavga içinde. Siz hala kırmızı halılı ödül töreni mi yapmayı planlıyorsunuz?

Ağır Romantik 14 Şubat’ta vizyonda

Başrollerini Onur Tuna, Tuvana Türkay'ın paylaştığı ‘Ağır Romantik’ filminin fragmanı sinema izleyicisi ile buluştu. 14 Şubat Sevgililer Günü’nde vizyona girecek olan film, herkes için mutlu ve eğlenceli bir buçuk saat geçirmek isteyenler için iyi bir alternatif olmayı hedefliyor. Filmde Onur Tuna ve Tuvana Türkay’ın romantik sahneleri zihinlere kazınırken, bir emniyet müdürünü oynayan Sermiyan Midyat’ın ve bir mafya babası olarak beyaz perdede yansıyacak olan Altan Erkekli var. Son zamanlarda özellikle “Yasak Elma” dizisindeki rolü ve müzik çalışmalarıyla ben Tuvana’yı çok beğenmeye başladım. Eğer doğru zamanlarda doğru adımları atarsa bu kız büyük başarılara imza atar. Bu filmde de eminim çok güzel bir performans sergilemiştir, ben izleyeceğim siz de izleyin.

Ocak ayının en çok haber olan müzik yorumcusu

MTM, ocak ayının en dikkat çeken ses sanatçılarını belirledi. Yapılan araştırmaya göre ayın en popüler ses sanatçısı Haluk Levent oldu. Haluk Levent’i sırasıyla Demet Akalın ve Aleyna Tilki takip etti. Müzik kariyerinin yanı sıra kurucusu olduğu AHBAP derneğiyle birlikte yaptığı yardım çalışmalarıyla adından söz ettiren Haluk Levent, ocak ayında Elazığ depremzedelerine verdiği destekle epey bir adından söz ettirdi. Haluk Levent ocak ayında medyada 3 bin 867 haberde yer aldı. Haluk bir dönem büyük sıkıntılar yaşamıştı, müzik kariyeri bitmişti. Şimdi ikinci baharını yaşıyor hem AHBAP ile hem de yardımları ile gündeme geliyor ama müziği ihmal etmemesi lazım çünkü onun asıl işi müzik.

Ruh eşini arayanlara kitap önerisi

Can Aydoğmuş, 25 yıllık bilgi ve deneyimini, yayımladığı 5. Kitabı "Ruh Eşin Nerede?” adlı kitapta meraklılara sundu. Indigo Yayınları etiketli “Ruh Eşin Nerede?” içindeki ilginç bilgilerle farkındalığımızı arttırmayı hedefliyor. Okurların bakış açılarını değiştirmeyi hedefleyen kitap enerjisel olarak özgürleşmek adına sıra dışı fikirler verirken okuyucuya sosyal yaşamında etkinlik gösterecek pratik uygulamalar sunuyor. Kitap tüm yaşamımızı dönüştürecek enerji çalışmaları vermeyi hedefliyor.